İyi okumalar...
Sena
Nuray Abla ne kadar git dese de gidememiştim.Onu yalnız bırakıp nasıl gidebilirim ki?
Sanki burda olmamın bir yardımı oluyorum mu? Onu da bilmiyorum.Çöktüğüm bu yerde oturmakla kime yardım edebilirim ki? Zaman geçtikce daha çok karmaşık hâlâ geliyor düşüncelerim.Bir bilinmezliğin içinde mahsur kalmış birisi olarak nasıl davranacağımı bilmiyorum.O adamın cezanın çekmesini istiyorum.Ama nasıl?Yalnız başıma ne yapacağım, ne yapalıyım, ne yapmam gerek?
Tehlike bir adım önümdeyken bir adım arkamda duran acı çekenler varken ben ne yapmalıyım?
Tehlikeyi mi yoksa acıyı mı yok saymalıyım? Hangisi yok sayılabilir?
Tehlike siyahsa eğer acı çekenler simsiyahdı.İklemdeydim işte.Sonunu bilmediğim bir yol vardı karşımda.O yolda yürümek imkansız gibi bir şeydi.Geri dönmekse imkansızdı.O adam her şeyi yapabilirdi zaten yapardı.Öyleleri kendilerini,çıkarlarını düşünürler sadece.Başkaları onlar için anlam taşımıyordu.Kurdukları düzenleri işlesin varsın yüzlerle insan ölsün.Kılları bile kımırdamaz.Paranın kölesi olmuştur böyleleri.Ve para kör etmiştir gözlerini,vicdanlarını...
Nuray Abla'nın odasının önüne geldiğimdi bir an durdum.Kapıyı çalmaya ilk önce tereddüt etsem de çaldım.Ama bir ses gelmiyordu.Kapıyı açtığımda Nuray Abla uyuyordu.Zaten uyuması daha iyidi bu durumda.
Biliyorum unutmak zor.Ben nasıl ailemi unutamıyorsam o da kızını unutamıyor.En azından biraz toparlanması gerekiyor.Belki kendisi de biliyor,ama bilmek her zaman işe yaramıyor maalesef.Odadan çıkıp geri kapattım kapıyı.Leyla'yla Nuray Abla'nın odaları karşı karşıyaydı.Odaya girmemekle girmek arasında kararsız kalsam da içeriye girip kapıyı kapattım.
Kapıya yaslanıp odaya göz gezdirdim.İçime bir ağırlık çökmüştü bir anda.Çıkıp gitmek istedim ama gidemedim sanki bir şey durdurdu beni.Oda sıradan genç odasıydı.Bir yatak çalışma masası,giysi dolabı,küçük bir rafı...Duvarları beyazdı,mobilyalar siyah beyazdı.Adım atmaya mecalim yoktu.Neden böyle oldum? Kalbimin üzerindeki bu baskıda neydi böyle?
Pişmanlık mı yoksa?
Hâlâ ona yardım edebilmediğim için pişmanlık çekiyorum.Ama ne yapabilirdim ki?Kendisi kurtulmak istemedikten sonra bizim çırpınmamızın anlamı kalmıyor maalesef.Ne garip birkaç gün önce bu odada bu evdeydi Leyla şimdiyse...Çalışma masanın üzerinde kitaplar vardı.Bir tanesini elime alıp sayfaların çevirmeye başladım.Bir şey aradığımdan değil sadece öylece bakıyordum.
Kitabın arasından yere bir şey düşdüğünü farkedince eğilip aldım.Bir fotoğraftı.
Leyla yanında...Ama bu Sevda.
Sevda'yla Leyla tanışıyor mu şimdi?
Sevda...o kızın hayatında mı sen karartın yoksa?
Yine eskiler geldi aklıma.O karanlık günler.Bir ışığın olmadığı sadece simsiyah kasvetin çöktüyü zamanlar.Sevda'yla tanıştığım ilk gün.Konuşmaları,hapları avuç içime koyması istemesem de ağzıma attıp yuttuğum o an...Kafama saplanan ağrıyla bir an nefes alamayacağımı düşündüm.
Allah'ım sen yardım.
Neden böyle olduğumu bilmiyorum.Kendime dikkat etmediğin için oluyor böyle galiba.Biraz toparlandıktan sonra kendimi zar zor attığım koltuktan kalktım.Epeyce bir zaman koltuktan kalkamış sadece elimdeki fotoğrafa dikmiştim gözlerimi.Camdan dışarıya baktığımda hava kararmaya başlamıştı bile.Camı açıp serin havanın odaya dolmasına izin verdim.Elimdeki fotoğrafın kenarları yamulmuştu.Fotoğrafın yamuk kısımların düzeltip camın önüne koydum.Temiz havayı ciğerlerime çektim,cam mahalleye bakıyordu.Bir sürü çocuk vardı dışarda.Hava kararmaya yüz tutsa da kızlı erkekli oyun oynuyordular yanlarında da anneleri vardı.En az yedi yaşlarında olan çocuk koştuğu sırada yere düştü.Ona bir şey oldu diye korkmuştum ama çocuk gülerek ayağa kalktı.Dizlerini temizledikten sonra yeşil gözleri beni buldu.El salayıp "Abla merak etme iyiyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Şans Daha/[TAMAMLANDI]/Karanlıktan Aydınlığa-1
SpiritualUçurumun kenarında bir genç kız. Sena. Tek bir şansı var ya o uçurumdan aşağı savrulacak,ya da bir yardım eli onu bu hayatın içinden çekip alacak. Ben Sena. Bu kocaman hayatta yalnızım. Hiçkimsem yok. Ne bir annem, ne bir babam, ne bir ablam, ne...