sabah namazi icin uyanan dedem yanima dogru geliyordu. -ne yapiyorsun oglum bu ne hal dedi. dedeme isigin yaniyor oldugunu anlatmaya calismanin sacma olacagini, bana inanmayacagini dusundum ve sadece dua etmesini istedim. -dede bana bir dua oku allah rizasi icin nolur dedim. birden aglamaya basladim. sinirlerim cok bozulmustu. dedem elini omzuma koydu. -neyin var evladim senin? ne yapiyorsun bu saatte burada dedi. benim cevap vermedigimi gorunce -gel hele namazi eda edek dedi. rahatla dedi.
normalde namaz kilan biri degildim ama buna inanilmaz bir sekidle ihtiyacim oldugunu hissettim. dedemle abdest alip sabah namazi icin camiye gittik. namazi kildiktan sonra icim huzurla dolmustu.
cemaat cikisinda dedem:hadi gel de kahvaltiya gidelim dedi. yok dedim sagol dede. ben biraz dolasacagim musadenle. bu saatte nereye oglum daha hava anca aydinlandi. kucuk bir isim var dedim.
aman kaybolma sakin dedi, kucucuk koyde nereye kaybolacam dede dedim. gitmeliydim, cunku aklima sedefe verdigim soz gelmisti. berbat bir gece gecirmistim, dinlenmeye ihtiyacim vardi ama gitmezsem dekiza cok ayip olacakti. hemen koy kahvesinin altindaki korulugun yolunu tuttum. cebimde bitmeye yuz tutmus marlboro uzun paketimden bir sigara daha yaktim. tutture tutture giderken derin dusuncelere daldim. Amk kulubesinin isigini birisi yakiyordu ama kim? ya biri benimle tasak geciyordu, ya da ben deliriyordum. 3 yildir kullanilmayan tuvaletin isigi neden yaniyor? elektirk voltajlariyla ilgili olsa neden sadece geceleyin? belki de gunduz de yaniyordur ama gunes yuzunden los isik belli olmuyordur diye kendimi teselli etmeye calistim. mantiksiz da sayilmazdi aslinda. bu dusuncelerle korulugun baslangicina varmistim. sedefi gormek icin sabirsizlaniyordum. insallah yiyecek birseyler getirmistir diye dusunurken arkamdan gelen tiz bir ses -hosgeldin, dedi.
birden cildirmis gibi irkildim. arkamda duran sedeften baskasi degildi. bana simsiki sarildi.-ben seni koruluk bitiminde bekliyordum, sen girisinde beni buldun, dedim.sedef sarilmamiz bittikten ve goz goze geldikten sonra bana hulyali hulyali gulumsedi. -seni bekliyordum.. ormanin iclerine dogru yuruduk.
orman demek dogru olmaz aslinda, ne cok kucuk ne cok buyuk bir koruluktu burasi, koyun tek korulugu. kucukken hep bulustugumuz bir agacimiz vardi, yine ayni agacin dibine oturduk.
agacin uzerinde buyuk bir carpi isaretinin altinda s kalp r harfleri vardi. (ismim rifat) x isareti kendimi bildim bileli zaten vardi, biz yapmamistik.
agacin dibine coktuk, uzun suren sarmas dolas sarilmalardan sonra kucuk koklasmalar basladi. sedef ilginc sekilde, bir koylu kizindan beklenmeyecek kadar guzel kokuyordu,
hazirlanip geldigi her halinden belli oluyordu. elleri uzun sure belimde gezinen bu citir koylu kizina opusmeyi ogretecegim icin heyecanmistim. -simdi sana inanilmaz birsey ogretecegim dedim. ney? dedi.
gozlerini kapat ve dudaklarini birlestir dedim. kucuk bir kahkaha koyverdikten sonra dudaklarima yapisti. inanamiyordum, koylu kizi benden daha iyi opusuyordu,
uzun ve dakikalar suren opusmelerden sonra yeniden sarildik. butun bunlar oldugu sirada gozlerim kapali oldugundan kendimi fena kaptirmisim.
birden gozlerimi actim ve yirmi metre kadar otede bir kopegin oldugunu farkettim. hayvan donuk gozlerle bize bakiyordu. -rahatsiz mi oldun? dedi sedef.
-neyden? dedim. -kopekten, dedi. bir an hala sarilir vaziyette oldugumuzu farkettim ve gayri ihtiyari sorma gafletinde bulundum: sen nasil gorebildin ki?
nasil yani? dedi. birden gozlerimi ona cevirdim. sedef dibimize kadar gelmis ac ve zavalli bir kopekten bahsediyordu. hayvancagiz burnunu ayaklarimizda gezdiriyordu.butun kaburgalari sayilan bu zavalli kopege icim acimisti. -kopek rahatsiz ettiyse baska bir yere gidelim ama zarar vermez, dedi sedef. yok, dedim, ben su kopekten bahsediyorum.
elimle isaret etmek icin arkami dondum, ancak benim gordugum iri yari kopek yerinde yoktu. -iyi misin? dedi. betin benzin atti, rengin bembeyaz oldu dedi. yok, dedim.
yok birsey, bu aralar pek iyi degilim sanirim dedim. amk adim deliye cikacak diye korkmaya basladim, sanirim artik gordugum gariplikleri kendime saklamayi yegler hale gelmistim.
sedefle biraz daha opusup koklastiktan ve uzun uzun eski gunlerden bahsettikten sonra, merak etmesinler diye kalktik. korulugun girisinde son bir kez sarilarak ayrildik.
oradan kahvete gitmeye karar verdim. cocukluk arkadasim sedati gormek istiyordum, her yaz bulustugumuz ve top oynadigimiz, koydeki komsum sedat..
kardesimden ayird etmedigim sedat, eminim yine kahvede ya okeyin ya da batagin basindaydi. yolda bizim deli rizaya rastladim. -naber lan deli! dedim.
elinde bir adet yarisi icilmis marlboro uzun vardi, elime tutusturdu. oteki eliyle koy girisindeki mezarligi isaret ediyordu. -yok yok sagol, eyvallah. bende var dedim gulerek.
israrla elime tutusturdu. mezarligi gosterdi bana. bir yandan sigarayi tutturuyormus gibi yapiyordu ve tekrar elime tutusturuyordu. -ne diyosun amk delisi dedim . sigarayi yere atip kahvenin yolunu tuttum
kahvede tam da tahmin ettigim gibi sedat oyun basindaydi. -vay! dedi. kardesim bee. dedi nerelerdesin sen . dedim boyle boyle. eskilerden konusup gecen yillari yadettikten sonra basimdan gecenleri birbir anlattim. bu gelisimde tuhaf olaylar yasadim dedim. kuzen de benzer seyler yasamis. -sizin ailede bi anormallik var zaten olm dedi. koyde degisen bisey yok ayni issiz daglar, ayni boklu yollar iste
ne bekliyon dedi. ikidir onun sigaradan yaktigimiz icin bu kez ben bitmeye yuz tutmus bereketli paketimden ikram ettim: al kardesim dedim bu kez benden olsun. -vaaay marlboro takiliyorsun demek.
iyi akil etmissin dedi. neyi akil etmisim? dedim. -koye marlboro getirmek cok akillica, dedi. baska paketin var mi? lan ne alaka dedim bakkalda yok mu iste? - sanki bilmiyosun bizim ilyas malini
ne zaman marlboro sattigini gordun dedi. varsa yoksa 2000 satiyor cigerlerimiz zift doldu . -lan dedim dalga gecme, daha az once bizim deli rizanin elinde gordum bi tane marlboro dedim. -olm asil
sen tasak geciyosun dedi, bu koyde senden baska kimsede marlboro yok, guven bana. hele hele deli rizada??? kucuk bir kahkahanin ardindan sozlerine devam etti: onun marlboro bulabilmesi icin ya sehir
merkezine gitmesi lazim, ki hayati boyunca koyun disina cikmamis garibanin biri. ya koydeki birinin vermesi lazim, ki koydeki herkes ya 2000 icer ya samsun, ya da sen vermis olmalisin ki en buyuk ihtimal
bu. sen vermissindir sonra verdigini unutmussundur, dedi sakin sakin. ama ben sakin olamiyordum, cunku vermedigime emindim.
sedatla alelacele vedalastiktan sonra eve dondum. kuzen tv seyrediyordu, -kalk! dedim. -nooluyo dedi kuzen. -haci dedim, bana su deli rizayi bul cok acil dedim. -lannereden bulak simdi delisini hem nabacan sen onu? dedi. hisimla evden ciktim. o da pesimden kosmaya basladi. -bi soylesen ne oldgunu, dedi. -haci, soru sorma yardim
edeceksen et dedim. -dur dedi, senin de aklini deli gibmis bekle amk. hizli adimlarla koyun her yerini taramaya basladik ama iste ne zaman istemesem karsimda dikilen
delisi aradigimda ortalikta yoktu. bir an durdum, lan dedim, galiba ben onun nerede oldugunu biliyorum. nerede? dedi kuzen. -mezarlikta . geceleri mezarliktaki bos
mezarlara yatip uyudugunu biliyorduk, bu yuzden kimse fazla haz etmezdi o deliden. elvin teyzeden baskasi da yemek vermezdi ona, bu kadar iyilik sever bir kadin neden beni
evinden kovmustu o da ayri bir meseleydi elbet. butun bu derin dusuncelerimden kuzenimin beni sarsmasiyla uyandim. -olm dedi, kendine gel, sacmalamayi birak . hava kararacak birazdan, o ugursuz yere gidip napcan bana soyle ne soyliceksen, o delinin cevap verip de benim veremeycegim ne var bu kadar dedi. basimdan gecenleri kuzene anlattim ben de. olm bu muydu dedi, sacmalama lan baskasi vermistir, yanlis gormussundur baska sigaradir o dedi. guldu gecti resmen ve eve geri dondu. kendimi
İnanilmaz derecede satilmis ve yalniz hissediyordum. artik hicbirsey umrumda degildi. o mezarliga gidecektim, gerekirse orada riza gelene kadar bekleyecektim. ama mutlaka, ne
olursa olsun rizaya bu sigarayi nereden buldugunu soracaktim, sormaliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkiyede Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olaylari 2 (Düzenleniyor)
HorrorBu topraklarda yasanmis garip ve aciklanamayan olaylar