Onu gördüğüm anda gözümden yaşlar süzülmeye başladı. Inanamadım. Ben gerçekten delirmiş olabilir miyim. Eğer öyleyse bu kadar şeyi nereden biliyordum...
Koşarak mezarlıktan çıktım. Herkes peşimden geldi. Arabaya bindik anneannemlere gittik. Ne yolda kimse birbiriyle konuştu, ne de eve geldiğimizde...
Biraz kendime gelmiştim kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Anneanneme dönüp dedemin resimlerini getirmesini istedim. Hemen kalkıp, başka bir odaya gidip resim albümü alıp geldi. Hemen yanına gittim resimleri çıkardığında şok oldum.
1966 da ölmüş olan birini nasıl olurda kendi zamanında imiş gibi yaşardım. Uzun uzun sohbet ettik hareketlerinden konuşma tarzından uzun sakallarından iyi niyetliliğinden her şeyinden...
Anneannemin söyledikleri ile benim söylediklerim birebir örtüşüyordu. Herkes Bana inanıyordu fakat bir sonuç çıkaramıyorlardı. Anneanneme dedemin kitabından bahsettim. Anneannemde öyle bir kitap olduğunu ve kendisinde olduğunu söyledi. Bunu duyar duymaz hemen anneannemden kitabı getirmesini istedim. O, kitabı almaya giderken ben de peşinden gittim. Anneannem kitabı sandıktan çıkardı. Bu kitap benim gördüğüm kitabın ta kendisiydi. Hemen içini karıştırdım en baştan başladım. Kopuk sayfalarına kadar her şey birbirine tutuyordu. Sayfaları tek-tek inceliyordum orta sayfalara geldiğimde birden karşıma bir kağıt çıktı. Bu kağıt dedemin ölmeden önce bana yazıp bıraktı kağıdı. Kağıdı biliyordum. Kağıtla sadece 4 bölüm yazıyordu. Beşinci bölümü ben yakmıştım ve 4 ve 5 in arası kesilmişti. Bunu ben yapmıştım. Bunu anneanneme söylemedim. Bu kağıt ne diye sordum. Anneannem anlatmaya başladı. Bu kağıdı babasi abisine yazıp vermiş. Abisinin başından, anneannemin anlattığına göre, benim yaşadıklarımın aynısı geçmiş.
Bana olayları anlattığında aklım başımdan gitti. Abisinin resminin olup olmadığını sordum. Içeride albümde olacağını söyledi. Resmi elime aldığımda bir de baktım ki...
Resimdeki kişi benim tıpatıp benzerimdi. Sadece benden yaşça büyüktü. Yani ben annemin dayısı ile tıpatıp benziyordum.
Onun nerede olduğunu sorduğumda ise bana bir sabah yatağında ölü olarak olduklarını söylediler. Bulduklarında mosmor olmuş vücudunun her yeri işkence görmüş gibi kan toplamış ve gözleri açık bir şekilde ölmüş. Öldüğünde ise tam 34 yaşındaymış.
Ben onun hayatını geri kalanını yaşamıştım...
Zuzumbilesi onun aşkıydı ve onun uğruna ölmüştü...
---SON-----
Hikayeyi başından beridir takip eden tüm arkadaşlarıma teşekkur ederim.
Herkesin sorusu genelde aynı. Onlara açıklık getireyim. Ben aslında anlamanızı beklerdim yalan yok...
Bu hikaye zuzumbilesi nin hikayesi. O yuzden orada bitiyor.
Herkesin temel sorusunun cevabı ise;
Bu olaydan sonra zuzumbilesinin kabilesi ile ilgili hiçbir sey yasamadim. Hic gormedigim dedemin biraktigi cinler ise öldüler o gece..
Aslinda dedem o kagidi oglu icin yazmisti. Bir sekilde benim bulmam istendi o kagidi.
Ben o kitabi daha sonra kullandim. Ne amac ile kullandigim bende saklı kalacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiyede Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olaylari 2 (Düzenleniyor)
رعبBu topraklarda yasanmis garip ve aciklanamayan olaylar