Bölüm 42

5K 146 7
                                    

                   Elimde duran zarfa bakarken düşündüğüm tek şey vardı, ben bu kadar ümidimi kesmişken burnumun ucundakini neden görememişim. Aşk mı ağır gelmiş bana?, sevgiyi mi kaldıramamış yüreğim?, ne zamandan beri bu kadar korkak olmuşum... Oysa ne kadar emindim beni sevmediğine, sırf beni aramadı diye ona dair her şeyi bir kenara itecek kadar korkakmışım. Aslında kendi içimdeki saf kızdan kaçmışım, aşık olduğumu bile bile aşktan kaçmak için kendi bulduğum bahanelere sığınmışım. Korkak ellerle zarfı açmaya çalıştım ama biliyordum, bu zarfta ne yazarsa yazsın kendime uydurduğum onca yalandan sonra yine körü körüne o saf kız olarak ona koşacaktım. Artık doğrunun yalanın bir önemi yoktu. Kendimce sebeblerimin altında yıktığım aşka koşmam için daha çok bahanem olabilirdi ama şu an mantığın bittiği andaydım. 

                             Güzel sayılabilecek bir el yazısıyla 3 satırlık yazıya baktımSana sen vazgeçmedikçe gitmem demiştim, şimdi eğer hala biz diye bir şey varsa yolu takip et... , zarfı elimde sıkı sıkı tutarak küçük mumlardan yapılan yola baktım. Adımlarım koşmak isterken sanki beynimin komutlarını dinlemiyormuş gibi ağır ağır ilerliyordu.  Birkaç metre sonra koca bir ağacın arkasına geldiğimde daire biçiminde daha büyük mumların olduğu bir yere geldim. Tam ortalarında bir zarf daha vardı. Bu sefer hiç beklemeden uzanıp zarfı açtım. 

                   Kim olduğun, nasıl biri olduğun umrumda değil, çünkü benimsen hayat güzel, çünkü sen bana bakıyorsan ben yaşıyorum, seni hak edecek kadar iyi biri olamam belki ama seni ölümüne sevecek kadar aşığım bize bir şans daha vermeye hazır mısın?. 

             Yanaklarımdan akan yaşları zarfı tutan elimin tersiyle silerken arkada duyduğum müzikle bir o kadar daha hıçkırmaya başladım. Belkide bizi anlatan tek şarkı çalıyordu. İlk kez duyduğum ama asla unutamayacağım şarkı...

Günlerdir bir ses soluk haber yok senden
OLsun ben umudu kesmeyeceğim..
Kör olası dargınlığı unutup birgün,
Döneceksin biliyorum bekleyeceğim..

Bir dilek tuttum gönlümün dalına astım,
Ortasından adın geçen bir şarkı yazdım.
Divaneyim bütün dünya duysun ne çıkar,
Nefes almak gibi sana ihtiyacım var..

                  Şarkının başladığı yere döndüğümde şarkı bir anda durdu, karanlığın içinde birilerinin olduğunu fark ettim, ama ağaçlardan yüzleri görünmüyordu. Oysa benim gözlerim sadece Gökmen'i ararken bir anda az önce gitar çalan çocuk gelerek gitarını çalmaya başladı, az önce çalan şarkının devamı olduğu kesindi, ben göz yaşlarımı silerken Gökmen'in gitara uyumlu sesi duyuldu,

Ah sevgilim sen hala anlamadınmı,
Dünyanin koskoca bir yalan olduğunu. 
Senelerce sandıgın bir ömrün aslında
Soluğu kesen bir tek an olduğunu..

Kaçırdığın kaç vapurda ben vardım belki,
Herkes caydı sözünden bir tek ben durdum belki.
Yanacaksa canım kaçmayacağım,
Pervaneysem ateşten korkmayacağım..

Bu sefer kafamı kuma sokmayacağım,
Önemli degilmiş gibi yapmayacağım
Bekliyorum bir kapı, bir telefon sesi
Küçücük bir umut, bir yaşam belirtisi..

        Yavaş adımlarla yanıma geldiğinde silmeye çalıştığım ama başaramadığım göz yaşlarına bakıp sözlerini bitirdi, daha sonra iki eliyle yüzümü kavrayarak gözlerimden henüz damlayan yaşları silerek gülümsedi, ama bu her zamanki gülüşü değildi daha çok af diler gibi, dokunmaya korkar gibiydi.

Küçük SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin