Dördüncü biramı bitirmek üzereyken omzumda hissettiğim elle ürperdim. Daha sonra tanıdık gelen nane ve vanilya kokusunu içime çekip küçük sevgilimin karşıma oturmasını bekledim. Üzerindekileri değişmiş siyah beyaz bir bluz ve siyah bir kot giymişti. Karşıma oturup o muhteşem gülümsemesiyle gözlerime baktı. Ama yapma böyle eriyorum demek istedim ama onun yerine ona en iyi gülümsememi yolladım. Ellerimi tutarak her bir parmağımı tek tek öpmeye başladığında ne yapıon lan eşşek sıpası bakışıma döndüğüm için tam bir odun olduğumu biliyorum ama bende böyleyim. Duygusal anlardan hep korkmuş ve kaçmışımdır. Bu kaçışlar yüzündende 4 ayda 4 kez ayrıldık zaten.
"Bu öpücüklerin sebebini sorabilir miyim beyefendi". Derin bir kahaha atarak ellerini boynunda birleştirip geriye yaslandı ve ona odaklanmam gerekirken ben burdayım diye bağıran kol kaslarına salyalarımla birlikte bakıyorduk. "Sadece öpmek istedim". Bende seni öpmek istiyorum ama parmaklarını değil demek isterdim ama bu sapıklığı yapamadım belki bira yerine visky yada tekila olsaydı yapardım. "ee ne konuştunuz". Surat ifadesi biraz düşerek gözlerime bakıp bu sefer tebessüm etti. "Uzun zamandır söylemem gerekenleri anlattım o ise sadece dinledi, ama boşver artık biz varız sen ve ben o yüzden konuyu değişelim". Üzerine gitmek yerine ona katıldım. Haklıydı konuşmak iyi gelmeyecek ve o gerilimli ortama girecektik ve o kadın hakkında bir kaç kötü anı daha söylerse onun beynini kendi elimle patlatabilirdim. " Ne konuşalım o zaman" dedim masumca. Oda bana arsızca bir gülüşle baktı. "Mesela yaşını neden gizlediğinden bahset". Hadi ama bu zordu. "Haksızlık insan basitten başlar ne biçim lise öğrencisisin sen". "ben bilmez dinliyorum".
"Sadece ne bileyim korktum". Bana kutuplarda bikinili kadın gören erkek bakışı attıktan sonra tek kaşımı kaldırıp ona ne yani olamaz mı bakışı atınca "neden korktun aceba" dedi. "Benden uzaklaşmandan" dedim kafamı önümdeki biraya çevirip şişeyi elimde çevirirken. "İşte bu duyduğum en saçma sebep" diye somurttu. "Neden olamaz mı". Sorgucu halimle masum gülümsemesini takındı. "Hayır olamaz çünkü seni gördüğüm ilk andan beri seni istiyordum".
"Hiçte bile o yüzden mi arabada bana o erkeklik egolarından bahsettin küçük gördün". Bu sefer gözlerini kaçıran oydu evet onu iyi bir yerden vurduğumu farkındaydım. "İlk gördüğüm anda arabaya binmeden önce seni abimin kız arkadaşı zannettiğim için öyle davrandım. Arabada sana kötü davranıyordum çünkü senden olumlu bir mesaj alsam abimin kız arkadaşı olmanı bile umursamdan seni isteyeceğimi biliyordum". Hani filmlerde biz aslında kardeşiz derler ve o anda ortaya bir bomba düşmüş etkisi olur ya işte tamda o positiondaydim. "Yani arabayı sürebileceğimi biliyordun". başıyla onaylayıp gülümsedi. "O arabaya oturduğun andan itibaren biliyordum, hadi ama hangi normal kız arabaya oturunca saçını ve makyajını düzeltmeden direk yola odaklanır ki?".
İşte bu tespit doğruydu, eğer söz konusu arabaysa kesinlikle saçımla ve makyajımla ilgilenmezdim. "Sadece bundan mı anladın yani?". Başıyla olumsuz anlamda bir işaret verdi. "Ayrıca asla kendinle övünmedin ve heyecan belirtisi göstermiyordun daha öncede birkaç kızın yanına oturdum onlar genelde yarış başlamadan mide bulantısı yada titreme gösterir çoğuda yarışı yarıda bırakacağını belli ederdi.". Mantıklı bir cevaptı, gülümseyip geriye yaslanıp ona odaklandım. "Peki abinin kızı olmadığımı ne zaman anladın?". İçten bir kahkaha atıp düşünüyormuş gibi yapıp kırmızı dudaklarını büzdü. "Yarışta onu geçtiğinde, onunla olan her kız onun kaybetmeyi kabullenmeyeceğini bilir". Vay be demek Serkan bey egolarından yaptığı sarayını böyle temel alıyormuş. Ben konuşmadan sözüne devam etti.
"Zaten onu anladığım zaman senin arabana geri dönmek konusunda kararsız kaldım abimle arabaya binip oradan uzaklaşabilirdim, ama seni aklımdan çıkaramayacağımı anladığım için o an senin yanına geri döndüm".
"Sadece bu yüzden mi kendini tehlikeye attın sadece numaramı istesen yeterdi, polis bizi yakalasa işte o zaman bir daha beni göremeyebilirdin".
"Bazı şeyleri mantığınla değil kalbinle yapmalısın, o an senin yanında beş dakika bile daha durmak bir hayatı mahvetmekten daha değerliydi ayrıca o arabanın çalıntı olduğunu bilmiyordum, sadece yarışlar yüzünden kaçtığını sandım".
"Çalıntı olduğunu sana söylesem çalmanın ne anlamı vardı"
"Bilmem oda doğru ama cidden o arabayı yakmak zorunda mıydın?"
"Kendimce sebeplerim vardı".
"Değişiksin"
"Biliyorum".
Birkaç bira daha içip daha çok okul ve günlük saçmalıklardan bahsedip cafeden çıktık. Bu gece onunla kalmak istiyordum ve onunda gitmeye niyeti yoktu bu yüzden arabayı ahşap eve sürdüm. Yol boyunca müzik dinleyip birbirimize iğrenç espiriler yapsakta etrafta gözle görülür bir huzur vardı. Bu yüzden ilk kez onun yanında düşüncelerimden uzak ve rahattım. Eve girdiğimizde etrafa bakınıp kendini koltuğa bırakıp bana kollarını açtı.
"sanırım ilk düzgün buluşmamızın şerefine şu an bana sarılmalısın"...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim
ChickLitOlması gereken yanlış zamanda oluyorsa, söylenmesi gerekenler soylenmiyorsa, yaşanılan her şeyi bir kenara atın. Atın çünkü anlamı yok körü körüne bağlanmanın , anlamı yok içten içe bir aşkı yaşamanın, çünkü aşk dolu dolu yasaninca güzel, çünkü aşk...