Multimedia Alkin ve Gökmen :)
Ayaklarım mı titriyor benim?. Hı yok yandaki çocuk sandalyesini çekiyormuş yani hala stresten bayılmak üzere değilim. Derin bir nefes alıp sırtı bana dönük masanın kenarında oturan Gökmen'e yürüdüm. Nereden başlamalıydım ya da ne söylemeliydim, hesap vermekten cidden hoşlanmıyordum ama onun açısından bakarsak bu kadarı sanırım fazlaydı en azından bir şekilde anlatmalıydım.
Kendimden emin adımlarla yanına oturdum "sanırım konuşmamız gerekenler var", sesim mi titredi benim fuck!... Yavaş bir şekilde bana doğru dönüp elindeki kahveyi koydu. "biraz öyle". Rahat tavrından cesaret alıp etrafa bir göz atarak fısıldar gibi konuştum kimse bizi duymamalıydı. " Ben mecbur kaldım biliyorum sende inanmayabilirsin ama benimde hayatımda mecburen yaptığım şeyler var" daha fazla konuşmama fısrat vermeden sözümü kesti. " biliyor musun bu söylediklerinin hiçbiri şu anda burada ne yaptığını açıklamıyor Melissa, sabah konuşalım diyorsun sonra siktiğimin telefonuna bakmıyorsun sonra sınıfa bir geliyorum hocam olduğunu idda eden bir sevgilim var ve şu an bana mecburiyetten bahsediyorsun ben kimim söylesene ? neyinim de herşeyden en son haberim oluyor? "
İlk kez bana sert çıkmıştı ama sesiyle değil sözleriyle bunca zamanlık suskunluğunu yıkmak için iyi bir sebebi vardı ve kendimi savunacak tek bir kelimem yoktu. "haklısın, sana anlatmak istedim ama neden bilmiyorum yapamadım, her şeyi sana anlatmak istiyorum ama lütfen sakin ol ve beni dinle". Sesim güçsüz çıkıyordu ve her an kırılacakmış gibiydi biliyorum ama cidden ne söyleceğimi ben bile bilmiyordum".
"Yapma Melissa cidden bu yalanlı dolaplı işlerden çok sıkıldım her seferinde karşıma bir kimlikle çıkmandan ve her seferinde beni yanıltmandan bıktım, hani o işleri bırakmıştın?, bıraktıysan burada ne işin var? Yoksa bende oyunun bir parçasımıyım? Sıradaki hedefin kim Alkin mi? Ben mi? Müdür mü?"
Beni suçladığı kelimeler ve düştüğüm durum beynimde yankılanırken bana vursa daha az acıtacağına emindim. "Sen ne söylediğini farkında mısın?". "Hayır değilim inan bana hiç bir şeyi farkında değilim ve yoruldum." Sakin olmaya çalışırken olduğumdan daha berbat bir duruma düşmenin şokunu atıp omuzlarımı dikleştirdim.
"Hiçbir şey bilmiyorsun evet, belkide bilmediğin için beni bu kadar kolay yargılıyorsun , belki çok zenginim, belki senin gözünde kusursuz bir ailem var ve şımarık kız çocuğundan farksızım ama senin yaşadıklarından çok daha kötü bir hayat yaşadım, senin kaldıramayacağın yükleri bana yüklediklerinde henüz 7 yaşındaydım, bir Hilarius ailesinde büyümek nedir bilir misin?. Hiçbir fikrin yok, arkadaşlarımı ailemi herşeyimi onlar seçti, okulumu geleceğimi onlar belirledi, evet kötü işler yaptım belkide senin tahmin edeceğinden çok daha fazla dibe battım ama bunlar şımarık olduğum için değildi, beni kendi kalabalıklarında boğan ailemden bir nebze olsun kaçabilmek içindi, senin için ben tekrar o kalabalıkta boğulmayı göze aldım, ailemden zor kopardığım özgürlüğümü seninle ileride güzel şeyler yaşayabilmek için yine onların eline verdim evet işte şimdi bu yüzden burdayım ama sen ne anlarsın ki? senin gözünde ben neyim? Serseri alkolik hırsız ama zengin bir şımarık kız... Bir sürtükten farksızmışım gibi bana kurduğun bu cümlelere bakarsak beni tamamen yüzeysel sevmişsin. İçimdeki gerçek Melissaya asla ulaşamamışsın, oysa ben senin gerçekte nasıl biri olduğunu gördüğüm için seni sevdim ama sen sus daha fazla gözümde yükselttiğim o saf çocuğu batırma merak etme hayatında çok kalmayacağım burada ailemin istediği işi tamamlayıp bir daha karşına çıkmayacağım"
Bu uzun kelimeler boğazımı kurutmuş dilim damağıma yapışmış gibiydi, ne daha fazla konuşabileceğimi nede burada kalabileceğimi biliyordum. Daha fazla konuşursa ağlayacağıma emin olup hızla kalkıp okuldan çıktım. Arkamdan gelmeye bile tenezzül etmemişti. Demekki annem haklıydı biz gerçektende birlikte olamayacak kadar farklıydık. Başka dersim olmadığından emin olup arabaya bindim ve eve sürdüm, ihtiyacım olan derin bir uykuydu ne alkol ne sigara hiçbiri beni daha fazla yıpratamayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim
ChickLitOlması gereken yanlış zamanda oluyorsa, söylenmesi gerekenler soylenmiyorsa, yaşanılan her şeyi bir kenara atın. Atın çünkü anlamı yok körü körüne bağlanmanın , anlamı yok içten içe bir aşkı yaşamanın, çünkü aşk dolu dolu yasaninca güzel, çünkü aşk...