bölüm 70

3.8K 118 7
                                    

    Arkadaslar son bölümleri yazıyorum ama kitabın devamı olacak yani macera devam edecek fakat bu bölümlerde okuyacaklarınızı yazarken çok zorlandım kafamda oluşmuş bir plan yoktu ama acayip bir rüya gördüm ve bu aklıma geldi. Iyi okumalar canlar... :))

Bebek mi?...Benim bebeğim...bizim bebeğimiz...

       Doktorun sözlerini idrak etmeye ve hazmetmeye çalışırken ellerim yavaşca karnıma gitti. Burada şimdi benim bebeğim mi.vardı yani?. Nasıl bir şeydi kim bilir, bana bağlı bir canlı içimde büyümek için zaman bekliyordu. Doktor kapıyı kapatıp cıkarken bende zorlukla yataktan kalkıp ayakkabılarımı giydim.

         Hastaneden cıkarken kafam allak bullak olmuştu, ne yapmalıydım, hemen koşup  Gökmen'e mi soylemeliydim, yoksa beklemelimiydim?. Arabaya bindigimde direksiyonu zorla kavrayarak derin nefesler aldım.  Lanet olsun, o daha 17 yaşındaydı liseyi bile bitirmemişken ona baba olacağını söylersem boynuma mı atılacaktı. 

               Hayal dünyamdan sıyrılıp gözlerimden akan yaşları fark ederek hızla onları sildim, ne yapacaktım ben, bu küçük yaratık sevimli bir bebeğe dönüşecek ve bizim kamaşık hayatımıza mı alışacaktı. Daha evli değil, sevgili bile olmayı zor başarmıştık. Herşey için çok erkendi. 

                 Maçı kaçırdığımı fark ederek hızla Gökmen'in evine sürdüm, oraya gelene kadar hem kendimle hemde iç dünyamla savaşıyordum. İçeri girip odasına doğru yürüdüm, merdivenler sanki bir asır gibi bir sürede çıkılacak gibiydi. Zorlukla odasına ulaştığımda kapının aralık olduğunu gördüm. İçeri girdiğimde banyodan çıkmış saçlarını kurutan bir Gökmen'le karşılaştım. Kusursuz erkeğim ve çocuğumun babası. Bana bakarak yanıma geldi ve ellerini yüzüme koydu. 

"Melissa iyi misin bembeyaz olmuşsun" endişeli olarak beni kucağına alıp yatağa oturttu. Elimi karnıma götürüp bir şeyler hissetmeye çalıştım. Keşke biri olsa da benim yerime anlatabilseydi. Ama hayır söyleyemeycektim en azından şimdi değil.

      " İyiyim sadece yorgunum" dedim zorlukla. " Yat o zaman" dedi şefkatle üzerimi örterken, bende karşı çıkarak doğruldum. " Gökmen sana bir şey söylemem lazım" dedim son cesaretimle. İç sesim sakın diye bağırıyordu. " Söyle aşkım" dedi aynı naziklikle. " Burada olmaz  bir yerlere gidip oturalım mı" dedim umutsuzca vakit kazanmaya ve cesaret toplamaya çalışıyordum. 

  " Tamam bebeğim sen nasıl istersen üzerimi giyineyim" dedi ve hızla kalkıp üzerine bir şeyler geçirdi. " kalkabileceğine emin misin" dedi bana endişeyle bakarken yutkunarak başımı olumlu anlamda salladım. Merdivenleri inerken hiç konuşmamıştık arabaya yaklaştığımızda eline anahtarları alarak sürücü tarafına geçti. Hiç itiraz edecek gücüm olmadığından sessizce yerime oturup yola çıkmasını izledim. 

             Havada bariz bir sessizlik vardı ve ikimizde huzursuzduk, ben gerçeklerden oda gerçekleri bilmediğinden. " Bir şey mi oldu kötü bir şey mi var" dedi bana yan gözle bakarak yola dönerken. " Konuşacağız" dedim sessizce. " Peki" diyerek sahile sürdü. 

                  Arabadan inip sahil kokusunu içime çektim, o nemli yosun ve tuzlu su kokusu, hafif serin esinti, dalgaların sesi huzur gibiydi. Gökmen'le ilk tanıştığımda geldiğim yerdeydim. Sarhoş adamları dövdüğüm geceyi hatırlayıp gülümsedim, elimde hissettiğim ellerle banka doğru yürümeye başladım.

         Oturdugumuzda elini omzuma atarak saçlarımı öptü,"bu kokuya bayılıyorum" dedi, gülümseyerek onun yüzünü okşadım , "kendi kokundan haberin yok" diye imalı konuşarak.

      "Evet anlat bakalım" dedi işaret parmağıyla burnuma sakasına vururken. Istemsizce kıkırdadım. "Şst dinle biraz dalgaların sesi çok güzel değil mi?". Bunu cidden uyalamak için söylemiyordum, denizi hep sevmiştim. Gözlerini kapatıp gülümsedi "peki tamam". Ona bir süre baktım henüz olgunlaşma aşamasında olan yüzü yeni çıkan şakaları ile bir baba olacağından haberi olmadan kendi zaten daha bir çocuktu neredeyse. Ama ondan saklayamazdim, onunda bilmeye hakkı vardı.

Küçük SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin