Bölümler kısa oluyor biraz ama bu ara aklıma yazacak pek bir şey gelmiyor bana kalsa bu olayları uzatırım böylece konu olur ama okuyucularım artık mutlu aşk sahneleri istiyormuş bende biraz yazdım, daha sonra tekrar farklı olaylar gelişecek yada final yapacağım fikrinizi söyleyin.
Tek kelime daha ederse ağzını yüzünü dağıtmam için yeterli olabilirdi, insanlığını kaybettiğini bu kadar belli etmesi ondan tiksinmeme neden oluyordu, kafamı alaycı bir şekilde iki yana sallayarak güldüm. " Bu sefer istediğini elde edemeyeceksin" dedim , korkmamı istiyordu, korkup ona koşmamı, beni tekrar elinin altında çevireceği günün gelmesini ama durmayacaktım bu sefer ona şans vermeyecektim.
Evden çıkıp arabama yürüdüğümde Halide sultan arkamdan seslendi. Ona dönerek kısa bir süre yüzüne baktım. Pişmanlık, hüzün yada her neyse, acımam mı gerekirdi ? . Hayır ben acımazdım... Onlar bana acımışmıydı ki?. " Herkesten beklerdim be Halide sultan da benim sultanım yapmaz derdim yazık", cümlem bittiğinde orda öylece durmuş sessizce başını öne indiriyordu.
Arabama bindiğim anda sebebsiz bir huzur içime doldu, hadi ama daha iyisi olamazdı bebeğim cidden kafayı yeyiyor olmalıyım. Ama şu an daha önemli bir işim vardı Küçük adamıma gitmeliydim, ondan özür dilemeli ve ona gerçekleri anlatmalıydım. Eğer annem savaş istiyorsa savaşacaktım. Artık kendim için değil bizim için.
Ana yola çıktığımda Gökmen'in numarasını tuşladım. Resmi ekranda belirdiğinde istemsizce telefonun ekranını öpmüştüm. İlk çalışta açtı.
" Melissa neredesin" sesi kötü gibiydi, lanet olsun hepsi benim suçumdu.
" Geliyorum üzerine rahat bir şeyler giy beş dakikaya ordayım"
" Nereye gidiyoruz"
" soru sorma Gökmen hemen hazır ol"
Telefonu kapatıp yan koltuğa atarak evine doğru sürdüm, tam söylediğim zamanda kapıdan girdiğimde oda kapının önünde beni bekliyordu. Gri bir pantolon ve bluz giymişti, tanrım bu sexy yaratık benimdi.
Arabaya binmesini işaret ettiğimde ikiletmeden yanımdaki koltuğa atlayıp telefonumu bana uzattı. " Sende kalsın" dedim gülümseyerek. Benim güldüğümü görünce oda gülümseyerek telefonumu cebine attı.
Sahil'e geldiğimizde annemlerle geldiğimiz masaya oturarak onun yanıma oturmasını izledim. Kısa bir sürede oturup yüzüme bakmaya başlamıştı. Cümlelerimi kafamda topluyordum, eğer ben anneme sakladıkları için kızıyorsam ben sevdiğim adamdan bir şey saklayamazdım.
" Konuşmamız lazım" dedim sesimi yumuşak tutmaya çalışarak. Elimi tutup parmaklarımı öptü. " Konuşalım sevgilim" dedi.
" Sana anlatacaklarım var fakat bilmeni isterim ki kararına saygı duyarım o yüzden lütfen beni düşünme"
Bocalayarak bana baktı ve başıyla onayladı. Derin bir nefes alarak annemle geçen konuşmamızı anlatmaya başladım. Sessizce dinliyor onaylamadığını belli ederek başını sallıyor kaşları çatılıyordu.
" Ve sonra benden bir tercih yapmamı istedi seni yada onları seçmemi" gözleri açılarak bana baktı daha sonra dudaklarından kısık birkaç söz çıktı. " Peki ya sen gidecekmisin şimdi" dedi cevabından korkar gibi.
" Bilmen gereken daha önemli bir şey var bunun cevabını sen vereceksin gitmeli miyim kalmalı mıyım"
" Ne olursa olsun sana git deyebileceğime sen inanıyor musun" dedi, imkansızmış gibi. İşimi daha da zorlaştırma be adam.
" Baban ölmedi Gökmen" evet yine patavatsızlığım yüzümden dilimi kesmek istiyordum. Pat diye söylenmezdi ama söylemiştim artık.
" Na.. nasıl yani"
" O bahsettiğim adam babamın öldürmek istediği senin babanmış, annemde kendince bir plan yaparak her kesin onu öldü bilmesini sağlamış"
" Yani o adam yaşadığı halde beni bir kez bile olsun..."
" Seni bilmiyor, annem kendini ve onu tehlikeye atmamak için seni saklamış, yani kendi mutluluğu için ezdiği sadece ben değildim"
" O nasıl.."
" Biliyorum benim annem olmasından utanıyorum ama eğer babanı bulmak istersen onunla gitmeliyim dedi"
" istemiyorum"
" Bak iyi düşün baban seni belki.."
" Tanısa sever miydi? istemiyorum Melissa, ben sadece seni istiyorum, ben babasız büyümeye alıştım, ama sensizliğe alışamam o kadının pis işlerine girmene izin veremem"
Dedim ya ben ne sevap işledim ki bu adamı bana yolladın Allahım, ben bu adamı hak edecek kadar iyi ne yaptım dedim içimden. Ona sarılarak nane kokusunu içime çektim. Oda bana sımsıkı sarılıp başımı göğsüne bastırıp kulağıma fısıldadı.
" Seni seviyorum" bende.... bende seni be adam.
" Yanlız ufak bir sorunumuz var" dedim dudaklarımı büzüp masum görünmeye çalışarak.
" Neymiş" dedi parmağıyla dudağıma dokunup.
" Annemin şartlarından biride eğer gidersem kendi başımın çaresine bakacaktım yani şu an itibariyle artık zengin bir kadın değilim, arabamı saymazsak onuda satmak zorunda kalacağım herhalde"
Derin bir kahkaha atarak beni kendine çekip saçlarımı karıştırdı. " Yani hanfendi size ben bakacağım öyle mi? Bir anda 10 yaş büyüdüm sanki" Ah keşke dedim içimden.
" O kadar kolay olacağını sanmıyorum, çalışmalıyım, kendi hayatımı kurmalıyım her zaman her şeyimi senin karşılamanı isteyemem"
" Çalışmak istiyorsan çalış, ama unutma bir şeye ihtiyacın varsa beraber hallederiz"
"Seni seviyorum" dedim onun bana söylediği yumuşaklıkla, "seni her şeyden çok seviyorum"....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim
ChickLitOlması gereken yanlış zamanda oluyorsa, söylenmesi gerekenler soylenmiyorsa, yaşanılan her şeyi bir kenara atın. Atın çünkü anlamı yok körü körüne bağlanmanın , anlamı yok içten içe bir aşkı yaşamanın, çünkü aşk dolu dolu yasaninca güzel, çünkü aşk...