Bölüm 19

6.1K 179 3
                                    

"Bak işte yine kaciyorsun". Hayal kırıklığı taşıyan sözleri silkinmeme neden oldu. "Kacmiyorum sadece yapmam gerekeni yapiyorum". "Hayit düpedüz kaciyorsun isteden benimle kalabilirsin.". Artık tükendiğimi hissediyordum bıkkınlıkla ona dönerek iki elimi caresizce acip kendimi gösterdim.  "Bak bana ne görüyorsun bir hırsız yalancı dolandırıcı bağımlı ne görüyorsun söylesene?. Bir şu yüzüne bak neden bu haldesin?. Cevabı şu parçalarımdan bile pislik akarken senide o pisligin icine cekmemi istiyorsun benden ama yapamam, belki iyi biri değilim ama sana o serefsizligi yapamam o yüzden benden daha fazlasını bekleme...".

         Gözlerindeki hayal kırıklığı yerini boşluğa bırakmıştı, hani insan gözleriyle konuşur derler ya öyleydi.  Ama yapamazdim onu kendi bosluguma cekemezdim.

         Arabaya usulca binerek kemerini taktı.  Bende arabayı çalıştırıp evinin yoluna sürdüm.  Yol boyu aynı bakışlarla sadece bana bakıp tek kelime dahi etmemişti. Annem susmak en ağır cevaptir derken neyi kastettigini simdi anlamistim. Arabayi evinin önüne park edip inmesini bana son kez bakmasını bekledim. O ise bakışlarını eve dikip kapıyı ardından kapatarak ellerini cebine koyup derin bir nefes aldi. Daha sonra sırtını bana çevirerek bir adim daha uzaklaştı.  Bir an duraksadiktan sonra arkasına donmeden konuştu. "Beni istemediğini anlıyorum basina açtığım her sey icin beni affet Özür dilemeyecegim çünkü biliyorum sevmiyorsun ama sana yaşattığın herşey için teşekkür ederim. Biliyor musun?. Ilk defa birinin beni gerçekten sevdiğini sanmıştım ve seni sevmiştim yalanda olsa teşekkür ederim".

         Her kelime bir kırbaç gibi yüzüme vuruyordu. Göz Yaşlarım yanaklarıma ulaşmak için göz kapaklarima hücum ederken o çoktan son kez bile ardına bakmadan eve girmişti. Geride bıraktığı enkazdan haberi bile yoktu... O an Sezarın sòzleri aklıma geldi.

yanlis temeller üzerine kurdugun hayallerin enkazı altında kalacaksın. ...
        Elimin tersiyle yanaklarımı silerek hızla eve sürdüm. Ev bombostu odama girip yatağıma uzandim yastiga basimi koyar koymaz en büyük cehennemim başladı.  Onun kokusu!!!. Yatağın her köşesinde buram buram onun kokusu vardı.  Cildiriyor dum. Hizla yataktan dogrulup elime geçirdiğim yatak örtüsünü çekerek savurdum. Çığlık atıyor yerdeki örtüyü tekmeliyordum. Çık aklimdan beynimden çık, lütfen dayanamıyorum bu kokuya sessizliğe lanet olsun git başımdan.  Ellerimle kulaklarımı kapayip beynimde yankilanan sesinden kacmaya calistim yapamiyordum...

           -  - -  - - -  - - - - - - - - -  - - - - - - - -
3ay sonra;

          Gözlerimi açtığımda güneşin varlığını hissedip dudaklarımı büzdüm. Lanet sabah lanet güneş.  Odamın perdelerini açan Halide sultana Kaşlarımı çatarak cemkirdim.  "Neden ben neden her zaman ben". "Çünkü küçük hanım okula gitmelisin hocan mesaj bırakmış bu gün sunum günü, bilmem farkindamisiniz ama 1 ay sonra mezun oluyorsunuz ve anneniz heyecanla o günü bekliyor.". Ayh annemi yesinler sanki o gidiyor her gün o lanet okula. Haklısın ic sesim haklısın ...

         Kalkıp uzerimi degisip bir siyah etekle beyaz gömlek giydim. Aynada kendime baktim. Saçlarımı kızıla boyatmistim ve uzatmistim. Eskisi gibi giyinmiyor konusmuyor ve mümkün olmadıkça evden çıkmıyor sadece okula gidiyordum. Butun sınavları başarıyla vermis son sunumu yapıp mezun olmayı bekliyordum. Sonra amerikaya gidip onun hatıralarını taşıyan bu sehirden bu sokaklardan bu evden kurtulacaktim. Unutamiyordum, geceleri hala aklıma geldiğinde ter içinde uyaniyor sabaha kadar aglamamak icin direniyordum. Spor salonunda kendime isgence eder gibi calisiyor didiniyordum. Ama hicbir sey o aklimdaki görüntüsünü silmiyor silemiyordu.

           Halide sultan bile anlatmıştı bir seylerin ters olduğunu habire bana delirmisim gibi bakiyordu hatta gecen gun Sezarla konusurken duymustum. "Bu kizda bir haller var oğlum nesesini elektirikli Süpürgeyle çekmişler sanki. Sevmedim bu halini alışık değil bünyem uc aylik ömrüm kaldiysa söyleyin bir dediğimi ikilemiyor bu kız hic iyi değil hicccccc".

       Evet iyi değildim ama onu üzmek tense kendimi üzerdim. Son kez eşyalarımı kontrol edip evden çıkıp okulun yoluna saptim. Başım ağrıyordu ve kahveye ihtiyacım vardı. Yolda bir cafede durup kahve almaya karar verdim. Arabaya bir park yeri bularak çantami alip kafeden iceri girdim. Sıcak gülüşü olan bir görevli civildadi "Ne arzu etmistiniz hanım efendi.". "Double americano lütfen". Kız siparişi alarak arkasina donup yapmaya başladığında etrafa bakındım.  Yesil sari döşenmiş lüks bir cafeydi. Etrafda duvarlara asılan pahali resimler ve masalarda taze cicekler vardi. Bir anda gözüm tanıdık birini gördü. 
Tanrım o bir kızın elini tutuyordu....

Küçük SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin