bundan sonrası yaylada değil köyde geçmişte olan bir olay.
mehmet ali dedem gençken akşam ezanından hemen sonra bir kız görmüş köyde çeşme başında (güllük çeşmesi derler oraya , birkaç vaka daha olmuştur aynı bölgede). uzun bi etek varmış üzerinde , çok güzel bir kızmış. yanında da bizim köyden başka bi eleman daha varmış. bizim oralarda herkes birbirini tanır ama bu kız bizim oralı değilmiş. tipinden felan belliymiş. kız sarışın mavi gözlü bi afetmiş. dedemle arkadaşı birer cigara yakmışlar ve kızı kesmeye başlamışlar atları suluyoruz hesabına. derken dedemin arkadaşı kızla konuşacam ben demiş. dedemde "konuş bakalım ne diyecek" demiş. arkadaşı kızın yanına gitmiş birşeyler diyormuş , kız hiç tepki vermeden yüzüne bakıyormuş adamın. dedemin arkadaşı konuş felan diye ısrar ederken kız birşeyler demiş anlamadıkları bir dilde ama çok kalın ve ilginç bi sesle. dedem tırsmış biraz uzak durmuş ama arkadaşı anın abazalığı ve "nefes alsın yeter panpa" modunda olduğundan hiç umursamamis bile. bide hatun çok donuk bakmaya başlamış bunlara. mehmet ali dedem "gidelim oğlum" demiş arkadaşına ama adam karının yüzünden çok bedenine adapt olduğu için gitmek istememiş.
sonra bu kadın mehmet ali dedemin arkadaşına yaklaşmış iyice. atlar iyice şahlanmaya ürkmeye felan başlamış. kadın uzanarak adamın boynundan sarılmış. dedemin arkadaşının da boyu baya uzunmuş. kadın o şekilde sarılınca bi an heyecan olmuş ikisinde de. sonra dedem bir an yere doğru bakmış. kadın uzanırken o uzun eteğinin altından ayakları çıkmış. ayaklarının ters olduğunu göründe bağırtıyı basmış dedem "cin lan bu kaç lan" diye. adam , kadın boynuna sarılmış vaziyette olduğundan ötürü yukarıdan bakmış ama görememiş , tam anlam veremediği zannediliyor anın şokuyla. derken dedem atı felanda bırakmış kendi koşarak kaçmaya başlamış. arada bir arkasına bakarak kaçıyormuş. arkasına baktığına arkadaşının da elinden kurtulduğunu ve kaçtığını görmüş. kadın put gibi duruyor ve bunların kaçısını izliyormuş. mehmet ali dedem koşarken bi feryat duymuş , arkasına bakmış arkadaşının önüne karı çıkmış ve o da o anın tepkisi ile yan tarafta duran uçurumdan dereye düşmüş. onun düşerken bağırmasıymış bu ses. mehmet ali dedem koşmaya devam etmiş , bi virajı döndüğünde karı bununda önüne çıkmış bir anda bacaklarının bağı çözülüp yere düşmüş. karı da bunun yanına gelmiş.
orada bu karı bunu durdurduktan sonra kendisiyle evlenmesini istemis mehmet ali dedemin yoksa ona ömür boyu ızdırap olacağını ve çocuğu olmamasını sağlayacağını söylemiş. dedem çok korkmuş ne yapacağını bilememiş. sonra karı buna 3 gün mühlet vermiş sonra kaybolmuş. karı gittikten sonra arkadaşına bakmaya gitmiş dedem. adam dereye düşüp ölmüş. dedem birkaç komşusunu çağırarak "kurt kovaladı kaçtık bizde arkadaşımda dereye düştü" demiş. o zamanlar insanlar "cinli bu yaklaşmayın" diye laf edyorlarmış. mehmet ali dedem de dışlanmaktan korktuğu için böyle demiş.
3 gün sonra karı gelmiş dedemin yanına evde yemek yerken. dedem bir anda elinden düşürmüş çayını felan hatta , bacağı yanmış o sıra. karı bi tek dedeme gözüküyormuş. mehmet ali dedemde tuvalete gitmiş orada ne konuştuklarını anlatmamış ama sonuç olarak karıyla evlenmiş mecburen. bu olaydan kimsenin haberi yok ama. arada kaybolduğu oluyormuş ortalıktan ama kimse sallamamış. dedem bu sırada daha 5 senelik evliymiş. karısıda hamile kalmış ama sürekli düşük yapıyormuş karısı. geceleri kabus görüyor , düşme hissiyati oluyormuş ve bir şekilde bacakları sürekli birbirine dolanıp bi yerlerden düşüp çocuklarını düşürüyormuş. mehmet ali dedem de çok ağlarmış bu duruma çok üzülürmüş. herkes "allah'tan gelen birşey yapacak birşey yok" derken mehmet ali dedem kahroluyormuş. sebebini bir o bildiğinden ötürü kimse olayı oraya da bağlamamış.
sonra mehmet ali dedem ünyeye gitmiş bi ara. mısır satacam bahanesiyle gitmiş. ama aslında orada bi hoca varmış ona gitmiş. hoca kurtulmanın tek yolunun onu öldürmek olduğunu söylemiş. dedemde kabul etmiş. sonra içinde nami-i peygamberi duasıda olduğunu bildiğim birkaç sey vermiş buna. mehmet ali dedem köye döner dönmez hoca ne dediyse harfi harfine uygulamış ve gözü önünde karı yanmış. ama öyle normal alevli bi yanma gibi değilmiş bu. tarfini yapmayı hiç becerememiş mehmet ali dedem o yüzden bende birşey diyemiyorum. sadece yaktığını biliyorum. bundan sonra birisi de benim dedemin babası olan 4 erkek evladı olmuş. o sürekli düşük yapan kadın bir daha düşük yapmamış hiç. bu gelenlerde bu karının kendisi ölmedi de o mu , bir şekilde bir akrabası mı onu seven başka bir cin mi yoksa mehmet ali dedemden çocuk yaptıda onlarmı belli değildir halen. ama olayın bu karıdan ortaya çıktığı bellidir.
şimdi bu olayı mehmet ali dedemin naıl başımıza sardığını yazdım bu saaate kadar. artık biraz daha erken vakitlere gelelim , yani 1960lara...
bu sefer olay büyük amcam amcam ve dedemin başına gelmektedir. dedem , kendi babası ve dedesininde isteğiyle köyün imamı olmuştur. bu imamlık mesleğini 34 yıl yaptıktan sonra emekli olmuş , hacı da olarak köyde evinde yatmaktadır. yalnız ziya dedem normal biri gibi değildir. bazı karadeniz fıkralarının bile sebebi dedem olabilir. çok cesur ve çok sinirli birisidir. bugüne kadar karışmadığı kavga , tartışmadığı adam yoktur köyde. köyün imamının böyle olması tam bir komedidir. hatta dedem bir gün bayram için köy mezarlığı temizleneceğinden tüm köy ahalini pazar günü mezarlığa çağırır ve "herkes kendi aile mezarını temizlese yeter , mezarlığımız tertemiz olur , bayram vesilesi ile gelen insanlarda otla , dikenle uğraşmadan rahatça kabir ziyaretini yapar" der ama çağırılanların yarısından çoğu gelmez , dedemde camiiye gider minare hoparlöründen gelmeyenlerin isimlerini tek tek okur ve "bu okuduğum kişiler şerefsiz haysiyetsiz verdiği sözü tutmayan güvenilmez kendi ecdadına sahip çıkmayan pis adamlardır!! bu okuduğum adamlar bir daha benim camiime gelirse namaz felan da kıldırmam gider evimde kılarım!! başka köyün camiisine gidin siz dürzüler bundan sonra!!" demiş ve bunu civar birkaç köy dahilinde herkes duymuştur. bu adamdan normal tepkiler almamanız normaldir hikaye boyunca...
dedem ve rıfat amcam (dedemin abisi yani benim büyük amcam) daha çocukken (dedem 11-12 yaşındaymış) ırmağa gidiyorlarmış (bkz: melet ırmağı). tatlı su balığını yakalamak için , ya tam güneşin doğusunu yada tam batışını yakalamanız gereklidir. o zaman yüzeye çıkarlar. bunlarda gece 3 gibi yola çıkmışlar amcamla. amcamda 17-18 yaşında. bizim orda ırmağa giderken "değirmen yolu" dediğimiz biry yol var. bu yol çok kestirme bir yol olduğu çin bende çocukken ordan giderdim hep. dedemlerde ordan gitmişler. yalnız değirmen yolunun olmasının sebebi , orada ırmağı besleyen sarpderenin üzerinde ermenilerden kalma eski bir değirmenin dibinden geçiyor olmasıdır. şu an orada değirmenin gram izi yoktur , bana abim tam yerini söylemişti ama hiç taş kaya ev kalıntısı felan yoktur. bir süre olaylardan sonra o değirmen kalıntılarını köylüler taşıyıp başka yerlere dağıtmışlar. olayların başında da dedemin abisi rıfat amcam var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiyede Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olaylari 2 (Düzenleniyor)
TerrorBu topraklarda yasanmis garip ve aciklanamayan olaylar