Bölüm 47

4.7K 155 22
                                    

                        Dört tarafım elbise doluyken bir odada oturup, bir kızın en hazin anlarına tanık olmak gerçekten eğlenceli olabiliyormuş. Odanın hiç bir köşesinde alışveriş poşeti ve kutuları bulunmayan yer kalmadığından dolayı yatağın üzerinde zorlukla yer bulup oturmuş heyecanla tırnaklarımı yiyordum. Neden mi bu durumdayım işte orası cidden çok hızlı gelişen bir olay.

                            Alara'ya verdiğim söz nedeniyle okuldaki ofiste berbat sıkıcı geçen günden sonra Gökmen'i bir şekilde atlatıp Alara'yı alarak bizim eve getirdim. Aslında planımda sadece ufak birkaç değişiklik yapıp ona kız gibi kız olmayı öğretmek vardı ama evdeki Almahara tehlikesini unuttuğum için iş daha büyük boyutlara geçmişti. Özet geçmek yerine uzun uzun anlatmam gerekirse her şey eve girmemizle başladı;

                     Arabada beni milyonlarca soruya boğmasına rağmen sabır göstererek ona üstü kapalı mesajlar verip onu eve getirdim. Bahçeden girdiği anda ilk verdiği tepki, "Bu kadar zenginsen neden çalışıyorsun" olmuştu. Evet samimi konuşuyorduk çünkü okul dışında öğretmenlik yok kuralını ona benimsetmek için göbeğim çatlamıştı. Daha çok abla kardeş gibiydik. Benim gibi kızın nasıl bu kadar masum bir kardeşi olabilirse o kadar işte...

                      Evin kapısından girdiğimizde halide sultanın donattığını sofraya oturup alelacele bir şeyler atıştırdıktan sonra odama çıktık. Odamın her köşesini inceleyerek yorumlar yapıyordu. "Bu tablo güzel, bu ayakkabıyı nereden aldın" nefes almayı hatırlıyormuydu aceba?. Kısaca cevaplar vererek üzerimdeki ciddi elbiseden kurtulup rahat bir şort ve bluz giyerek saçlarımı topladım. 

"Hadi bakalım alışverişe küçük hanım" dedim. O sevinç çığlıkları atarken bir anda açılan kapıyla  sevgili kuzenimin sesi duyuldu. "Alışveriş mi dedi biri?" . Al başına belayı dediler bence canım dedim içimden.

 "Evet bu küçük arkadaşımızla alışverişe çıkıyoruz ve sen evde kalıyorsun". Almahara bana kötü kötü baktıktan sonra kıza dönüp gülümsedi. "Sen de kimsin". Ben cevap veremeden kız atıldı. "Okuldan öğrencisi ama o burada ablam olarak davranmamı istiyor". Almahara abartılı bir kahkaha atarak göbeğini tuttu. "Öğrenci ha Gökmen'in arkadaşımı?". Ben şok geçirirken kız atıldı. "abla sen Gökmen'i nereden tanıyorsun", Almahara tatmin olmuş bakışlarla yakaladım seni bakışını bana attı. " o Gökmen'i tanıyor çünkü aynı yaştalar yani arkadaşlar" diye düzelttim.

      Kız inanarak abartılı bir ses çıkardı. "İnanmıyorum o hiçte benim yaşımda gibi değil ve çok güzel ben ikizin sandım". Herkes öyle sanıyor be güzelim dedim içimden. Almahara ağzında dilini şaklatarak gülümsedi. "işte bu yüzden benide yanınıza alın bu kızı kadın yapalım". Ona başımı olumsuz anlamda sallayarak tısladım. " Onu kadın değil striptizci yaparsın sen" . "o zaman Gökmen'le olan arkadaşlığımızı sonra konuşuruz onunla" dedi tehtitkar olarak. Ah başımın belası nereden geldin ki sen kalsaydın ya Amerikada. 

            El mahkum teklifi kabul ederek onuda arabaya alıp Avm'nin yolunu tuttuk. Kısa süren yolculuktan sonra mağazalara göz atmaya başladık. Almahara'yla aynı anda Alara'ya bakarak " Önce okul kıyafetleri" dedik, kızın üstündekileri onaylamadığımızı belli ederek. Gereğinden uzun ve bol bir etek ve aynı bollukta erkek kıyafetine benzeyen gömlek cidden bedenini saklıyordu. Okul üniformalarının olduğu mağazaya girip kısa süre baktıktan sonra kızın ölçülerini alarak istediklerimizi söyleyip bir saate hazır olacak kıyafetleri ödeyip mağazadan çıktık.

           İlk girdiğimiz mağazada Almahara'nın gazabına uğrayıp bulabildiğimiz türk tabiriyle bütün eksik etekleri ve göbeği açık bluzları aldıktan sonra daha sonra benim zevkime uygun olan spor ama sexy olabileceği bir mağazaya girip alışverişin dibine vurmuştuk. Yaklaşık  bir buçuk saati daha geride bıraktıktan sonra hem Gökmen'e laf anlatıyor hemde eşyaları taşımaktan geberiyordum. Onlardada durum farklı değildi. Eşyaları arabaya yükleyip okul üniformalarınıda alıp kuaföre geçtik. Kızın kestane kahverengisi saçları vardı, ama emindim ki ona karamel kahve veya kızıl daha çok yakışacaktı. Doğallığı severdim ama bu kız doğalken çok çocuksuydu. Saçlarını keserken ağlamasınıda saymıyorum cidden bebek gibiydi. Kuaförle onu zor bela ikna ederek sadece saçlarına şekil verip boylarını kısatlmayacağımıza ikna ettik. Boya işlemi boyunca İnstagram'ı için yüzlerce fotoğraf çekmiş ve bir çoğunda Almahara'nın sürtük pozlarını kullanmış yada kullanmaya çalışmıştı. Kozmetik bölümünden bir set dolusu malzeme alarak ona hediye ettiğimdeki sevincini görseniz oscar aldı sanırsınız....

                        Gün karardığında eve gelip onun kıyafetleri denemesini bekliyorduk ve az önce bahsettiğim karmaşa durumu işte tam olarak buydu. Eserini merak eden sanatçılar gibi onun giyinmesini bekliyorduk. Dışarı çıktığında üzerinde dar bir beyaz göbeği açık bluz ve siyah mini şort vardı. Hadi ama cidden bu gerçek olamazdı. O küçük kız bu kızsa bende Melissa değilim dedim ağzım açık ona bakarken. Güzelliğini artık fark etse iyi olacaktı. Sanki bir anda beş yaş büyümüş gibi oldukça alımlı ve çekici bir kadın olmuştu. Almahara ve benim ortama geçerek Selfie yapıp ikimizide sulu sulu öptü. Teşekkür etmekten yorulduğunda eşyalarını annemin şöförüyle onuda paketleyip eve gönderdiğimizde Almahara'yla birlikte cidden eğlendiğimizi fark etmiştim esas mesele yarın okulda ne olacağıydı. 

                  Yorgunluk kahvemi içerken telefonum bu gün zilyonuncu kez titrediğinde Gökmen'in aradığını tahmin ettiğim için hiç bakmadan açmıştım.

"Efendim Gökmen"

"Nerededin Melissa?" işte bizde böyleydik askerlik arkadaşı gibi isimlerle hitap etmeler filan...

"Evdeyim Almahara'yla kahve içiyorum sen?"

"Sahile geldik takılıyoruz seni görmek istiyorum özledim"

"Hiii o zaman hemen eve git ve uyu yarın okulda görürsün"

"Ya aşkım hiç o konuya girme cidden özledim"

"Isine gelmeyince aşkım olduk demi Gökmen"

"Ya ne alakası var sevgilim özledim diyorum seviyorum diyorum"

"Hic konuşma Gökmen kapat okulda görürsün ne kadar görebilirsen"

"Aşkım ama aş...."

  Telefonu kapattığım gibi Almahara'nın telefonu çaldı.  "Serkan'dır " dedim gözlerimi devirerek. Oda benim gibi hışımla telefonu açtı hedi beni anladık ta sana ne oluyor kızım. ...

Bozuk Türkçesiyle bir küfür savurarak telefonu açtı.

"Gelmiyorum serkan..."

"Sen o sarışın kızla git serkan"

"Bilmem"

"banane"

"üff bye".

Bir kahkaha krizi daha geçirerek telefonları kapattık tamamen kapattık yani. "Size ne oldu". dedim. Almahara gözlerinden ateş çıkarır gibi konuşmaya başladı bir eliylede masaya tırnakları ile ritim tutuyordu.

"Ben bunu sabah aradım gel sahile gidelim diye kahvaltıya , kalktım hazırlandım gittim beyefendi tam 20 dakika geç geldi neymiş trafik varmış hadi onada tamam dedim , bir anda sarışın bir kız gelip ahtapot gibi boynuna yapismazmi üniversite arkadaşıymış bıraktım kaçtım".

        Gülmemek için dudaklarımı isirarak ona Alkin ve Alara olayını anlattıgımda en sonunda midemize giren ağrı yüzünden nefes alamayip kendimizi yere atmıştık.

              Konu nereden nereye gedi diye kendi acınacak halime gülüyordum ki kapı çaldı. Kısa bir süre sonra Halide sultan koşarak yanımıza geldi.

  "Kızlar koşun sizin deli oğlanlar sarhoş kapıya dayandı eyide ananlar evde değil yoksa aboğğvvvv "

"Deli oğlanar mı?" dedik bir ağızdan.

" He ya senin sarı oğlanla onun esmer oğlan"

Ağlasam mı gülsem mi be halide sultan, ney bir dakika kapı sarhoş koş Almahara koş ....

Küçük SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin