Konak

8.3K 126 8
                                    

Okuyacağınız dosya 1980'li yıllarda yaşanmış bir olayı konu
alacaktır. Rüzgar Bey'in (Bu onun bu hikayede kullanacağımız
takma ismi , geri kalan kişilerin isimleri gerçeğiyle aynıdır.)
anlatacağı bu dosya geçmişte yaşanmış olan bu vakaya ışık
tutacaktır. Bir süredir uyarıyı kesmiştim ancak bu sefer tekrar
hatırlatmak istiyorum bu dosyalar korku , gerilim , cinayet
barındıran dosyalardır ve hatrı sayılır kişiler sayesinde ele geçirilip
paylaşılmaktadır. Sizlerden ricam etkilenecek kişilerin
okumamasıdır.
Rüzgar Bey anlatıyor ;
Istanbul Büyükada'ya yeni taşınmıştık... Daha önce yine burayı
andıran bir Bursa ilçesi Mudanya'da yaşıyorduk. Mudanya'da iken
eşimin annesi ve babası hemen karşı konağımızda oturuyordu.Bir
gece çıkan yangında ikisi de evlerinde öldü. Eşim her gün o eve
bakmaktan acı çekiyordu... Aynı eve bakmak bir yana dursun aynı
şehirde dahi yaşamak istemiyordu... Mudanya Mütareke Caddesi
üzerindeki küçük yalımızı sattıktan sonra toparladığımız paralarla
Büyükada'da yine güzel bir konak tutmuştuk. Eşim Şermin evi çok
sevmişti , günler sonra yüzü gerçekten gülüyordu... Konak ,
Mudanya'daki konaktan çok daha büyüktü. Geniş bir bahçesi ,
geniş bir büyük salonu ve odaları vardı.Bu konağın üstesinden tek
başına gelemezdik... Hem Şermin'in yorulmaması için hem de
geceleri yalnız kalmaktan hoşlanmadığımız için eve görevli 2-3 kişi
almayı kafamıza koymuştuk. Kış aylarında Büyükada bir bakıma
terk edilmiş gibi oluyordu... Haftalarca birilerinin başvuru yapması
için bekledik ancak gelen giden yoktu. Adadaki kahvelere ,
lokallere haberler salsak da bir türlü evde çalışacak kimse
bulamamıştık. Bir gün gök delirircesine yağmurla patlamış ,
sokaklarda kimseler kalmamıştı... Yıldırım ve gök gürültüsü sesleri
, dalgaların duvarları delecekmişcesine çıkardığı gürültü
Büyükadayı inletiyordu. Eşim Şermin ve ben üst kattaki salondan
denizi izliyorduk.O sırada kapı çaldı , bu konakta ilk kez Şermin ve
benim dışımda birisi kapıyı çalıyordu...
Şermin konağın kapısına doğru hareketlendi , bir misafirin gelmiş
olmasını umuyordu belli ki... Çok fazla dostu , çok fazla arkadaşı
olan birisi değildi ve onun arkadaşlıklar kurmasını ben de çok
istiyordum. Ben de onun arkasından kapıya doğru yöneldim...
Şermin kapıyı açmadan önce bana dönüp gülümsedi ve kapıyı
açtı. Karşımızda 60'lı yaşların başında bir çift vardı... Yağmurdan
sırılsıklam olmuş bir halde kapının önündeydiler. Şermin "Buyrun
neye bakmıştınız ?" dedi... Sesinde bir hayal kırıklığı olduğunu
belliydi , yeni arkadaşlıklar hoş sohbet geçireceği kişilerle
tanışmak istiyordu.Bu çift bizim için fazla yaşlıydı. Kadın "Rüzgar
Bey konağına müştemiyat aranıyor diye duyduk... Eğer hala
görevli eksiğiniz varsa biz gönüllüyüz." dedi. Çok düzgün bir
Türkçesi vardı , dışarıdan bakıldığında bir konak sahibi olduğunu
sanabilirdiniz. Sağlıklı ve kararlı duran bir kadındı ancak tabi ki
saygıda bize kusur etmiyordu. Şermin'in yanına gittim... "Bu ev
büyük bir ev , büyük evin derdi de büyük olacaktır... Yaşınız buna
engel olmasın ?" diye sordum... Kadın yaşlarının bir sorun teşkil
etmeyeceğini söyledi. Kendisinin günlük temizliği ve yemeği
yapabileceğini eşinin ise bekçilik ve bahçe işlerinde görevli
olabileceğini söyledi. Şermin pek onları işe alma taraftarı olmasa
bile bu yoklukta iyi kötü çalışacak birilerini bulmuştuk... Üstelik
bize gönlümüzden ne koparsa o paraya çalışabileceklerini
söylemişlerdi. "Bu geceyi burda geçirin , zaten dışarısı çok
yağışlı... Biz eşimle iyice oturup düşünüp sabah size kararımızı
söyleriz siz de bu geceyi evi tanımakla geçirmiş olursunuz."
dedim. Her iki taraf için de güzel bir teklifti... Kadının adı Dicle ,
adamın adı Akif'ti. Şermin onlara alt kattaki odalarını gösterip
gelmişti... Yanıma gelip "Bu insanları alamayız yaşları çok geçik"
dedi... Ona hak verdiğimi söyledim , yarın uygun bir dille
gönderebileceğimizi belirttim. Sinirli gibiydi "Ne olduğunu
bilmediğimiz insanların bizimle bir gece geçirmesini neden kabul
ediyorsun Rüzgar ?" diye çıkıştı. Aslında söylediklerinde haklıydı
ama o yağmurda o insanları sokağa salmaya izin vermek
istememiştim. Biz aramızda bu tartışmayı yaparken büyük salonun
kapısı tıklatıldı , kapıyı tıklatan Dicle idi. "Meyve tabağı hazırladım
buyurmaz mısınız ?" dedi... Şermin buna bozulmuştu... "Bu gece
misafirimiz olduğunuzu söyledik , işgüzarlık yapmayın." dedi. Dicle
iki elini önüne bağlayıp kusura bakmayın demekle yetindi... Şermin
fazla tepki gösteriyor gibiydi... Gece iyice çökmüştü salonun ve
diğer odaların kapısını iyice kitlemiştik. Yaşlı çiftin neyin nesi
olduğunu bilemiyorduk ama bir kere kalın demiştik işte... Konağın
en üst katındaki yatak odasına çıktık , kadının verdiği meyve tabağı
da Şermin'in elindeydi... O meyveleri yiyordu , ben o sırada çoktan
uykuya dalmıştım. Sabah uyandığımızda yağmur devam
ediyordu... Şermin yanımda yoktu , evin en alt katından kahkaha
sesleri geliyordu. Ben alt kata indiğimde gördüğüm manzaraya
inanamamıştım , Şermin ve Dicle son derece keyifli bir şekilde
kahvaltıyı hazırlıyorlardı. Şermin insanlara mesafeli birisiydi ama
Dicle ile o gün mutfakta kol kola kahkalar atıyordu. Şaşırmıştım ,
dün geceki tepkili halinden eser yoktu.

Türkiyede Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olaylari 2 (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin