Uzun zamandır Mizah ağırlıklı duygusallıktan çok aşkı şakaya vuran yazılar yazıyorum, ve bir okuyucum özelden bir mesaj atarak önceki kitabımla ilgili beğendiğim bir yorum yaptı ve uzun zamandır istemediğim kadar duygusal yazmak istedim bu nedenle bu bölümü beğenmenizi umuyorum... Okuyucularımdan Oswin12 için ... :)
Almaharanın sözünden sonra Melissa'nın iç sesiyle konuşması;
Söz konusu aşksa bana koca bir eksi yazın, damarlarımda akan kan bile ihanet edip delicesine koşarken ayaklarım ona, mantığına yenilip inkar eden dudaklarıma vurun kilidi. Ne ben iyi bir oyuncuymuşum ne aşk bir oyunmuş aslında, ya da eğer oyunsa baştan kaybetmişim. Delicesine bir tutkuydu bazen benim için aşk annemden babamdan gördüğümden öte, duyduklarımdan farklıymış, dünyanın tüm renklerine inat onun gözlerinin yeşilinden ibaretmiş yaşam, arafmış, tutsaklıkmış. Dedim ya koca bir eksi yazın aşk tahtama, ben tutsak olurken Allahın kulunun yolunda kula kul olarak girdiğim bu günahla bir darbe daha yemişim şu fahişe hayattan.
Dokunmak değilmiş sadece sevmek, hissetmek değilmiş bedeninde bedenini, sözlerden ibaret olmamış duygular, aşk asla o kadar basit olmamış. Ben büyüdüm demişim zamanında koca bir yirmi bir yıl bırakmışım ardımda, ama hiç büyümemişim aşk yolunda , aşk tahtama bir eksi daha yazın...
Söylemek isteyipte söyleyemediklerim var ona, avazım çıktığı kadar sustuklarım, kaybetmişliklerim var ayaklarımın dibinde ve karşımda tek kazanmışlığım. Ünlü şairimizin dediği gibiydi aşk aslında benim hiç farkında olmadığım;
Bir an herşeyden vazgeçip gitmek kolaydır nasılsa; Ama marifet değil. Aşk gitmekten vazgeçip sevmektir aslında. Özdemir Asaf'ın sözleri kadar varmıydı beni bizi anlatan. Ben gitmekten vazgeçip kaldımda biz olabildik mi?. Düşünceler, evet benim düşüncelerim, ilk kez değil kendimi bu kadar güçsüz hissedişim onun karşısında, ilk heyecanım değil belki bu aşk, belkide aşkın tanımını anlatmaya yetmedi onca okuduğum piskolojik kitap o yüzden aşk taploma bir eksi daha yazın...
Bazen diyorum çık karşısına, bak seninim diyen o adama, sor, bağır, haykır ama susma. Seviyorum de ne kaybedersin?. O çekinmezken defalarca sana sevdiğini söylemeyi, daha nelerin arkasına saklanarak yaşayacaksın aşkını. Dikil karşısına seninim de buradayım de, ama sen yapamazsın, küçük dediğin çocuğun karşısında susacak kadar korkaksın o yüzden şimdi kendin yaz bir eksi kendi aşk taplona...
Bırak oysa dökülsün kelimeler dudaklarından, bulsun onun kulaklarını, biliyorsun sende konuştukça onun yanaklarında oluşacak adem elmalarını, gözlerinde yanacak aşk ateşini, biliyorsun işte sana yanan adamı bir de senin sözlerinin yakacağını. Ama korkuyorsun, çünkü eminsin sevildiğinden, dünyada milyonlarca insan sevildiğini duymak isterken sen seni sevene seviyorum demekten bile aciz olduğun için yaz bir eksi daha aşk taplona. Gözlerinin yeşiline bakmadığın için, sana uzattığı eli korkmadan tutamadığın için, milyonlarca kelime varken sustuğun için mağlupsun aşk yolunda.
Ama ne var biliyormusun, onca eksiyi yazdığın taploda bile belli değil bu aşkın sonu, hala inancın varsa aşka, güvenin varsa bir nebzede olsa şimdi koş onun kollarına, benim kaçtığım gibi kaçma sende aşktan, mesafeler ne zaman engel oldu ki aşka ?. Son bir şans ver kendi adına, koş ve ona deki, seni biz yapmaya geldim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim
ChickLitOlması gereken yanlış zamanda oluyorsa, söylenmesi gerekenler soylenmiyorsa, yaşanılan her şeyi bir kenara atın. Atın çünkü anlamı yok körü körüne bağlanmanın , anlamı yok içten içe bir aşkı yaşamanın, çünkü aşk dolu dolu yasaninca güzel, çünkü aşk...