Bölüm 48

4.6K 156 5
                                    

              Sarhoş olmakla götü başı dağıtmak arasında ince bir çizgi olduğuna inananlardanım. Yani sarhoşluk bence aslında alkolun kanına işlemeye başladığındaki yaşadığın o hafif mayhoşluk, ağzındaki kelimelerin yayvanlaşması ne bileyim sebepsiz gülüşler ve o uyuşukluk hissidir, ama götü başı dağıtmak işte o bambaşka bir boyut... 

               Halide sultanın sarhoştan kastı neydi bilemeyceğim ama Gökmen ve Serkan tamamen götü başı aynı oynayanlara dönmüştü. Almahara ile yerimizinden kalkıp kapıya koşmamız zaten saniyeler sürmüştü sanırım. Aralık kapıdan gelen sesleri duyduğumuzda az çok neyle karşılaşacağımızı bildiğimizden bizde elimiz ayağımıza karışarak aynı anda birbirimize çarpışarak kapıdan çıkıp düşmemek için bir yerlere tutunduk. Kafamızı kaldırıp bahçemizde sallanan iki alkoliği görmemizle ağzımızın o şeklini alması ve donmamız bir olmuştu.  Serkan kapının önünde yere oturmuş Almahara diye sayıklarken Gökmen arabaya yaslanmaya çalışıp Melissa seni seviyorum diye triplere girmişti. 

                  Almahara topuklarını yere vurarak ellerini beline koydu. " Git buradan serkan" diye bağırmasıyla yerde oturan zavallının ayağa kalkma çabalarına girişmesi ve ard arda üç düşüşten sonra ayağa kalkıp olduğu yerde sallanması bir olmuştu. " Ala yanlıhşşşh anladığğn ben senii sewiyoğrum" diye tanımsız cümleler kurmaya çalışırken resmen trajikomik bir haldeydi. Ben gözlerimi devirip Gökmen'in yanına yürüyüp  karşısına dikildim. " Ne bu haliniz". Sesimi sinirli tutmaya çalışsamda gülmemek için kendimle cebelleşiyordum. Gökmen ellerini belime sararak başını boynuma yasladı. " Melissağğğ geldim bahkkkk buradayımmm". Derin bir pff çekerek onu kendimden itmeye çabaladım ama nafile ahtapot gibi yapışmış... " Bedenin burda ama ruhun astral seyahatte be gülüm" dedim alaycı. " Melissağğğ aşkımmmm". "Söyle Gökmen". 

" Melissa seni seviyorum". He he tamam derdimde çocuk daha çok tribe girer diye korkuyorum. " Tamam Gökmen anladıkta ne bu halin". "Sen beni istemiyohr musunğğ". Saçmalama mode on. " Ne alaka canım". dedim bıkkınlıkla derin bir nefes alıp saçlarımı koklandı. " Alkin'i mi seviyorsun" Al bir de burdan yak bu Alkinde bela oldu çıktı. " Hayır Gökmen tabikide seni seviyorum ya kendine gel..  ".    " Yada bize gidelim" diye bayat espirisiyle lafımı tamamlayınca olduğum yerde kalıp o an orada ölmeyi diledim. İyrençti...  

               Almahara'nın Serkan'ı acımadan paralamasına ve benim belime ahtapot misali bağlanan biriciğime acıyarak tek şansımızın eve girmek olduğunu anladım. " Ala tut onu çek içeri Halide sultanada söyle sert bir kahve yapsın şekersiz". Başıyla onaylayıp çeke çeke çocuğu sürüklemeye başladığında Gökmen'i güç bela belimden ayırıp elini tuttum. " Hadi koca bebek eve giriyoruz". 

         Ellerimize bir süre baktıktan sonra yalpalayıp güldü. " Beni eve mi atıyorsuğn". Bana sabır ya sabır... " Evet Gökmen sonrada tecavuz ederim diyorum nasıl olur". Arkamdan sürüklenerek bir sağa bir sola adımlarla geliyordu. " Güzel olur, aşkımmmmmm". Hey allam ya... Bunları ayıkken sana bir bir ... Neyse.. dedim içimden. 

             Odaya kadar güç bela merdivenleri çıkararak onu yatağa yatırdım. O ise hala saçmalama boyutlarını aşmış bana  serenat yapıyordu. " Böyle gitme ne olur... böyle gitme ne olur biraz yanımda oturrğğğ diyemedğimmmmm"  Bu işgenceyi bitirmek için Halide sultanın kapıya getirdiği kahveyi alıp odaya girmeye çabaladım.

"Kız dikkat et bu deli oğlan bir şey yapmasın sana sarhoş bide tüüüüü". Birde sen vur halide sultan dedim içimden odanın kapısını ayağımla kaparken. Yatağa yaklaşıp kahveyi ona uzattığımda zar zor birkaç yudum alıp yatağa geri düştü. Şimdi bir de o filmlerdeki sahneyi yaşamak zorundaydık...

      Yavaş yavaş ayakkabılarını çıkarıp yere attığımda bana bakıp gülümsedi. Bende hafif bir gülümsemeyle bluzunu çıkarmak için uzandım. İşte o anda bir anda kollarını boynuma atarak beni kendine çekip dudaklarıma yapıştı. İlk önce ağır viski tadı dudaklarıma gelirken daha sonra yumuşak dudaklarının kendine has tadını hissettiğimde bedenimdeki elektrik akımına sövdüm. Beni öpmesinin ve hormonlarımla oynamasının ne yeri ne zamanıydı. Bunu gerçekten isteyerek yapmasını isterdim, sarhoş olduğu için beni öpmesindense ayıkken beni bu şekil arzulaması için her şeyi yapardım. Kısa süren öpüşme sırasında üzerindeki bluzu çıkarıp kenara attım ve göğsüne dokunum onu yavaşça kendimden ittim.

                  " Dur Gökmen sarhoşsun" dedim sıkıntıyla iç çekerek karşımda duran aşırı sexy karın kaslarına ve ıslak ve parlayan kırmızı dudaklarına veda etmenin acısı böğrümü sızlatırken. Hafif somurtarak başını yastığa bıraktı. " Seni istiyorum" dedi fısıldar gibi, başımı iki yana umutsuzca sallayarak pantolonunun düğmelerini çözüp çıkarmaya başladım. "Beni çekici görüyor musun" dedi aynı kısık ses tonuyla kelimeleri düzene girdiğine göre kahve iyi gelmiş olmalıydı. " Evet" dedim pantolonu katlayıp kenara koyarken. "Beni bir çocuk olarak görüyorsun" dedi suçlu gibi. " Neden öyle göreyim ki" dedim sorgucu ses tonumla. 

              "Çünkü sana dokunmaya cesaretim yok, sanki yeterli değilmişim gibi, sanki seni memnun edemeycekmişim gibi hissediyorum". O bu itirafları yaptıkça kendimi hasta seansında partnerini memnun edemeyen erkeğe terapi yapar gibi hissedip gülümsüyorum, ama bir dakika bu benim sevgilim!! diye kafama dank ediyor. " Neden böyle düşünüyorsun" dedim  anlına düşen terli saçlarını geriye iterek ateşine bakarken. Elimin üzerine elini koyarak hafif sesle bir şeyler mırıldanıp gözlerini kapattı. Tam da uyuyacak zamanı buldun dedim içimden melek gibi uyuyan sexy şeye bakarken.

             Yavaşça üzerini örtüp odadan çıktım, kısa bir süre sonra Almahara'da yanıma gelerek kendini salondaki koltuğa bırakıp bir ohh çekti. " Uyudu" dedi gülümseyerek, anında kahkahalarımız salona yayılmaya başladı. " Benimkide " dedim kahkha arası nefes alırken.

"Melissa..."

" Efendim Ala"

"Ben özür dilerim geçmişte yaptıklarım için"

"Sorun değil"

" Ciddiyim buradan gideceğim için üzülüyorum, oysa anneme sanki cehenneme gönderiyor diye tepki vermiştim ama herşey çok güzel ve ben sanırım burayı özleyeceğim"

" ne zaman gidiyorsun"

" Yarın gece" dedi huzursuzca.

" Neden bu kadar erken?"

" Okul başlamak üzere oradaki sistemi biliyorsun annemde döner nasıl olsa"

" Burada bir okula gelsene"

" Annemi biliyorsun hayatta oradaki hayatını bırakmaz "

" Sen gel diyorum annen değil hem burda ikimize yetecek hatta artacak bir annem var"

" Himra Hilarius büyük bela"

 Kahkaha atarken bile hüzünlü bir havamız vardı, cidden beni bazen çıldırtsada onu seviyordum sonuçta kuzenimdi ve gerçekten iyi zaman geçirmiştik, bir haftanın nasıl geçtiğini anlamamıştım bile. Almahara olmadan burası sanki aynı olmayacak gibiydi.

" EE Serkan ne dedi bu işe"

" Bende bu yüzden ayrılmaya çalışıyorum ya yoksa o sarı yelloz götüme benziyordu"

" İyi alıştın türkçeyi bakıyorum benzetmeler filan"

" Ya ne demezsin Serkan sağolsun, Mel.."

" Efendim Ala"

" Ben sanırım ona aşık oldum"         

Küçük SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin