Iki yeşil göz onca direncimi inancımı kıran iki yeşil göz, tüm gercekligiyle sapasaglam karsimda duran asi erkeğe baktım. Siyah gömleğinden beyaz pantolonuna kadar oldukça sìktı. Beyaz bir kravat o genis omuzlarini iki esit parca gibi gözüme sokuyordu. Kulağında iki minik gümüş küpe vardi. Elindeki bardağı yanımdaki masaya bırakarak yanıma yaklaştı.
"Seni burada görmeyi beklemiyordum".
"bende seni".
Ona bakmamak için kendimle savasirken o bana hala dik dik bakıyor bende yerin dibine girme isteği uyandırıyordu.
"Bana böyle bakmayı keser misin". Omuz silkerek daha çok bana sokulup o muhteşem yeşilliklerii gözüme soktu. "Kesemem". Aģģģhhhhh lanet olsun bakma artik seni öpmek istiyorum. "Bakmamalisin". "Neden". bunu söylerken tek kaşını kaldırmak zorundamı sın? Ic sesimin sorusuyla kendimi toparladim. Yapma melissa onun hayatında bir başkası var.
"Bir nedeni yok ben istemiyorum!". Elime nasıl geldiğini bilmediğim viskiyi kafama dikip etrafa bakındım. Onunla konusmayacagimi anlayinca gideceğini umuyordum. Ama pek bir hareket etmemişti. Hala beni izliyordu, direncim kırılmak üzereydi her an boynuna atlayıp aglayabilirdim belkide.
"Bu gün hangi iş için burdasin?. Kaçakçılık hırsızlık yada esrar ?".
Bu soruyla urperdim evet bana açık açık hırsız demisti oysa ilk zamanlarimizda bile böyle bir yakıştırmayı begenmezdi. "Hiçbiri.."
"Burasi sana göre bir yer değil Melissa işin olmasa buraya gelmezdin".
"Belkide kendime zengin bir sevgili arıyorum böylece onun parasını yer bu hayattan kurtulurum". Sesim alaycı çıkmıştı içim kan ağlarken kendi kendime sürtük sıfatını gizli bir dille yapıştırıyor dum.
"Demek öyle". Bana tiksinircesine baktı. Sanki ben hastalikliyim gibi bakıyordu. "Bu kadar düştün mü yani?".
"Ben hiç yuksekte olmadım ki canım". Cidden kasiniyordum her an patlayacak gibiydi ama kendini tuttu. Benden nefret etsin unutsun tiksinsin istiyordum. Beni sevmediginden emin olursam onu belki bir ümit unutabilirdim.
"Neyse burada bana iş yok". deyim masadan ayrıldım. Arabama yaklaştığımda aglama diyordum, kendine gel sen aciz değilsin. Kapıyı açıp arabaya binip kontağı çevirdim. Bir anda yanımdaki kapı açıldı ve ne olduğunu anlayamadan o içeri girdi.
"Ne arıyorsun sen burda?". "Eve boş donmeni istemedim al iste sana zengin sevgili".
"Senin sevgilim olmanı istediğimi söylemedim.".
"Istemediginide söylemedin".
"Gökmen in şu arabadan".
Eliyle saçlarımdan çekerek beni kendine çevirdi. Gözlerinden ateş çıkıyor gibiydi. "Bak kızım bıktım artık seni düşünmekten unutamamaktan bıktım. Birde karşıma geçip kendini para için satmana katlanamam. para mı istiyorsun al vereyim. Sex mi oda tamam ama bir başka erkek saçının teline dokunursa onun nefesini keserim".
Donmuş kalmıştım. Elinden kurtardigim saçlarımı duzeltip önüme döndüm ve dümene tutundum. "Senide paranida istemiyorum anlıyor musun?"
"Benden bu kadar mı nefret ediyorsun bu kadar mı değersizim? ha?"
"Senden nefret etmiyorum tamam mı seni köpek gibi seviyorum, kokun tadın, dokunuslarin bir an bile unuttum mu sandın. üc bes sms'e bakarak ömür geçmiyor. Ölüyorum be sensiz. Izdırap çekmekten arafta gibi kalmaktan geberiyorum. Sonra ne goruyorum tam unuttum derken karşımda sın ve ne oluyor biliyor musun? unutmadigimi anliyorum!".
Ben bunları haykırırken yanaklarımdan sùzülen yaşlar göğsüme damlıyordu. Çenemde olan soğuklukla gözyaşlarımı silmeye çalıştım. Içimde fırtınalar kopuyordu. Bir anda uzanıp dudaklarıma yapıştı. Susuz gibi aç gibi sevgiye muhtaç gibi òpüşüyorduk.
Nefes nefese dudaklarımız ayrıldığında yesıl gözlerini gözlerime odaklayıp güc bela fısıldadı.
"Beni sev Melissa, beni sevdiğine inandır..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim
ChickLitOlması gereken yanlış zamanda oluyorsa, söylenmesi gerekenler soylenmiyorsa, yaşanılan her şeyi bir kenara atın. Atın çünkü anlamı yok körü körüne bağlanmanın , anlamı yok içten içe bir aşkı yaşamanın, çünkü aşk dolu dolu yasaninca güzel, çünkü aşk...