Şermin insanlara mesafeli birisiydi ama
Dicle ile o gün mutfakta kol kola kahkalar atıyordu. Şaşırmıştım ,
dün geceki tepkili halinden eser yoktu.
Ben içeri girince birbirlerinin yanından uzaklaştılar , Dicle yemek
yapmaya devam ediyordu.Az önce olanları gülerek izleyen Akif de
masanın tozunu almaya başlamıştı. Şermin'i yanıma çağırıp
dünden bugüne bu kadar değişmesine neyin sebep olduğunu ve
bilmediğin bir şeyin mi var olduğunu sordum. Bu sabah çok güzel
bir güne uyandığını ve herkesi çok sevdiğini söyledi... Aslında
yıllardır onu bu kadar sevecen bir halde görmemiştim ama sanki
bir gariplik varmış gibiydi. "Onları işe alalım tamam mı Rüzgar ?"
dedi... Önemli olan onun içine sinmesiydi ve Şermin mutlu
gözüküyordu... "Nasıl istersen öyle olsun." dedim...
Gülümsedi.Şermin onların yanına mutfağa gitmişti , ben de kapının
önündeki gazeteleri almaya gittim ancak Akif çoktan alıp büyük
salona bırakmıştı bile. Gazeteleri okuyordum , alt kattan
gülüşmeler kesilmiyordu büyük salonun kapısını tıklatan Akif'ti...
"Kahvaltı hazır." dedi... "Kahvaltı salondaki masada olmayacak mı
?" diye sordum. "Şermin hanım hep beraber yememizi istedi."
dedi.. Şaşırmıştım... Aslında güzel bir davranıştı ama Şermin her
zaman çalışanları ile arasına mesafe koymaktan hoşlanan
birisiydi. Şaşkın bir şekilde merdivenleri inmeye başladım...
Görkemli bir kahvaltı hazırlamışlardı , sofrada bir tek kuş sütü
yoktu. Oturup yemeye başladık.
Kahvaltı başlamıştı... Ben Şermin'in yanında oturuyordum , Akif ve
Dicle de yan yana oturuyorlardı. Yemeklerimizi yerken Dicle bizler
hakkında sorular sormaya başladı... "Konakta hep 2 kişi mi
yaşayacaksınız , aile büyükleriniz ya da kardeşleriniz gelecek mi
?" diye sordu. Ben kimsenin gelmeyeceğini söyleyecektim ki
Şermin lafa atıldı. "Hayır hep bu şekilde olacağız." dedi... Zaten
ikimizin de kimi kimsesi yoktu... Ama Şermin lafı bana
bırakmıyordu bir türlü. Dicle'nin soruları devam ediyordu. "Genç
çiftsiniz yakında bir evlat sahibi olabilirsiniz umarım." dedi...
Şermin bu sefer bir şey dememişti... Morali bozulduğu belliydi.
"Dicle hanım , Şermin ile benim çocuğumuz olmuyor... Bu bahsi
kapatabilir miyiz ?" dedim. Kadın bozulmuştu... Kocası Akif ona
dirseğiyle dokunup kapat çeneni der gibi bir ifade takındı. Dicle
özür dilemişti... Şermin yüzüne yalandan bir gülümseme takınıp
önemli değil demekle geçiştirdi her şeyi. O gün yağmur yine gün
boyu devam etti... Akif ve Dicle'ye işe alındıklarını kahvaltıdan
sonra söylemiştik. Ceplerine bir miktar para koyup onları
Büyükada pazarına yolladım. Evde yemeklik pek bir şey yoktu ,
Şermin'le büyük salonda oturup sohbet etmeye başladık.
Şermin'e bu ani ruh değişiminin nedenini sordum... Dicle'ye birden
kanının ısındığını ve işlerini iyi şekilde yapacak insanlar olduklarını
söyledi. Dediklerinde haklıydı , işlerini iyi yapıyorlardı ve gerçekten
kanı ısınmıştı. Biz bize konuşurken bir gariplik yoktu Şermin'de...
Biz konuşmaya devam ederken alt kapı açıldı. Dicle ve Akif'in
geleceğini düşünüyorduk.Üst kattan seslendik , ses gelmedi.
Şermin merdivenlerden aşağı indi... Ses hala yoktu. Ben de
arkasından indim , merdivenlerde karşılaştık Şermin alt kata
inmeye korkuyordu.Ben merdivenleri indiğimde sokak kapısı açıktı.
Ancak ne içerinden ne de dışarıdan bir ses gelmiyordu. Kapıyı
kontrol etmeye gittiğimde kapıda kan kırmızı renk taze bir boya
olduğunu gördüm... Boyaydı ama boya kokusu yoktu üstünde.
Hatta herhangi bir kokusu yoktu... Dışarıdan birisi görse kesinlikle
kan sanabilirdi. Değişik bir işaret vardı... Bir yuvarlığın içinde bir
nokta vardı.Bu noktanın tam ortasında da siyah bir nokta. Şermin
aşağıya inmeye korkup yukarı çıkmıştı , hırsızlar ve kundakçılar
onu çok korkuturdu. Ben bu işarete dikkatlice bakarken birden
Akif'in sesini duydum. "Bu bir uyarı işareti Rüzgar Bey." dedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiyede Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olaylari 2 (Düzenleniyor)
HorrorBu topraklarda yasanmis garip ve aciklanamayan olaylar