Tamam evet hayatım hiç filmlerdeki gibi değil diye şikayet ediyordumda, neden bu yakalanma sahnesi ? Çok trajikomik yani. Gözlerimi kaldırsam ne göreceğimi merak ediyordum ama bir yandanda Gökmen'in arkasını dönmesini bekliyordum. Hadi be adam dönde bu durumdan kurtulalım iç sesimle ilk defa aynı düşünüyorduk. Gökmen yavaş yavaş üzerimdeki ağırlığını azaltarak arkasına döndüğünde bende gözlerimi kaldırmayı başardım.
Hani hep işkolik kadınları tanımladıkları profil vardır ya. Siyah yüksek bel dar kumaş bir etek. Üstüne aynı darlıkta beyaz bir gömlek ve o gömlek kesinlikle eteğin içine sokulmuştur. Altına sivri burunlu ince topuklu siyah ayakkabı ve vazgeçilmez kırmızı siyah kenarlıklı sekreter gözlükleri. İşte aynı bu betimlemeye uygun bir kadın ellerini göğsünde birleştirmiş bir Gökmen'e bir bana bakıyordu. Gözleri buradan gördüğüm kadarıyla yeşildi. Gökmen'in gözleri gibiydi. Annesi olduğunu düşünüyordum ki omuz silkerek bir adım atmasıyla kesin emin oldum. Annesine yakalanmıştık çünkü hareketleri tripleri bile aynıydı. Ben bunları düşünürken kadın adım atmaktan vazgeçip Gökmen'e yanına gelmesi için işaret parmağıyla yeri göstererek gel yoksa seni mahvederim bakışı attı.
Gökmen ne yapacak diye bakarken beklediğim gibi diklenmek yerine annesi karşısında kuzu kesilip hızlı adımlarla onun gösterdiği yere geldi. Kadın bir süre düşünür gibi yaptıktan sonra benim hala kapının yanında dikildiğimi görünce gözlerini üzerime sabitledi. Bende ne var açıkta bir şey mi var bakışı attım tabi. Kadın gözlerini benden ayırmadan Gökmen'e konuşmaya başladı.
"Hanfendinin nezaket kurallarından haberdar olmadığı aşikar ayrıca hala ne yapması gerektiğinide anlamadığına göre sanırım öğretmelisin". Ne diyordu lan bu kadın, hadi herşeyi anladım da nezaket mi ? O mu öğretecekti bana nezaketi komik insan valla dedim. Bu bir kamera şakası filan bence biri hemen perdenin arkasından çıkıp ahanda biz el salla demek üzere. Tabi buda olmadı aksine kadın tek ayaģını yere vurmaya başlayıp sabırsızlığnı gösteriyordu. "Küçük hanım" Sorgulayıcı bir ses tonuyla konuşuyordu. Başımı dikleştirip ne söylemem gerektiğini düşünüyordum.
"Adın ne". Sabırsızlığı hala artıyordu. "Melissa". Bana süzer gibi baktıktan sonra bakışları yumuşadı. Gökmen hala sessizce bakıyordu. "Gökmen okula git arkadaşınla sonra tanışırız". Şaşkınlıkla bana bakan Gökmene omuz silkip kapıyı açtım. Oda hızlı hareketlerle kapıdan çıkıp bana yetişti.
"Bu hiç normal değildi...". Ne sòylemek istediğini anlayıp bilmemezlikten geldim. Annesi muhtemelen beni tanımıştı. "Nesi garip?". Düşünür gibi yaparak devam etti. "Bir anda sessizleşmesi yani beklemiyordum". "Annen hep bòylemidir?. Kafasıyla onayladı. Okulun kapısına geldiğimizde arabadan inmek istemiyor gibiydi. Kaşlarmı kaldırarak okulu işaret ettim. "Insene..". "Melissa şey annem için öz..". "Sakın sòyleme biliyorsun". Gülümseyip "Sen özürlere toksun". "Aynen öyle". Arabadan inerek elini boynuna koyup el salladı. Hadi ama öpücük yok mu?. Iç sesim yine coştu tabi.
El sallayarak arabayı sürüp annemin kafamı yememesi için okula gidip projemi tamamlamaya karar verdim. Okula ulaşmadan mesaj geldi.
Oduncuk -.- ;
Özlüyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim
ChickLitOlması gereken yanlış zamanda oluyorsa, söylenmesi gerekenler soylenmiyorsa, yaşanılan her şeyi bir kenara atın. Atın çünkü anlamı yok körü körüne bağlanmanın , anlamı yok içten içe bir aşkı yaşamanın, çünkü aşk dolu dolu yasaninca güzel, çünkü aşk...