Alkollü ve stressli bir günden sonra yeni bölümünüz geldi :) Ilk kısım dün sarhos kafayla yazılmıştır devamını şu anda yazıyorum...
Gitmekle kalmak arasındaki fark kadar ironiktir hayat aslında, çünkü gitmekle kalmak aynıdır. Kimisi giderken hayallerini, umutlarını hatta kalbini bırakır ardında bu yüzden hiç gitmemiş hep kalmıştır. Kiminin hayalleri yıkılır başına hayat oynar oyununu ve kaybeden odur, işte o zaman umutları gider usulca hayalleri askıda kalır o yüzden giderken kalır aslında ...
Ùç koca gün geçti, aklım bir yerde kalbim paramparça, sevgi dilendim, aşk dilendim, ilgi dilendim kendimi bildim bileli, normal bir çocuk olmak istedim, düştüğümde ağlamak istedim, anneme sarılmak babamı öpmek istedim yapamadım. Şimdi bu üç koca gün kendimi dört duvarın arkasına saklayıp beynime parçalamak istercesine hücum ederken kaybettiğim benligim için dik duruyorum.Bir seçim yapmak hiç bu kadar zor olmamıştı, ya her ikisinidi almaya yada her ikisindende vazgeçmeye alışkın olan bedenim şimdi tercih yapmak zorundayken ben sadece susuyordum. Susmak yeterli değildi belki ama bir kaçış yoluydu.
Gökmen baş ucumda o gece sabahladığınd secimimi yapmıştım aslında, beni seven saran koruyan bu adamı bırakıp o pis hayata donemezdim, bu kokuya bu kadar alismisken annemlerin o pahalı kokan sahte hayatlarına girip hic yaşanmamış gibi davranamazdim, kararımı vermiştim vermesine ama ne tekrar konuşmaya gücüm vardı nede dile getirmeye cesaretim. Iste bu yüzden sustum ve ona sarıldım. Hayalet gibi , ruhunu kaybeden beden gibi sessiz ve tepkisiz nane kokulu kollarda geçen üç gün sustum.
Dördüncü günün sabahında her zamanki gibi kalkıp onun nane kokusundan uzaklaştım ve cam kenarına geçip bir sigara yaktım. Caddeden geçen ciftleri, çocuğuna her sabah pamuk şeker alan babayı gördüm. Zoraki bir gülümseme yayıldı suratima, sonra sonsuz bir nefret dalgası sardı bedenimi, bana bir pamuk şeker almayıp hizmetçi alan, süt icirmeyip bakıcı tutan, otobüse bindirmeyip araba alan anneme babama kızdım, sigaramdan bir nefes daha alırken kararimdan emindim, ben burada kalacaktim.
Arkamda hissettiğim nefesle gözlerimi kapayip beni izleyen adamın nefes seslerini dinledim, her gün hiç konusmadan burada otururken oda benimle susup beni izliyordu. Yemek yemem için zorlamak dışında hiç konusmuyordu oda.
Ona dönüp gözlerine baktım, sasirarak gülümseyen gözlerle bana baktı sonra başımı çevirip yoldaki baba çocuğa baktım ve gözümden bir damla yas daha aktı.
Bu sırada omzunda elini hissettim, beni hızla kendine çevirip başını başıma yasladi.
"Yapma, daha fazla zorlama kendini ağlamak mı istiyorsun ağla Bağırmak mı istiyorsun bağır ama yapma daha çok susarak hiç bir şey kazanamazsin, burdaysan benimleysen elimden gelen her şeyi yaparım öl desen ölürüm senin için ama susarsan bende susacagim o zaman hiç bir dönüşü olmayan bir yolda olacağız"
Boş bakışlarla kelimelerin beynimde dönmesine iniz verdim, hepsi birer birer anlam kazanırken konuşmak için biraz cesaret belki güç aradım. O ise devam etti.
" ne oldu anlat Melissa, neden bu haldesin, ben mi sucluyum, beni mi istiyorsun yoksa istemiyor musun anlat , ne yaptım sana? yada ne yaptılar"
Tekrar yüzüne bakıp ayağa kalktım, titreyen ellerime rağmen ellerini tutarak yanına yaklastim.
"Gitmeliyim sadece bir süreliğine , geleceğim, senin için geleceğim bekle..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim
ChickLitOlması gereken yanlış zamanda oluyorsa, söylenmesi gerekenler soylenmiyorsa, yaşanılan her şeyi bir kenara atın. Atın çünkü anlamı yok körü körüne bağlanmanın , anlamı yok içten içe bir aşkı yaşamanın, çünkü aşk dolu dolu yasaninca güzel, çünkü aşk...