İyi okumalar...
Sena
Nuray Abla'nın evine gelmiştik.Bir sürü insan gelmişti taziyeye.Nuray Abla başını omuzuma yaslamış ağlıyordu. Odadaki insanların teselli edinci bir kaç laf çıkmıştı ağızlarından sonunda.Hepsinin yüzünde tuhaf bir ifade vardı.Kadınlardan biri "bir şey ikram etmeyecek misiniz?" deyince dişlerimi sıktım.Utanmadan nasıl böyle bir şey söyleyebiliyordu? Bir anne kızını kaybetmiş acı çekiyor bu insansa midesinin derdinde.
Nuray Abla elimi sıkıp "Boş ver kızım.Sana zahmet mutfaktaki kadınlara söyle de helvayla çay getirsinler." dedi.
"Tamam abla."
Kadın gözlerini dikmiş utanmadan cevap bekliyordu.
"Bekleyin şimdi getirirler.Ama buraya geliş niyetinizden utanın."
Yüzü kırarmıştı.Bir şey söylemek istese de onun ne söyleyeceğini beklemeden odadan çıktım.Mutfakın kapısının önüne geldiğimde duyduklarımla sinirle içeri girdim.
"Kız Nuray'ın kızı uyuşturucu krizi geçirmiş ondan ölmüş.Vah vah bir de kızının nasıl iyi olduğunun anlatıp duruyordu.Bilseydim hiç gelmezdim ya.Eşi yok zaten verdiği terbiyeden beli.Şimdi göz yaşı döküyor."
"Haklısın komşu haklısın."
"Elbette haklıyım.İyi anne olsaydı öyle yollara düşmezdi."
Beni gördüklerinde renk değiştirdi ikisi de.
"Utanmıyorsunuz değil mi? Ayıp ayıp bir anne içerde acı çekiyor siz burda arkasından konuşuyorsunuz.Doğru kızı kriz geçirip öldü ama sizin hakkınız yok bu konuyla ilgili ileri geri konuşmaya.İnsanlık yok mu sizde?" dedim sinirden başıma sancılar giriyordu.
"Sen kimsin?" dedi kaşlarını çatarak.
"Kızınız var mı ya da oğlunuz?"
İkisi de kafalarını saladı.
"Leyla'nın yerinde olabilirdi.Ama çok şükür olmadılar.Sizse ne yapıyorsunuz? Şükür etmek yerine cenaze evinde giybet yapıyorsunuz.Ya Nuray Abla duysaydı bu dediklerinizi acılı kalbine birkaç ok sokamak hakkını nerden buluyorsunuz."
"Yeti ya asıl sen utan büyüğünle böyle konuşuyorsun.Beli ki ailen sana iyi terbiye vermemiş.Zaten sizin gibilerden ne beklenir ki?"
Bu kadarı da fazlaydı.Bu kadarı yüzsüzlüğü bile aşıyordu.
"Benim ailem çok şükür bana iyi bir terbiye verdiler ve siz aileme dil uzatamazsınız.İnsanları suçlamayı bir kenara bırakıp kendinize bakın eminim sizinde çok fazla eksikleriniz olduğu beli.Şimdi çıkıp gidin burdan."
"Bir de kovuyor."
"Evet kovuyorum.Bakın kapı orda"
Biraz sonra kapının çarpılma sesi duyulmuştu.İnsanların kalbi bu kadar mı taşlaşmış?Neden kendimizi başkalarının yerine koyamıyoruz?Neden insanlara karşı bu kadar önyargılıyız?Neden?Mutfaktan çıkmak için attığım birkaç adımdan sonra başım dönmeye başlamış duvardan yardım alarak düşmekten kurtuldum.Kafama saplanmış acı varlığını hissettiriyordu acımasızca.Bir bardak su içersem kendime geleceğimi düşünüp dolaptan çıkardığım bardağı suyla doldurup içmeye başladım.Midemin boş olması nedeniyle içtiğim su midemi bulanmasına neden oldu.Ben bu kadar dağılmışken Nuray Abla nasıldı düşünmek istemiyordum.Onun acısını dindirecek bir şey olsa hiç düşünmeden yapardım.Ama öyle bir şeyin varlığından şüphe duyuyordum.Nuray Abla'nın bağırma sesini duyunca koşarak çıktım mutfaktan.Ne olmuştu da böyle bağırmıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Şans Daha/[TAMAMLANDI]/Karanlıktan Aydınlığa-1
SpiritualUçurumun kenarında bir genç kız. Sena. Tek bir şansı var ya o uçurumdan aşağı savrulacak,ya da bir yardım eli onu bu hayatın içinden çekip alacak. Ben Sena. Bu kocaman hayatta yalnızım. Hiçkimsem yok. Ne bir annem, ne bir babam, ne bir ablam, ne...