Bu yaptıklarım doğrumuydu bilemedim. Onlara sahip olmam iyimiydi kötümüydü bilemedim. Onlar var olsalar bile ben bu tür şeylerle karşılaşacaktım demek ki. Böyle bir hayatı kim isterdi ki. Mafya babası olup her an ölüm korkusu yaşamaktan ne farkı vardı bunun…
Sabaha kadar uyuyamadım. Belki cinlerden korkuyordum evet ama o sakallı adamın bana bakışı hala gözümün önündedir. Ne olduğunu da bilmediğim paranormal bir olay yaşamıştım. Sabah olduğunda babam namaza giderken uyuma numarası yaptım. Babam ezan okumak için kapıyı çekip çıktığında kapı sesinden sonra kalktım. Bende abdest alayım diye lavoba ya gittim (Hemen banyonun yanında) banyodan su sesi geliyordu. Babam herhalde banyonun suyunu açık bırakmıştı diye düşünüp kapının koluna asıldım. Kapıyı itekliyorum fakat arkasında bir şey vardı ve açmamı engelliyordu. Zar zor kapıyı açtım ve ne göreyim…
Küçücük bir çocuk çırıp çıplak banyo da oturmuş ve arkası dönük şekilde suyun altında duruyordu. Görür görmez dilim tutuldu. Bunlar bu evi mesken tutmuşlardı. Bu gördüğüm bebek eskiden gördüğüm bebek ile aynı bebekti. Bu nasıl işti. Ailem burada kalıyordu ama bunları görmüyordu. Ya da ben işi bu kısmını hayal mi kuruyordum. Beynimde öyle mi canlanıyordu. Ya da bu olanları hepsi yalan ve ben deliriyor muydum ?
Bu gördüklerim diğer olanlardan daha çok korkmama sebep oluyordu. Hiçbir şey yapmadan banyonun kapısının kolunu bırakıp geri geldim. içeri geldim ve halının desenleri etrafında deli gibi dönmeye başladım. O ara ezan okundu ve içeride ki suyun sesi bıçak gibi kesildi. Bakmaya korktum ama gittiğini düşünerek banyo ya göz gezdireyim dedim. Tam o ara annem uyanmıştı. Beni öyle görünce banyonun musluğu bozuk lavabo da al abdestini dedi. Nasıl yani dedim. Bozuk orası baban musluk alacak oraya dedi. O öyle der demez banyoya girip musluğu çevirdim. Ama musluk boşa dönüyordu. Yalama yapmıştı. Diğerinin olduğu yer hep boştu. Yerlere baktım her yer kup kuruydu. Burada su hiç ama hiç akmamıştı
Annem beni öyle delirmişcesine görünce ne oldu yine bir şey mi oldu dedi. Onun gözünde ki o korkuyu görünce yalan söylemek zorunda kaldım. Sinirlenmiş numarası yapıp “ ben duş alacaktım nasıl bozdunuz musluğu, deseydiniz alırdım gelirken, leğende mi yıkanacağım” gibisinden sert çıkış yaptım. Canım annem o da bilmiyor çözüm üretiyor. Ben sana kova ya su ısıtır veririm tas ile başından aşağı dökersin, bu sefer böyle yap diyordu. O an yüreğim cız etti. Bu nasıl işti, hem gördüklerime şaşırıyor, hem de annem üzülmesin korkmasın diye yalan söyleyip vicdan azabı çekiyordum.
Anneme o lafından sonra o kadar çok sarılmak geldi ki içimden ama durumdan şüphelenmesin diye yapmadım. Sinirlenmiş gibi lavabo da abdest alıp namaz kıldım. Babam eski olaylardan dolayı sigaraya başlamıştı. Bahar sigara markası vardı, şimdi var mı bilmiyorum. Çanak antenin yanında telefon rehberinin üzerindeydi. Onun içinden 1 tane aldım. Babam gelene kadar mutfak penceresinde hem onun gelişini gözledim, hem de gizli gizli sigara içtim. Mutfak penceresi yarım açıldığı için kafamı çıkartıp tam dışarıya üfleyemiyordum. Zaten orası tam mezarlığa bakıyordu, pekte kafamı çıkartıp yapamazdım zaten…
O ara annem namazını kılmış su içmeye geldi. Sigara içtiğimi gördü. Ama görmezden geldi, ben yatıyorum sende yat falan dedi. Yaşım kaç olursa olsun annemin ya da babamın beni sigara içerken görmesi beni üzerdi. Bu da üzmüştü…
Babam eve geldiğinde merdivenden ayak sesini duydum. Hemen yine uyuma numarası yaptım. Babamda yattıktan sonra masanın başına geçtim elim başımın arasında onlar kalkana kadar bu zaman a kadar başımdan geçenleri düşündüm.
Bir ikileme düşmüştüm. Bana hizmet edenler ile beni delirtmeye çalışan, hayatımın her bölümünde beni etkileyen, fiziksel ve psibolojik olarak zarar verenleri birbirinden ayıramaz olmuştum. Kim iyi kim kötü bilemiyordum. Onları bir daha çağırmak istedim. Onlara en temel sorularımı yöneltmek istedim. Dedem sizi sahiplendiği gece nasıl öldü? O yaşlı varlık kimdi? Onu neden alıp gittiniz? O banyodaki bebek kimdi?
Kafamda bu soruları sormak için hazırlamıştım kendimi. Kağıdı artık ezberlediğim için kafamdan olduğu gibi okudum. Fakat gelen giden olmadı. Tekrar-tekrar okudum fakat ne gelen ne giden olmuştu. Aklıma sonradan geldi. Onlar akşam namazı ve sabah namazı arasında alemler arası geçiş yapıyorlardı. Eskiden bir şekilde gündüz gözü ile görünseler de, bu gece gelmeyeceklerini anlamıştım. Annemler uyanana kadar hiç yatmadım. Bir an önce ertesi geceyi bekliyordum. Bu soruları bir an önce sormak için sabırsızlanıyordum. O günüm beklemekle geçti ve nihayet gece olmuştu. Annemler yattıktan sonra yine oturdum ve kağıtta yazanları ezbere okuyarak emrimde olan cinleri çağırdım. Bu sefer 7 değil sadece 2 kişi geldiler. Onlara diğerlerinin nerede olduğunu sordum. Bir süre sessiz kaldılar. Sanki beni duymamışlardı. Tekrar soracaktım ki, içlerinden birisi onlar gelmedi dedi. Neden gelmediler dedim. Sen gel ve bizi şereflendir dediler. Bu hiç hoşuma gitmemişti. Korkuyordum. Fakat korktuğumu belli etmemem gerekiyordu. Daha sonra geleceğim. Şimdi size sorular sormak istiyorum dedim. Lakin gelmem konusunda ısrarcı konuşuyorlardı. Köyün nerede olduğunu sordum. Hemen cevap verdi. Köy dediği yer bizim olduğumuz köyde ki bir mahalle vardı. Yazları insanlar oradaki evine yalnız fındık toplamak için gelirlerdi. Hariç zamanlarda ya istanbul da ya da bulunduğumuz il in merkezinde olurlardı. Çıkıp gitmeye gerçekten korkmama rağmen gecenin dar vakti oraya gitmek için evden çıktım.
Bu yaptığım gerçekten bir delilikti. Tek başıma gecenin o saatinde evden çıkmıştım. Yürürken bir çok kez geri gelmeyi düşündüm. Ama bunu yaparsam onlardan korktuğumu anlarlardı. Hiç emir veren emrettiğinden korkar mıydı? Geri dönersem belkide bu felaketim olacaktı. Yürüme olarak 20 dakika yol yürüdüm. Köyde direklerde lambalar yanıyordu. Ama o mahalle ye yaklaştığımda elektrik direği olmasına rağmen ışıklar yanmıyordu. Çok korkuyordum. Gerçekten bu yaptığım delilikti belki, ama gitmez isem hep daha kötü olacağını düşünerek gittim. Elektrik direğindeki lambalar bir yerden sonra patlamışlardı. Orada da insanlar her zaman durmadığından kimse değiştirmemişti anlaşılan. Artık sadece birkaç adım kalmıştı. Önümde ki virajı döndüğümde mahalle tamamen karşıma çıkacaktı. Yaklaştığımda gittiğim yollar köyden vuran ışık ile hafiften aydınlanmaya başlamıştı. Bu durum hem korkmama hem de heyecanlanmama sebep oluyordu. Yürümeye devam edip virajı da döndüm ve…
Karşımda en az 500 tane cin ve küçük-küçük sarı ışıklar ile resmen orada bir eğlence düzenleniyordu. Küçük çocuk olanları vardı. Tıpkı biz insanlar gibi oyunlar oynuyorlardı. Bu görüntü hala hafızamda çok net olarak bulunuyor. Burada resmen gece bir yaşam vardı. Bunları bir başka insan göremezdi. Bu olanları sadece kendimin gördüğüne emindim. ilerlemeye devam ettim. Benim geldiğimi görenler oldukları yerde durup gelişimi izlediler. Bu olanlar hayal değil tamamen gerçekti. Böyle bir yaşamları olduğunu hiç bilmiyordum. Hep onları pis yerleri mesken tutuyorlar sanıyordum. Bu mahalle terk edilmişti. Onlar burayı mesken tutmuşlardı lakin bana yakın olmak için bunu yapmışlardı. Giderek yaklaşmaya devam ettim. Gözüme çarpan bir şeyde o kadar aydınlık yer olmasına rağmen bir bölgenin ışığı bıçak gibi kesilmişi. Normalde o ışık orayı da aydınlatırdı ama oraya ışığın vurmamasını sanki onlar istemişler gibiydi. Aralarından ilerlemeye başladım. Ben ilerledikçe yol açılıyordu. O bom boş evlerin de içlerinde ışıklar yanıyordu. Etrafımda ki tüm varlıklar bana saygı ile duruyorlardı. Yolun en sonunda bana arkası dönük olan bir varlık vardı ve ona tamamen yaklaşınca ya kadar hiç istifini bozmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiyede Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olaylari 2 (Düzenleniyor)
HororBu topraklarda yasanmis garip ve aciklanamayan olaylar