Hayat bazen yapmak isteyipte yapamadıklarınızdan ibarettir, siyahı beyaz yapmak yada geceyi gündüz, elinizden hiç bir şey gelmediği anda sığınırsınız tanrıya ölümün nefesi boynunuzda olduğunda yada bir adım uzağınızda sevdiğiniz kıvrandığında. Hayat en savunmasız olduğunuz anda vurur sizi, bazen sevdiğinizin koynunda bazense hiç beklemediğiniz dosrunuzun ellerinden vurur sizi.
Dakikalar geçmek bilmezken bağırmamak için kendimi sıktım, çekdiğim bedensel acı zerre kadar umrumda değildi, tek düşündüğüm karnımdaki bebeğim, bebeğimizdi. Henüz baba olduğundan habersiz olan sevgilim göz yaşları içinde bizi izlerken kafayı yemek üzere olduğunu anlıyordum.
Annem bir kaç soruya cevap verip beni kurtarmaya çalışmıştı, ama adam yinede zevk aldığını belli eder biçimde kollarımı ve yüzümü kesmişti, derin kesikler değildi ama sanki eğer söylemezsen daha beterini yaparım der gibiydi. Dizlerimin üzerinde çökmüş yanayan yaralarımı umursamdan yarı baygın annemin ayılmaya çalışma çabasına baktım sonra beni kesen buz bakışlı adama.
"Evet şimdi en önemli soruya gelelim bebeğim" dedi kısacık ve eğri kestikleri saçlarımı diplerinden tutup tırnaklarını batrırırcasına çekerken. Gözlerimi kapayıp çığlık atmamak için kendimi sıktım. Annem kafasını kaldırıp inledi. Adamdan iğrenç bir kahkaha çıkıyordu. Gülmekten nefret etmeye başlamıştım.
" Bu sürtük o piçin dölü mü?" dedi adam bana iğrenircesine bakarak. Annem başını sallayarak onayladı. KOnuşacak hali yoktu. Adam saçlarımı bırakıp beni kolumdan yaralarıma bastırarak kaldırırken artık acı çekmeye az çok alışmış onun karşısında ezildiğimi belli etmemek için bağırmıyordum. "Belli" dedi adam beni incelerken. Elimi yüzüme değdirerek yanağımı okşadı.
"Sen güzelim, tıpkı ona benziyorsun, gözlerini babandan mı aldın?" diye sordu gözlerime bakarken. Nefretle ona bakarak omuz silktim. Suratıma tükürüp sert bir tokat attığında başım sola doğru hızla döndü. Yine o iğrenç kahkahasını atarak tısladı. " Ama huyların annene çekmiş, en azından oda eskiden böyleydi, ne kadar acı çekerse çeksin gıkını çıkarmaz güçlü görünmeye çabalardı". Bir tokat daha attıktan sonra ellerini boynuma koydu. " Beni değilde o piçi bunun için mi seçtin Himra" diye bağırdı anneme. Annem inleyerek ona baktı. " Bak şimdi ne yapacağım, ya bana gerçekleri tek tek anlatacaksın yada o piçin en değerli varlığını kendi bedenim süsleyecek". Şok geçirmiş gibi ona bakarken Gökmenden sert bir küfür duyuldu ve bağırmaya başladı. " ona dokunursan seni kendi ellerimle gebertirim orospu çocuğu" dedi. Adam onada bana baktığı gibi yaparak güldü.
"öylemi bunu orada bağlıyken nasıl yapacaksın, yada belkide onu burada becermeliyim böylece sende izlemiş olursun" dedi göğüslerime elindeki çakıyı bastırırken. Suratına tükürerek kendimi çekmeye çalıştım. Yüzünü silerek onaylamadığını belli eden bir bakış attı.
" Bu sandığımdanda eğlenceli olacak" dedi. Sonra anneme dönerek beni onun ayağının dibine itti. " Söyle Himra neden o adamla evlendin" diye bağırdı. Annem bana özür diler gibi bakarak susuyordu. Kendi öz annem beni ona teslim ediyordu. Bunu söylemek bu kadar mı zordu, bedenimi o adama verecek kadar mı?. " Konuşsana anne" diye yalvardım ona. Gözlerime buğulu gözlerle bakıp başını soktu. " Anlatsana beni ona mı vereceksin" dedim son umutla. Ama o sadece susuyordu.
" Baksana sanırım sana değer vermiyor küçük hanım" dedi alay edercesine beni yerden kaldırırken. " Seni sevmiyor, tıpkı babanı sevmediği gibi" dedi boynuma pis dudaklarını bastırarak. Başımı dik tutup Gökmen'e baktım. " Ne yapacaksan yap" dedim nefretle kendimi ona sunarken. Gökmen şokta gibi bakıyordu.
" Melissa yapma, kendine gel" diye bana yalvardı. Özür diler gibi ona baktım. " Demek sürtük yanın ağır bastı, bu huyunda annene çekmiş, oda bir zamanlar benim altımda inlerken sonra babanın yatağına koşuyordu" dedi saçlarımı okşarken. " Konuşma ve ne yapacaksan yap" dedim hareketsiz durarak. " Ama öyle zevkli olmaz ki" dedi.
" amacının zevk olduğunu sanmıyorum" dedim iğrenircesine. Yüksek bir kahkaha atıp boynumu yaladı. " Ama zevk vereceğine eminim" dedi. Gökmen ağlıyor ve yalvarıyordu. Kendimi sıktım, bunu yapabilirdim, bebeğimi kurtarmak için tek şansım buydu.
Adam üzerimdeki gömleği yırtarak göğüslerimi ortaya çıkardı daha sonra onları yalamaya başladı, kusmamak için kendimi zor tutuyordum. Bedenimi bedenine yaslayarak ona süründüm, hırıltıya benzeyen bir ses çıkararak sütyenimi çıkardı. " Çok iyisin bebeğim" dedi.
Kendimi ona teslim ederken aklımdaki planı düşündüm, ya ölecektim ya kurtulacaktım. Göğüslerimden belime doğru inerken hızla bağlı ellerimi başından geçirip son gücümle dizimle yüzüne vurdum. Adam sendeleyip geriye düşerken ayağımla tekrar bir tekme geçirerek bıçağı tuttuğu elinde bastım. Düşen bıçağa vurarak Gökmen'in olduğu tarafa yerde kaydığından emin olup adamın üstüne çıkarak bağlı ellerimle var gücümle vurmaya başladım. Ağzından kanlar dökülürken bir anda üzerime çıkmaya çalıştığında karnına dizimi geçirdim.
" Seni kendi ellerimle geberteceğim sürtük" dedi bana ağzındaki kanı silerken. Gözüm yerdeki kırık camlara gitti. Geri geri giderken oda üzerime aynı yavaşlıkla geliyordu, bir tepki beklediği kesindi. Kendimi yere düşer gibi yere attığımda "Bu kadarcıkmıydı" diye alaycı bir kahkaha attı.
" Bu sefer elimden kolay kurtulamayacaksın içini doldururken seni öldüreceğim" dedi iğrenç bir sesle bana adım atarken. Yerden cam aldığımı farkında bile değildi. Bana doğru bir hareket yapmasını bekliyordum.
Kısa bir sürede yanıma ulaşıp koluma uzanmak üzereydi ki elimdeki ipleri camla kesmeyi başardığımdan uzanan elini tutarak hızlı bir şekilde büktüm. Kemik sesiyle onun sert bağırışı duyuldu. Kolu kendinden ayrı sallanırken kırıldığından emindim.
" Sen bittin kızım" dedi öfkeyle gelirken. Yerdeki çakıyı çevikçe alarak üzerine yürümeye başladım. Elinin ağrısını umursamdan bana o sert bakışıyla bakmaya çalışıyıordu.
" Ne o beni öldürmek mi istiyorsun" dedi sinsice gülerek. " İstemiyorum yapacağım" dedim tıslayarak.
" O yüreğe sahip misin" dedi bana yaklaşırken. " Neler yapabileceğimi bilmiyorsun" dedim ve bıçağı boynuna soktum ve büktüm. Önce gözleri gözlerime odaklandı daha sonra sağlam eli yaranın üzerine gitti. Kan fışkırarak atar damarından eline dökülüyor ordan yere damlıyordu. Annemin çığlığı duyuldu, ağlıyordu. Adam yere düşerek ayaklarımın dibinde boynundaki kanı durdurmaya çalışırken ona bir tekme daha atarak Gökmen'e koştum. Hızla ellerindeki ipleri keserek ona sarıldım.
" Bitti" dedim kokusunu içime çekerken. Şoka girmiş gibi bir bana bir yerdeki adama bakarak " Bitti" dedi.
Arkamı dönüp anneme doğru yürüdüm, Gökmen ne yapacağıma bakıyordu. Annem hıçkırıklar içinde ağlarken göğsü sıkışır gibi zorlukla nefes alır gibiydi. iplerini kesip yere yığılmasını izledim.
" İstediğin oldu mu artık senden nefret bile etmiyorum" dedim imalı. Gözlerime bakarak nefes alamya çalıştı. " Melissa" dedi zorlukla. " Yeter artık konuşma" dedim arkamı dönmek üzereyken. Başını Gökmen'e çevirip özür diledi. " Neden özür diliyorsun, bedenimi o adama verdiğin için mi bize bunları yaşattığın için mi" dedim.
" O Gökmen'in babasıydı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim
ChickLitOlması gereken yanlış zamanda oluyorsa, söylenmesi gerekenler soylenmiyorsa, yaşanılan her şeyi bir kenara atın. Atın çünkü anlamı yok körü körüne bağlanmanın , anlamı yok içten içe bir aşkı yaşamanın, çünkü aşk dolu dolu yasaninca güzel, çünkü aşk...