Hızlı adımlarla eve girip etrafıma bakındım, annemi bulmam gerekiyordu ve salonda yoktu hızla merdivenleri cıkarak çalışma odasına daldım. Annem ne yapıyorsun gibisinden bakarken avazım çıktığı kadar bağırmaya başlamıştım. "Bu güne kadar senden hiçbir şey istemedim , nede babamdan hiç istediğiniz gibi bir varis te olamadım ama bana hep katlandiniz, ama şimdi sizden daha doğrusu senden bir şey istiyorum, o kadını ara ve söyle ki eğer Gökmen nezle bile olsa ondan bileceğim ve ona yaptığı her şeyin bin beterini yaşatacağım o yüzden hemen şu andan itibaren ona iyi davranmaya alissa iyi olur". Annem her zamanki otoriter ifadesini bozmadan telefonunu alıp birkaç tuşa bastı. Kısa bir bekleyişin ardından o lanet kadının sesi duyuldu.
"Katerina"
"Bir şey mi oldu Himracığım"
"O kadar samimi olduğumuzu hatırlamıyorum"
"Ne icin aramıştın?"
"Kısa ve net konuşalım çünkü çok vaktim yok oğlun birazdan oraya geldiğinde ona iyi davranmaya bak yoksa ona söylediğin gibi seni öyle bir bok cukuruna yollarım ki o sahte saçlarını süpürge yapmak zorunda kalırsın"
Annem telefonu kapandığında önündeki koltuğa yığıldım. "Teşekkür ederim". "Sencede fazla tepki göstermedin mi?". "Fazla mı anne o kadın ona isgence ediyormuş hemde yıllardır!". "Bilmiyordum fakat onu her adımda koruyamazsin unutma o daha henüz olgunlasmadi yaptığın iyilikler bir gün seni kötü gösterebilir".
"Umrumda değil anne o beni yanında istediği sürece yanındayım. Bir Hilarius olarak değil Babamın kızı Himra olarak". Anneme demek istediğim ben senin gibi mantığıyla hareket etmek yerine babam gibi kalbimle savasirimdi. Çünkü babam her zaman sevginin herseyi yenecegine inanırdı. Odadan çıkarak sahile doğru sürdüm. Cafe önümde göründüğünde arabayı park edip bir bira söyledim ve deniz kokusunu içime çekip beklemeye başladım.
Gökmen;
Arabayı sürerken hala ellerim titriyordu. Sanki her an düşüp Bayılacakmısım gibi hissediyordum. Evin bahçesine girdigimde abimin evde olmadığını anladım. Beni koruyacak hiç kimse yoktu ve işgence başlıyordu. Titreyen ayaklarimla eve girip kapıyı yavaşca kapattım. Annemin ağır parfümü odada yayılmıştı.
Ilk kez korkmuyordum sadece savaşmak istiyordum, Ona söz vermiştim onun için yıllardır içimde tuttugum ne varsa yüzüne vuracak ve annemi hiçe sayacaktim. Biliyordum susup kalmayacaktı ama Himra haklıydı geç bile kalmıştım. Salona girdiğimde annem karşımda dikiliyordu. Nefesimi verip yüzüne baktım. Ilk kez gözlerine baktığımı fark ettim. Benimkiler gibi yemyesildi. "Geldinmi oğlum" dedi sakin bir sesle. Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Oğlum mu ? Doğru mu duymuştum?. "Sen iyi misin?".
"Sana oğlum olduğunu söylemem için iyi olmam mı lazım?"
"Bir oğlun olduğunu hatırlamak için geç kalmadin mı? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Sevgilim
ChickLitOlması gereken yanlış zamanda oluyorsa, söylenmesi gerekenler soylenmiyorsa, yaşanılan her şeyi bir kenara atın. Atın çünkü anlamı yok körü körüne bağlanmanın , anlamı yok içten içe bir aşkı yaşamanın, çünkü aşk dolu dolu yasaninca güzel, çünkü aşk...