"Se... sen melissa".
Ne bekliyordu ki sanki ama yüzündeki ifadede görülmeye değerdi. "orangutan gibi bakmayı kes benim işte". dedigimde kaşlarını çatarak önüne döndü. Serkan hala sessizce gülüyor eyleniyordu.
Merkeze ulaşana kadar tek kelime etmedik. Yolu tarif ederek park yerine girmemizi sağladım. En azindan nezaket geregi tesekkur ederim dedikten sonra arabadan indim. Serkan bir sey degil demisti buda bir kibarlikti sonucta.
Arabanin kapisini kapatip arabama bakindiktan sonra hizlanarak yurumeye basladim ki arkamda giden arabanin sesine karisan ayak sesleri duydum. Cantamdan silahimi cikarip arkami dondugumde Gökmen korkmuş gibi ellerini iki yanında kaldırıp kekeler gibi konuştu. "Sa-sakin ol benim". "Bana arkadan yaklaşmamalîydın" bunu soylerken silahi cantama atip anahtarlarimi aradim. Bir yandanda cantama bakarken ona konusmaya devam ettim. "Neden beni takip ediyorsun". Sessizliğini bozmuyordu.
"Sana soruyorum." Yine sessizlik. Tamam sen bilirsin deyip anahtarlari bulmanin rahatligiyla arkami dönüp yürümeye başladım ki konuştu. "Ben sadece konuşmak istiyorum". Arabama yaslanarak gelmesini işaret ettim. Mutlu bir şekilde elleri cebinde yanıma geldi. Yüzüne vuran ışık sayesinde gözlerinin yeşil olduğunu fark ettim. Yemyesil ve iriydiler, daha ònce ona bu kadar dikkatli bakmamıştım. "Dinliyorum çok vaktim yok". Başıyla onaylayıp konuşmaya başladı. "Sadece merak ediyorum neden seni tanımama izin vermiyorsun". Bu soruyu hiç beklemiyordum. Neden istemiyordum, yoksa istiyormuydum. Şasırdığımı belli etmeden konusmaya karar verdim. Rahat ol kızım o daha bir çocuk diyordum. Ama çok sexy ve icinden onu öpmek geciyor şu takim elbiseyle bile ne kadar cekici oldugunu soylemiyorum bile.. dedi iç sesim. "Beni tanıman için bir nedenim yok". Bir adım daha bana yaklaşarak gözlerini gòzlerime dikti. "Benim bir nedenim var ama". "Neymis". Ilgilenmiyor gibi yapıyordum. "Çünkü senden hoşlanıyorum". "Bu beni ilgilendirmek zorundamı". Bu sòzüm üzerine umudunu kesmiş olmalıydı ki bir süre bana ciddi misin bakışı atarak arkasını döndü. Arabama binip arabayı çalıştırıp gitmeye hazırlanırken içimde ters bir şeyler vardı. Bundan pişman olacağımı bilsemde arabayı yanına sürüp camı açtım. "Atla..". Bir anda o üzgün ifadesinin yerini gülümseme alarak arabaya bindi.
Ana yola cıkarken konuşmak zorunda hissediyordum. "Beni tanımak için uğraşma kolay anlaşılan biri değilim. Ama ille de denemek istiyorum diyorsan sen bilirsin.". "Evet denemek istiyorum".
"Nereye gitmek istersin". Sorum karşısında elini çenesine koyup düsünür gibi yaptı. "Sessiz bir yer olsun". Aklimda bir yer vardi, ara sokaklardan birine saptiktan sonra beş dakikalık bir yolculuktan sonra "Panayır" adında bir cafeye gelmiştik. Burası pek işlek olmasada genelde sıcak bir ortama sahipti. Lisedeyken okuldan kaçıp hep buraya gelirdik ve sigara içerdik.
Sorgular gibi baktığında aşagıya indim oda beni takip etti. Içeri girdigimde Necla abla yani cafenin sahibi beni görünce koşarak sarıldı. "Güzel kızım gelmiş ne tatlı olmuşsun tü tü massallah". Utana sıkıla sarılarak yeter abla bakışları attım ki ellerini beline koyup gòzlerini kısıp Gökmen'e baktı. "Kız bu kim damat bey mi?". Beni ani bir öksürük tutmuştu damat mı???? . Gökmen gülümseyerek elini ensesine koyup diğer elinide Necla ablaya uzatıp elini sıkmak istedi ama Necla hanım onu bağrına basıp sevmeye başlayında onu çekerek kurtarıp balkona çıkarıp masaya oturttum.
"Sakin dalga geçme..!". Dudaklarını gülmemek için ısırıp masadaki suyu içti. Kendine gelince tekrar gözlerime odaklandı. "Soyadın ne?". Bu soru da neydi bòyle. Bilmene gerek yok" dedim. "Facebook için istemiştim". "Kullanmıyorum". "Nerelisin" "Amerika".
"Ciddi misin sen ?". "Evet". "Neden Türkiyedesin". "ailevi problem". Derin bir nefes verip elini masaya koydu. "Bana hep gecistirmek icin cevap veriyorsun konusmak istemiyorsan gidebilirim". Gözlerimi kısıp konuştum. "ben izin vermedikçe benim yanımdan gidemezsin". "Hayir gitmek istemedigim icin gitmiyorum". "Oyle mi?".
Basiyla onayladı. Bu sefer ben soru sormak istiyordum. "Kız arkadaşın nasıl". Başini hizla kaldirip bakti. "Kiz arkadasim ?". "Kumral kiz". " o kiz arkadasim degil". "Hangi bòlùmde okuyorsun". "dil". "Kolayciyiz yani". "Biraz sen ?" . "Ben ne?". "Okul". "Devlet okulundayim". Aslinda yalan sayilmazdi. Cunku Cidden devlete bagli bir okuldu tek farki Üniversiteydi. "Bölùm" , benimde dil dedim. Psikolojide konuşmaya dayalı değilmi ama dedi iç sesim.
"Araba filan çalman gerekli mi?". "ac kalmaktan iyidir". "Durumunuz çok mu kötü.". "Bu meseleleri çok kurcalama istersen". Tamam dedikten sonra gelen tostlari yemeye basladik. Son lokmami yedikten sonra suyumu icip konustum. "telefonunu uzat". "Geri almak mı istiyorsun". "Verir misin". Telefonu uzatarak masaya koydu. Elime alarak telefonumu yazdim ve ona uzattım.
Telefona bir baktıktan sonra gülümsedi ve bir seyler yazdi. Yuzune baktim. Telefonum calmaya basladi, telefonu bana cevirdiginde Mankencik♥ aranıyor yazîyordu. "Hadi ama". dedikten sonra numarasini kaydettim. "Nasil kaydettin" dedi. "Oduncuk -.-". bundan sonra bozularak basını indirdi. Bu ifadesini sevmemistim. Gözlerini gòrmeyi sevmistim, gulumsemesini inatçılığını ama somurtmasını asla..
Elimi masadaki eline koyarak konuştum. " Kalk hadi". Elimi cekerek hesabı òdeyip yürüdüm arkamdan hızla gelerek ellerini ellerime geçirip yürümeye devam etti. Yüzümde nedensiz bir gülümseme oluştu. Ondan hoşlanıyorsun diye cırladı iç sesim. Arabaya bineceğimizde elimi zoraki çektim.
Yolları sormak dısında bir konusma yapmamistik. Sessizliği tek bozan araba sesleriydi. Evin önünde durduğumuzda bir süre bana bakarak indi. Hızla deniz kenarına sürdüm içim içime sığmıyordu. Neden kalbim bu haldeydi. Bu hissettiğim neydi?. Büfelerden birinden bir şişe visky alıp banklardan birine oturdum.
Ağır visky boğazımdan inerken gözlerimi denize dikip elimde kaybolan sıcaklığı düşündüm.Kısa bir süre sonra mesaj sesiyle irkildim. Telefona baktığimda keyfim yerine gelmişti.
Oducuk -.- ;
şimdiden seni özldimben;
Emin misin 10 dakika oldu
Oduncuk-.-;
oha o kadar oldu mu :o Hemen sni gormm lazim...!
ben;
SapsalOduncuk-.-;
Senin sapsalin ;) ♡Benim sapsalim miydi cidden?. Benim olabilir miydi?...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim
ChickLitOlması gereken yanlış zamanda oluyorsa, söylenmesi gerekenler soylenmiyorsa, yaşanılan her şeyi bir kenara atın. Atın çünkü anlamı yok körü körüne bağlanmanın , anlamı yok içten içe bir aşkı yaşamanın, çünkü aşk dolu dolu yasaninca güzel, çünkü aşk...