Bölüm 33

4K 94 28
                                    

Babam beni o halde görünce şok geçirdi. Resmen çökmüştüm. Kabir azabı gibi azap yapmışlardı sanki. O kadar kısa süre içerisinde ne yaptılarsa artık bu hale gelmiştim. Dedem hemen kuzine üzerinden su alıp, beni ılık duşun altına soktu. Orada yıkandıktan sonra biraz açıldım. Dedem ben seni iyi edeceğim dedi yine kitabına sarılacaktı ama babam yok ben alıp gideceğim dedi. Bir tane nefesi kuvvetli hoca tavsiye etmişler köyde babama babam ilk başlarda diğer hocadan kaynaklı pek güvenemediğinden yok demiş fakat bu olanları kendi gözüyle de gördükten sonra dedemle biraz darılışsalar da mecburen çıktık oradan o dakika. Babam beni köye getirdi. Sabah olması zaten yakındı. Namaz vaktini bekledi. Namazını kıldı ve köyde ki ona hocayı tarif eden adamı aradı. Adam uyuyormuş o saatte babam yine de acil olduğu için kapatmadı telefonu… Adam Adıyaman da imiş. Adını vermeyeceğim hala hayatta ve bu işlere devam eden feyzli bir adamdır. Biraz yanımıza eşya alıp yola çıktık. Babam arabayı şehirde ki bizim evin önüne park etti. Oradan otobüs bileti alıp Adıyaman a doğru yola çıktık. Yolda iken sürekli geri dönme isteği vardı bende. Beni resmen ruhum içimde sıkıştırıyordu. Sürekli canım otobüsten inmek ve yürümek istiyordu. Sanki her yanım kaşınıyordu, beni o otobüsten indirmek için sanki bana baskı uygulanıyordu. iyice daraldım sanki yaklaştıkça daha da nefes alamaz hale gelmiştim. Sonunda Adıyaman a vardık. Oradan babam irtibata geçip birileri ile Hoca’nın numarasını buldu. Birkaç otobüstü vs... Hocanın evinin oraya vardık. Yeri tarif etmeyeceğim. illaki bilen vardır aranızda… Hocanın kapısını çaldık. Bir kadın açtı kapıyı hoş geldiniz gelin oturun dedi. Hocanın odasına girmedik. Salonda oturduk biraz bizden hariç bir kadın daha vardı sürekli düşlerini gıcırdatan gözlerinin içi deli gibi bakan bir kadın. içeriden bir adam çıktı. Onun peşine o deli kadını alacağına kapı eşiğinden bana bakıp kaşını çattı, sen gel bakim dedi. Sanki hastane amk 65 yaş üstü gibi aldılar beni içeri. Deli kadından zaten ses çıkmadı. Öyle beklemiştir gariban. Hocanın odasını tarif ediyorum. Arkasında köy evelerinde duvara asılı olan kumaştan yapılan geyik resmi, etrafta tavan ile duvarın birleşim noktalarından asılmış Arapça harfler yazan ama anlaşılmayan yazılarla dolu çerçeveler. Hocanın önünde rahle ve yanında bakış 3 tane çanak… Masanın üzerine mum yakmıştı bizden önceki çıkanlar için hala yanıyordu. Hoca odaya girer girmez minderine oturdu rahlesini önüne çekip başını eğdikten sonra hiç yüzümüze bakmadan bir şeyler okuyup durdu içinde. Okudukça da bir sağ bir sol omzuna üfleyip duruyordu. Bizbabamla ses çıkartmadan bekledik. Oradaki en çok dikkatimi çeken şey ise, Mumlar yanıyordu ama yanarlından ne eriyen kısımları akıyordu, nede en ufak azalma vardı. Bir ara buna dikkat kesildikten sonra ben, hoca alttan göz ucu ile bana bakınca mum parladı resmen ve pat diye söndü. Beni herhalde bu konularda yeni sandı. Biz neler gördük hoca efendi diyecektim ama demedim. Ufaktan bir şov yaptıktan sonra beni etkilemeyeceğini anladı ve başını kaldırdı.
     Niye geldin dedi. Babamda doktora dert anlatır gibi anlatmaya başladığında hoca onu sormadım… Deden sana yardım edecekti zaten neden bırakıp geldin dedi… Bana bunu söylediğinde gerçekten o zaman benim aklımı almıştı, o zaman beni etkiledi. içimde zaten hocalara karşı ön yargılı olduğu için, bu hareketi beni ona karşı saygı duymaya ikna etmişti. Bunları biliyorsunuz demek hocam dedim. Biz her şeyi biliriz dedi. Sağa sola baktı. O ara bende arkamı dönüp baktım. Arkamda saçları up uzun çirkin görünmeyen, sadece kolları zayıf vücudu insan vücuduna çok yakın bir şerli hocaya odaklanmış bakıyordu. Ben ona baktığımda belki fark etmişti ama hiç bana bakmadı. Gözleri çukurdu. Diğerleri gibi ateş saçmıyordu. Zaten insan baktığında kötülük amacı olmadığını hissedebiliyordu. Ben tekrardan hoca ya döndüm. Hocam 1 tane mi var sadece dedim. Hoca ney 1 tanemi dedi. Hocam işte arkamızdaki cinden sadece bir tanemi var dedim. Hoca onu duyunca gözü büyüdü. Sen nasıl görürsün bunu dedi. Ben rutin zaten gördüğüm için şaşırmamıştım. Hoca seceremizi hep bulmuş ama onları görebildiğimi anlamamıştı herhalde. Babama döndü sen görebiliyor musun dedi. Babam da benden dolayı alışık olsa da pek görebilmiş değildi. Babam yok hocam benim öyle şeylerim yok dedi. Hoca bakır çanaktaki suyu aldı, parmağını uzat dedi. O şeker ölçmek için parmaktan kan alan küçük bir iğne var. Onu elime yaptı, çıkan kanı parmağımı silkeleyerek bakır kabın içine düşürdü. Hoca kan düştükten sonra suya yoğunlaştı. Sanki bir şeyler görüyor gibi yüz ifadesi değişiyordu.. Bende neden yaptığımı hala anlamıyorum, dalga geçer gibi.. Var mı hocam bir şeyler dedim. Babam dizi ile beni dürtükleyip gözüme baktı. Ben normalde saygılı bir insandim, fakat o zaman hoca ile böyle bir alay etme hissi oluşuyordu bende lakin bu benden kaynaklanmıyordu. Hoca kafasını bir daha kaldırdı. Babası sen dışarı çık dedi. Babam hiç ikiletmeden dışarı çıktı. Hoca tekrardan kafasını kaldırdı. Sen nereden geldin dedi. Söyledim. Sizin oralarda benim çok samimi arkadaşım var dedi ama bahsettiği il bize komşu başka bir ildi. Hocanın bunu demesi çok saçma ama benim giciğima gidiyordu. Bende orası ile benim olduğum yer aynı değil dedim. Yok yok aynı dedi. Hoca da benim zıttıma gidiyordu. Bende arkadaşın seni kandırmış hoca dedim. Ben normalde bırak arkadaşın seni kandırmış demeyi, hocam derim bir kere hoca demem… Hoca sakalından bir beyaz tüğ aldı. Sen bu sakalımda ki kıl olamazsın dedi. Ben, sanki ağız benimdi ama kontrol başka bir yerdeydi. Sakalına tüküreyim senin dediğimi o kadar net hatırlıyorum ki… Hoca o parmağımın kanını akıttığı suyu alıp, yüzüme kaldırıp attı suyunu. Ben o an ne oldu hocam dedim. Hoca yok bir şey dedi. Az önce konuştuğumu ben o an hatırladım. Hocam ben valla farkında değilim Allah aşkına dedim. Hoca ben biliyorum sen yorma kendini dedi.
     Hoca resmen babamı çıkartıp, benimle ters konuşup test yapıyormuş. Hocam ben çok uğraştım ama başımdan bir türlü atamadım bu musibetleri dedim. Beni kurtara bilir misiniz dedim. Artık evlere barklara girmeye korkuyorum, akşamları hep huzursuzum hocam kurtarın beni dedim. Sana cannile yapmışlar dedi. Anlamadım hocam dedim. Şu anki olduğun durumun adı bu dedi. Sana bunları musallat etmişler dedi. Adama güveniyordum. Beni bu işlerden kurtaracağını hissediyordum. Hoca burada bir yerde kalın dedi. 1 hafta gitmeyin inşAllah çözeceğiz dedi. Dedim 1 hafta babam duramaz görevi var, bende işten zaten çok izin alamadım çok hocam bizim için bu dedim. O zaman başka zaman gelin dedi, 1 hafta duracaksınız burada her gün geleceksin dedi. Babama söyledim, babam sen dur dedi. Bende orada yakın bir pansiyonda durmaya başladım. 2 kişilik odaydı. Yanımda biri daha kalsın diye dua ettim ama kimse gelmedi. Korkuyordum bir şeyler olacak diye ama öyle düşüne düşüne sabah etmişim. Sabah kalktım yine hocanın yanına geldim. Hoca bana çeşitli otlardan bir karışım yaptı içtim. Sona bir kitap açtı… Bu kitap zaten dedemde olan kitaptı ( Kitabı açıklıyorum.. Havas ilmi kitabı ve orijinal eski baskıdır.) Hoca kitabı açtığında benim gördüğüm sayfa, dedemlerde kaldığımda kitap kendi kendine açılıp ışık saçtığı anda ki sayfaydı. Ben onu görünce bu sayfayı biliyorum deyip hoca ya kitabın nasıl ışık saçıp beni cezp ettiğini anlattım. Hoca direkt sayfayı kapattı. Verdiği karışımı içtim ve beni gönderdi. Ben kitaptan bahsettikten sonra zaten hoca bir tuhaf olmuştu. Zaten tuhaf bir adamdı. Bazı şeyleri biliyor, bazılarına aşırı şaşırıyordu, değişken ruh hali beni kararsızlığa itiyordu. O gece kaldığım pansiyona geldiğimde beni babam aradı. O gece hayatımın en büyük şokunu yaşadım ve hala atlatamadım….
Dedemin vefat haberini aldım.

Türkiyede Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olaylari 2 (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin