İyi okumalar...
Ecrin
Doktor bir türlü izin vermemişti içeriye girmeme.Sadece camdan bakabiliyordum içerde öylece yatan Sena'ya.Bir sürü kablo bağlamışlar zayıf vücuduna.Onu böyle gördüğüm her dakikada kalbimden bir parça kopup benden çok uzaklara gidiyor.
Sena bırakmazsın değil mi beni?
Kardeşini bırakıp gitmezsin değil mi? Hani söylüyordun ya benim için üzülme ama elim değil sen böyle haraketsiz,düzensiz nefes alıp verirken nasıl üzülmem? Beni böyle görsen kızardın.Acaba görmesen hissediyor musun üzüldüğümü? Ha biliyor musun sabaha kadar ağladım ama secdede.Senin için Rabb'ime dua ettim.İyleşmen için,ayağa kalkman için...
Sena...kardeşim...ne olur aç gözlerini...Kafamı kaldırıp Nuray Hanım'a baktım.Bakışların biran çekmiyordu Sena'dan.Konuşmuyordu sadece ağlıyordu.Ara sıra dudaklarının kımırdamasından dua ettiğin anlıyordum.Elimi omuzuna koydum.İrkilmiş korkuyla bana bakmıştı.
"Nuray Hanım iyi değilsiniz.Biraz dinlenin en azından."
"O uyanmadan bir yere gitmiyorum."
"Yapmayın böyle.Hem o da böyle üzülmenizi istemez.Eve gidin biraz dinlenin yarın gelirsiniz."
"Hayır ben iyiyim."
Melih ve Sena'nı ameliyat eden doktor yanımıza geldiğinde güzel bir haber versinler diye dua ettim.
Doktor içeri girince bir şey olduğunu sanıp "Abi bir şey mi oldu?" dedim.Aynı soruyu Nuray Hanım da tekrar sordu.
"Hayır bir şey olmadı.Durumunda hala bir değişiklik yok."
"Kötü mü bu durum Melih oğlum?" dedi Nuray Hanım birkaç adım atıp önümüzde durarak.
"Aslında iyi bir şey.Şükür durumu geriye gitmedi geçen 2 günde.Ama..."
"Ne ama abi?"
"Ecrin hadi eve gidin artık.Burda beklemenizin bir anlamı yok."
İçerden doktor bey çıkınca "Hasan Hocam durum mu aynı mı?" dedi Melih.
Kısaca "aynı" dedi sonra yanımızdan ayrıldı.Bu doktorda garip bir adam.
"Ecrin Hasan Bey çok konuşmayı sevmez.Her şeye kısa cevaplar verir. Hadi eve gidin inşAllah sabah gelirsiniz."
"Hayır bir yere gitmiyorum.Nuray Hanım siz gidin ama."
"Ecrin! Hadi kardeşim Beyza'yı da Nuray Hanım'ı da al eve geçin.Ecrin senin kendinden haberin var mı? Ya Nuray Hanım siz? Sizin tansiyonunuz yok mu?"
"Melih lütfen benim aklıma burdayken nasıl evde oturma mı beklersin?
"Ecrin,Nuray Hanım onun ne zaman uyanacağı belli değil.Siz böyle davranmaya devam ederseniz hasta olacaksınız.Sena'nın sizi hasta görmesini istiyorsanız kalın o zaman."
Aslında hakklıydı ama bırakıp gidemiyorduk işte.Abim de bizim gibi yorgun görünüyordu.Yoksa o da mı üzülüyordu Sena'nın haline.Galiba evet o da üzülüyor.
Melih duvara yaslanıp "Ecrin,Nuray Hanım ikinizden biri içeriye girebilir.Ama sadece 5 dakika.Aslında Hasan Hocam ona da izin vermiyor ama içiniz biraz rahat olsun diye söylüyorum." dedi yorgun çıkan sesiyle.
İçeriye girmeyi, onu 5 dakika olsa görmeyi çok istiyorum ama Nuray Hanım'ın da en az benim kadar Sena'nı yakından görmeyi istediğini biliyorum.Nuray Hanım bana,ben de ona bakıyordum.Ama ikimizinde ağzında "sen gir" ya da "siz girin" lafımı çıkmıyordu ya da çıkamıyordu.Doğru olan Nuray Hanım'ın girmesi.Zaten evlat acısı yeni şimdi Sena'nın durumu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Şans Daha/[TAMAMLANDI]/Karanlıktan Aydınlığa-1
SpiritualUçurumun kenarında bir genç kız. Sena. Tek bir şansı var ya o uçurumdan aşağı savrulacak,ya da bir yardım eli onu bu hayatın içinden çekip alacak. Ben Sena. Bu kocaman hayatta yalnızım. Hiçkimsem yok. Ne bir annem, ne bir babam, ne bir ablam, ne...