51-"Lunapark"

4.3K 263 29
                                    

İyi okumalar...

Sena

İçeri girince kapıyı kapattım.Pastane dışarının aksine sıcaktı.Sonbahar kapıya dayanmıştı. Yaprakların ağır ağır sarararak dökülmesi, bütün tabiatın o güzelim özelliğini kaybetmesi insan ruhu için bir düşünce kaynağı olduğu gibi ölüme hazırlık için de bir ibret ve uyarı.

Çantamı masaya bırakıp etrafa göz gezdirdim.Bugün temizlik yapacağım için erken gelmiştim.Tabi Nuray Abla'nın haberi yok şimdi gelip beni burada görse iyi bir azar yerdim.Zaten er ya da gec azar yiyecektim o da var ya.Neyse şimdi temizliğe başlasam iyi olacak.

Kalın feracemi çıkarıp önlüğümü giydikten sonra içerden temizlik mazemelerini getirip temizliğe başladım.

Temizliği bitirmemle Nuray Abla kapıda görünmüştü.
Kaşları çatık bir şekilde içeri girince "Hayırlı günler Nuray Abla."dedim sevecen bir yüz ifadesi takınarak.

"Ah kızım ah yine mi erken geldin hem de temizlik yapmışsın."

O olaydan sonra daha çok üzerime titriyordu Nuray Abla.O yüzden iş yapmamı bile istemiyordu.Ama ben onu dinlemiyordum.Yani boş oturmak istemiyordum,faydalı işler yapmak,yardım etmek istiyordum sadece.Nuray Abla her gün çok yoruluyordu bir de sabahın köründe temizlikle uğraşmasına gönlüm el vermiyor.

"Ablacım benim sen çok yoruluyorsun bir de temizlikle uğraşma."

"Kızım benim her zaman yaptığım şey ama sana da böyle işler yapmak yasak.Doktorun söylediğin unuttun galiba."

Kaç ay geçmişti artık çoktan iyleşmişti yaralarım.Ama yine de bazen karaciğerim ağrıyordu.Şimdi de hafiften ağramaya başlamıştı.Şimdi söylesem kızacak kesin.

"Abla kaç ay geçti şükür iyleştim artık.Beni boş ver de bir sürü iş bizi bekliyor."

"Bak bak söz dilemiyor bir de hanımefendi."

"Ablam hadi içeri geçelim."

"Şimdi de kaçıyor."

"Ne kaçması abla?"

Dün akşamdan hazırlanan pastalar teker teker tezgahda yerin alırken Nuray Abla da poğaçaları hazırlayıp fırına atmıştı.Kurabiyeler,börekler de tezgahdaki yerlerini alırken benim işim bitmişti.

Bugün müşteri pek yoktu.Zaten bir ara pastane çalışmadığı için müşteriler de önceye nazaran azalmıştı.Buna da şükür.

İçeriye bir bayanla küçük bir kız çoçuğu girdi.Bayan selam verip vitrindeki tatlılara bakarken küçük kızı pastalara gözlerini dikmiş bakıyordu.Beyza yaşlarında tatlı bir kızdı.Eliyle çilekli pastayı gösterip.

"Anne bunu alalım mı?"

Öyle tatlı konuşuyordu ki kız hiçkimse onun isteyine hayır diyemezdi.
Annesi kızına "Sus kız.Pasta filan yok."deyip koluna vurdu.

Kızın yüzüne baktım gülen yüzü solmuş,gözleri dolmuştu.Annesi ses tonunu yükseltip öyle davranınca çoçukta kötü olmuştu.Bir anne böyle davranır mı çoçuğuna? Tamam almaya bilir ama tatlı dile söyleye bilir de.O çocuk ya çocuk.
Hem de hali vakti yerinde birine benziyordu.

"Çocuk ya o.Nasıl öyle davranabiliyorsunuz?Canınız yanmıyor mu?"

"Sana ne? Çoçuk benim değil mi? Hem ne zamandan çalışanlar müşterilerin işine karışır oldu!"
Ben sakin sakin konuşurken kadın ses tonun epeyce yükseltmişti.

Nuray Abla "Kızım boş ver.Ben ilgilenirim."deyip kolumdan tuttu.

"Bayan annelik böyle olmuyor.Kıymetini bilin kızınızın.Çocuk o.İstediği ne ki? Bir pasta.Keşke kızım yaşasa da istediği her şeyi alsam.Ama yok...Çok uzaklarda...
Kıymetin bilin kızınızın,anneliğinizin."deyince Nuray Abla kadın bir şey söylemeyip gitmişti.Pişman mı olmuştu? Bilmiyorum.Ama Nuray Abla'nın kabuk bağlamış yarası yine kanamaştı.Gözleri dolmuş ağlamak üzreydi.İşte bazı yaralar hep kanardı.Sen ne kadar iyleşsin diye çalışsan da yine de kanardı.

Bir Şans Daha/[TAMAMLANDI]/Karanlıktan Aydınlığa-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin