Bölüm 17

7.1K 193 1
                                    

Odamın içindeki ayak sesleriyle kafamı iki yana sallayarak zarzor gözlerimi açtım, Gökmen annem ve Sezar yanyana durmuş bana bakıyorlardı. "Bana neden yalan söyledin Melissa neden oyun oynadın". Sesinde küçümseme alaycılık ve acıma vardı.  "Be..ben sadece Özür dilerim. ..". O alaycı ifadesinin yerini tiksinme alarak "sen özürlere toksun demiştin ama" dedi. Ardından annem başıyla yazık sana ifadesi yapıp nefesini verdi. "Beni hayal kırıklığına uğrattın Melissa bir Hilarius olamadın, senden utanıyorum". Bağırmak ağlamak istiyordum ama sesim boğazıma düğümleniyordu. Bir anda Gökmen'in görüntüsü odamda kaybolurken annem hala aynı kelimeyi söylüyordu beni hayal kırıklığına uğrattın Melissa...
          Gözlerimi zar zor açtığımda karanlık odadaydım. Gördüklerimin rüya olduğunu anladığımda derin bir nefes alıp doğruldum, saçlarımın dipleri terden sırılsıklam olmuş bir kısmı yüzüme yapışmıştı. Zorlukla kalkıp hızlı bir duş aldım. üzerime bir gecelik giyerek mutfağa gidip bir bardak su içmek için bardak aradım.  Suyu içerken hala rüyanın etkisinden ellerim titriyordu. Ürkek adımlarla merdivenleri çıkıp odama girdim. Gökmen masum bir şekilde uyuyordu. Melek olabilirmiydi benim içimdeki bu pislige karşı o sadece bir melek olabilirdi.
     Yatağın kenarına oturup ellerimi yavaşça saçlarına koydum.Yumuşacıktı ve o kendine has kokudu buram buram burnuma geliyordu. "özür dilerim". Fısıldayışımı duyması imkansızdı ama rahatlamıştım. Kalkıp gitmek üzereyken kafasındaki elimi tutup kendine çekti zarzor kurtularak hızlı ve sessiz adımlarla odadan çıktım.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

               Sabaha kadar uyumamıştım üstùne bir de bir şişe konyağı içip NBA maçı izlemiştim, anormalmiydim kesinlikle ,mutlumuydum HAYIR...
                 Icki kokusunu atmak için bir gündeki 3. banyomu yapıp dişlerimi fircaladim.  Gökmen uyurken odadan gizli gizli kıyafetlerimi almıştım.  Bol bir tunik ve siyah deri tayt ve binde bir giydiğim spor ayakkabılarımla minik bir sepete sipariş ettiğim börek çörek ve Kahvaltılık malzemeleri dizerek ona bir süpriz hazırlamayı planladim. Belki çok ergenceydi ama bu suçluluk duygusunu böyle bir nebze de olsa atabilirdim.
               Saat 9.30 olduğunda yavaşca odanın kapısından içeri süzüldüm. Yatağa dün geceki ki gibi oturup onu bir süre izledim. Tanrım bebek gibi yhaa yerim seni turta dudaklim. Ic sesimden onu kıskandım desem öküz olur muyum ? bence olmam.  Onu uçan kızdan bile kıskanıyordum ve bu deliceydi.
        Kısık ve yumuşak bir sesle "Gökmen uyan hadi sabah oldu" dedim. Ses yok tepki yok, "Gökmen uyan.."
Yine ses yok elimle omuzuna dokunarak dürttüm, "Gökmen uyan hadi". Adam bildiğin karaya vurmuş balina gibi uyuyor ne tepki ne işaret ben iyne düşse uyanırım abi ya. Balinalarda böyle sırt kası yok cnm yhaa :d .d. Iç sesime somurtup hızla Gökmenin kulağına bağırdım "Gökmen kalk ölüyorum imdattttttt". Bir anda yerinden fırlayarak bana dòndü "Ne oldu kim ne var iyimisin onlar mı?". Gülmemek için kendimi tuttum ama yok imkansız kahkahayı basmamla durumu fark edip kafasını yastığa gömdü. "Seni öldüreceğim uyanınca hatırlat". Ciddi mi bu yine mi uyuku ?. Ayaklarından çekerek yataktan çekmeye çalıştım ama nafile öküz kadar ağır. "ne yedin ne içtin sen bin kilosun ayı". Beni hızla kolumdan çekerek yatağa ucurdu yani atmak denemezdi resmen uçtum. "Ne yemiş olabilirim sence dedi" "Bir bütün dana filan bence ..." Bu konuşmayı yaparken onun kucağında yattığımı fark ettim mi derseniz bir tahmin lütfen tabiki hayır jetonum köşeli olduğundan uzun sürdü. Aynı anda birbirimize baktığımızda yine bedenim karıncalanmaya başladı ve kendimi hemen yataktan atıp ellerimi belime koyarak "kalk hadi çıkıyoruz seni bir yere götürmem lazım".

                                     Yataktan kalkıp genleşerek kocaman bir esnemeyle üzerine gece çıkarttığı t-shirtünü giydi. Uykulu gözleri bile ışıl ışıldı tapılası varlığımın. Varlığım mı iyice benimsemişim çocuğu. Kendime gülerek mutfağa inip sepetimi aldım. Ona dışarı işareti yaparak garajdan bir araba alıp çıktım. Bir süre süzdükten sonra arabaya binerek yerine yerleşti. "Bunu kimden çaldın". "Çalmadım Sezar'ın". Gülümsemesi yüzüne yayıldı. Yapma bunu yapma gamzesini yediğim gülme öyle bak bende kalp var hık der giderim şimdi. Ah bu iç ses biliyorum bende çocuk afet-i devran resmen. Ama benim ki benim ki nah alırsın. Böylede iç sesimi çatlatırım ben, manyakmıyım evet en iyisinden. 

                             Gitmeyi planladığım yer deniz kenarında küçük bir piknik alanıydı. Ben daha çok küçükken babamlarla buraya gelir uçurtma uçururdum. O zamanlar normal bir çocuktum tabi sonra bir anda kafama ne düştüyse böyle olmuşum. Piknik alanına girdiğimizde arabayı park edip masalardan birine yürüdük kısa bir süre etrafına bakıp derin bir nefes aldı, "Böyle bir yerin varlığından bile haberim yoktu, müthişmiş". "Öyledir". Masaya oturup benim örtüyü serişimi izledi. " Sen burayı nasıl keşfettin yine o polis kaçışlarında mı?" Gülümseyerek sepeti boşatırken ona baktım, aklıma buraya ilk geldiğim gün geldi. Küçük pembe bir elbise dantelli çoraplarım iki kuyruk saçımla bir sağa  bir sola koşturup baba beniyy kucayına alsana lüytfennnn diye çemkirişlerim, yavru köpek bakışı atışlarım. "Babam ve annemle gelmiştim bu masada oturup yediğim en lezzetli kahvaltıyı yapmıştım. Pembe bir uçurtmam vardı babam onu ağaca takmıştı bende bütün gün ağlayıp somurtmuştum". Bir kahkaha atarak yine o ye beni bakışını attı. " O zamanda böyle inatçıydın yani ve sinirli". "Masumdum ben bir kere hemde hiç inatçı değilimdir". " Tabi tabi belli... Annen baban şu an nerede". "Amerikadalar". Düşünür gibi yaptı "onlar bu işi yaptığını biliyor mu?"

" Hayır bilseler muhtemelen annem beni diri diri gömerdi". "Peki yakalanmaktan korkmuyor musun?".....

"Yakalanmaktan korkmuyordum taki seni tanıyana kadar..."

Küçük SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin