58-Demir leblebi

3.7K 234 4
                                    

İyi okumalar...

Sena

Bardağın kırılma sesiyle kısmen kendime gelmiş ve söylediğini yeni kavramıştım.Hayır...hayır...
Söylediğinin bir anlamı yok,anlamsız.Hatta anlamsıztan öte bir anlamsızlık.Öyle bir şey olamaz...Evet evet olamaz...

"Sena bir şey söylemeyecek misin? Ha sen benim ne söylediğimi anlamadın değil mi? Dur bir daha söyleyeyim.Bak en iyisi Ecrin anlatsın."

" Neden yalan söylüyorsun? Ben sana ne yaptım ki benimle uğraşıyorsun." dedim kolundan tuttup kenara iterken.Her söylediği lafla üstüme üstüme geliyordu.
Amacı neydi bilmiyorum.Ama öğrenmekte istemiyorum.Söylediği yalan olsa bile canımı o kadar yakmışken böyle bir şeyle uğraşacak halim de ,mecalim de yok.

Öyle bir şeyin gerçek olma ihtimalin bir an olsa bile aklıma getirdiğim için kendimden utanıyorum.

Benim ailem yapmaz,yapamaz.Beni bir yalanla büyütemezler,annemin içi acır...

"Sena ayıp,ayıp baksana bir tek ben söyledim sana gerçeği.Ne Melih,ne de Ecrin sana söylemediler ve belki de..."

"Kes sesini kes.Yalan söylemeyi bırak artık!"

Sesim o kadar yüksek çıkmıştı ki kendim de şaşırmıştım.Ama o da hadin aşıyordu hem de fazlasıyla.

Yalan...Yalan söylüyor...Evet evet....Sadece yalan...

"Bana inanmıyorsan git sor Ecrin'e bakalım sana verecek bir cevabı var mı?"

"İnanmıyorum!"

İnanmıyordum...Eğer inansam ailem ihanet etmiş olurdum.
Ben onların kızıydım.Ben babamın kızıydım.Babam her zaman söylüyordu "sen babanın kızısın."

Hem ben babama benziyordum.Herkes söylerdi.Gurur duyardım ya bu yüzden kendimle.

"Baksana Ecrin de geldi." dedi işaret parmağıyla Ecrin'i göstererek.

"Ecrin, biliyor musun Defne yalan söylüyor." dedim omuzlarından tuttup sarsarak.

Sanki böyle yapınca istediğim cevabı alacakmışım gibi.

Gözlerimi gözlerinde dikdim,küçük bir umut aradım.Çok küçücük,mini minacık...Yoktu işte...İfadesizdi bakışları ve susuyordu...Ecrin ilk kez benim sorduğum soru karşılığında susuyordu.

"Ecrin!! Yalan desene! Susma,susma ne olur.Acı bana..."

Çatalaşmış sesimle ve boğazımda kalan demir leblebilerle konuşmak zordu...

"Ben çok üzgünüm."

Ne demek üzgünüm?
Benim için mi üzgün? Benim için üzgün değil...Evet evet başka bir şey için üzgündür...

Sinirden titriyordum.Tıpkı yüksek ateşi olan bir hasta gibi.

Ecrin ellerimi avuçları arasına alarken ben sadece buğulu gözlerle onu izliyordum.

"Ecrin yalan söylüyor desene."

"Bak Sena sakin..."

"Yeter ya Ecrin söyle de kurtulalım."

"Sus Defne!!"

"Ecrin sen de biliyorsun söylediğim doğru olduğun ve Sena yalan yalan deyip ortalığı inletmeyi kes.Bak ben kulaklarımla duydum."

"Ecrin!!"

"Ben...ben üzgünüm. İnan anlatmak istedim ama anlatamadım.Sen muyluyken yapamadım."

Bir Şans Daha/[TAMAMLANDI]/Karanlıktan Aydınlığa-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin