peki ya elvin?? ona ne oldu? dedim yari sinirli, yari merakli bir tavirla. -onunla da gorusulup ifadesi alindi mi? biz onun evindeyken o ortaliktan kaybolmustu. neredeymis? nerede oldugunu soyledi mi,
ya da sen ogrenebildin mi?? diye sordum ustune merakli bakislarimi da ekleyerek. yildiray abi dusunmeden cevap verdi: -cesmeye kadar gitmis, su doldurmaya. allahin manyagi, "iyi ki suyumu doldurmayi
ertelememisim de gitmisim, yoksa bicaklayacakti beni" demis. yildiray abi iki elini birden masasaya gurultulu bir sekilde vurarak, sanki ofkeli bir sekilde oturdugu yerden kalkiyormus gibi yerinde
dogrularak, bana dogru egilmek suretiyle yaklasti: -buraya dikkat et..dedi. bicaklayacaklardi degil, bicaklayacakti demis.. birincisi: bu kadin yasli ve cahil bir kadina gore biraz fazla tehditkar degil mi sence de???
yani demek istedigim, bana nedense sanki o da bu komplonun bir parcasiymis gibi geliyor.. \ bu sefer dogruldugu yerinden tamamen kalkan yildiray abi, onundeki kul tabagini cop kutusuna bosalttiktan sonra
cantasinin icerisinde bulunan evraklari tek tek cikararak hizlica goz gezdirdi. lisede yaziliya girmek uzere olan caliskan bir ogrencinin son kez kitabina goz gezdirmesine benziyordu. bir kac dakika sonra
tum esyalarini toparlayan avukatim, iki elinin parmaklarini birbirine gecirmis ve cenesinin altinda kavusturmus, gozlerini "artik eminim" gibisinden yumarak, kendinden emin bir tavirla, yine gozlerini bana dikmisti:
-komployu sana kurdular rifatim. her kim, ne niyetle, hangi gayeyle bunu yapti bilmiyorum, ama bu boyle... \ kisa bir sessizlik oldu. umarsizca ceketinin dugmeleriyle oynuyordu. -bu komplo yalnizca sana kuruldu, ve
bu kadin oyle veya boyle, bir sekilde bu isin bir parcasi.. aksi halde manyak gibi seni suclamazdi, aklima baska hicbirsey gelmiyor, bunun baska bir aciklamasi olamaz.. -iyi de abi, dedim. bu kadin
eskiden beni cok severdi, hatta herkese karsi cok naif bir insandi.. neden boyle bir psikopatlik yapsin? -nereden bileyim rifat! sen daha kendi dostunu dusmanini tanimazken ben nasil taniyayim!! \
yildiray abi gene sinirine hakim olamamis, gunlerin getirdigi yogun stres ve gerginliginin acisini benden cikariyordu. sonradan hatasini anlamis olacak ki, elini omzuma koyup sikica kavradi. -cozecegiz
bu meseleyi aslanim, hic uzme canini sen.. hele bir cikaralim seni de.. \ yildiray abinin bunlari demesiyle kapinin tiklanmasi bir oldu. -gir! -avukat bey, durusma birazdan baslayacak, son
hazirliklarinizi tamamlamak istersiniz diye rahatsiz ettim, dedi hafiften yasini basini almis adliye gorevlisi. -tesekkur ederiz, haziriz... ..hem de uzun zamandan beri.. -oyleyse yavas yavas mahkeme
salonuna gecebiliriz.. -tabiiki, dedi yildiray abi. soyle buyrun lutfen..
mahkeme salonuna attigim ilk adimla birlikte butun koyu karsimda bulmam bir oldu. yediden yetmise herkes gelmisti sanki. sedattan sedefe, bakkal ilyasdan kahveci saddam abiye kadar herkes salondaydi.sedef, beni gordugu anda iki elini birlestirmis, umit var ve duaci bir gorunume burunmus, aglamakli havasini takinmisti. herkes burada oldugu halde elvin kevasesi yoktu ortalikta. neden gelmedigi
hakkinda kimse birsey soylememisti. hernekadar koylum, tanidigim, insanlarim da olsalar, bu kadar cok gozun agirligini kaldiramamistim ilk basta. gozlerdeki bir "acaba???" ifadesi bile yetiyordu beni
Sıkbogaz etmeye. surada bana gercekten gozu kapali inanan belki de bir avuc insan vardi.. fazlasi degil.. yok, dedim. bu kadar insanin bakislarina tahammul etmek mumkun degil, bu duyguyu itham edilmeyen,
(cahil olmasi muhtemel) bir topluluk onune cikarilip acik secik suclanmayan kimse bilemezdi, bilemez de. suclamanin, nefretin, ofkenin yanisira beni izleyen gozler arasindan en masumane olani bile aciyarak
bakiyordu artik.. buna daha fazla katlanamayacaktim, belki de boynumu egip onlari hakli cikarmak yerine, basimi dimdik tutup, ben de onlarin gozlerinin icine bakmaliydim ki sucsuz olduguma ikna olsunlar,
anlasinlar beni.. diye dusunmekten kendimi alamadim. bu arada mahkeme coktan baslamis, yildiray abi odadayken konustugumuz herseyi en munasip bir dille yuce mahkemeye arz ediyordu. benim icin saniyeler
dakikalara, dakikalar saatlere donusmustu. sanki oturdugum yerden gunler boyu surmustu mahkeme.. bir yandan gozlerimi salondaki onlarca cift gozun uzerinde gezdirmeye devam ediyordum. hakim ara ara bana
da sorular soruyor: bicagi ne amacla tasidigimi, elvin neneyle nereden ve ne zamandan beri tanistigimizi vs. butun sorulara yildiray abimin tembihledigi sekilde cevap veriyordum. gozlerimi insanlarin
gozlerinde gezdirmeye devam ederken, birden bir cift parlak goz dikkatimi cekti.. arka siralarda, yakisikli ve kirli sakalli bir genc, masmavi parlayan gozlerle, oldukca sakin bir halde seyrediyordu
beni.. bu, hastanede bana yardim eden arkadasim buraktan baskasi degildi. degildi ama, sormadan edemedim kendime, onun ne isi vardi burada???
- "geregi dusunuldu... "
mahkemedeki herkes ayaga kalkmisti. nihayet kader ani gelip catmis, yaslisindan gencine salondaki herkes buyuk bir heyecan
ile cikacak karari beklemeye koyulmus, beklerken nefesler tutulmustu. -"sanik rifat ergin'in, soygunculuk, haneye tecavuz,
cinayete tam tesebbus... "oha, dedim bir an. bunlarla mi yargilaniyordum yani? cinayete tam tesebbus nasil biseydir abi?
yuh dedim bir an, lan bazen dusunuyorum da, keske hakikaten girtlaklasaydim amk karisini, bu kadar izdirabi bosuna cekmemis
olurdum hic degilse.." - "bulunmadigi goz onunde bulundurularak... " ne diyorsun hakim baba, bi bok de anlamiyorum ki
dediginden. sucsuz olduguna inaniyorum saliverin demek bu kadar zor mu? ya da vurun kirbaci muallakye atin zindana demek bu
kadar mi uzatilir? amk birgun ilerde ne okursam okuyayim, ne olursam olayim, kesinlikle hakim olmayacagima kesin surette
karar vermistim. "... tutuksuz olarak yargilamaya devam edilmesine karar verildi" bir anda salonda bir sevinc tufani
koptu. bagira cagira sevinen akrabalar, onlara bakip da "iyi bir sey oluyor heralde amk" diye dusunup de hoplayan
ziplayan cocuklar, birbirine ayakta sarilirken sallanan neneler.. salonda yerinden bir an olsun kipirdamayan, en ufak bir
sevinc belirtisi bile gostermeyen tek kisi, hala yerinde oturmakta olan burakti. gozlerini bir an olsun uzerimden
ayirmiyordu. yavas yavas mahkemeyi terkediyorduk artik, herkes epey bir havaya girmisti. -"aksama evde gorusuruz artik"
dedi kuzen siritarak. babam ise annemden bu aksam icin en sevdigim yemekleri yapmasini istiyordu. beni de aksam icin
tatli bir heyecan kaplamamisti desem yalan olur. en azindan bitkin de olsam, yorgunluktan gebermis de olsam, mutluydum
artik. bu mutluluk duygusunu oyle uzun zamandir tatmiyordum ki, fazla gelmisti resmen, yuk gibi, fazlalik gibi tepeme
binmisti; hani yillarca zindanda yatan bir adam yumusacik yastiklarda yatamazmis ya birden, onun gibi. rahat batti sanki.
hersey gercek olamayacak kadar mukemmeldi. yildiray abiye dondum askerler ellerimdeki kelepceleri cikarirken: -abi,
dedim. simdi dogruca koye gidebilecek miyim? -tabiki, dedi. hele once su hastaneden kaydini aldiralim, esyalarini da
toplarsin hem. sonra aksam uzeri gibi yola cikariz. zaten birsey kalmadi aksama da. ... cocuklar gibi heyecanliydim. bir
an once hastaneye, oradan da koye gitmek icin sabirsizlaniyordum. hazir hastaneye gidiyorken, belki burak da bizimle
gelmek ister diye sagima soluma bakindim, ama burak ortalarda yoktu.. evli evine, koylu koyune dagilirken, biz de
arabamiza atladik, basimin belasi, timarhane bozmasi hastaneye dogru yola koyulduk..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiyede Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olaylari 2 (Düzenleniyor)
TerrorBu topraklarda yasanmis garip ve aciklanamayan olaylar