Bölüm 16

7.5K 212 4
                                    

Kafamda binlerce soru varken ne yapmalıydım? Yani normal bir insan olsa ne yapardı?.  Ben spor salonuna inip canım çıkana kadar çalışmayı seçtim. Normal olmadığım kesindi. Resmen ağzım yüzüm terden kaymış ellerim ayaklarım titrememek için direnirken ben inatla kum torbasına yumruk ve tekmelerimi geçiriyordum. Hani o sürtük iç sesim olmasa belki normal olabilirdim ama hala konuşmaya devam ediyordu. Oldumu cnmm yhaaa şu yüzüne gözüne bak toplama bilgisayara dönmüşsün Gökmen seni görse ardına bakmadan kaçar, tazmanya canavarı bile daha sexy şu an. 

                 En sonunda halim kalmadığını anlayınca kendimi banyoya atmak için güç bela salondan çıkıp söve saya merdivenleri emekler gibi tırmandım. Odamdaki banyoyu kullanamayacağım için misafir odasına girerek kendimi banyoya attım. Sıcak su tüm kemiklerimi sızlatırken yorgunluğumuda almaya başlamıştı. Yaklaşık yarım saat köpülü suyun içinde yattıktan sonra kalkıp durulandım. e gülüm ne giymeyi planlıyorsun kıyafetin filan yokta. İşte iç sesimden mantıklı bir cümle daha zaten ne zaman mantıklı olsa bir bok yemiş oluyordum. Söylenmeyi bırakıp üzerime sardığım havluyla yavaş yavaş kendi odama yürüyüp sessizce kapıyı açtım. Gökmen yatakta yoktu. Odada olmamasının rahatlığıyla kafamdaki havluyu yatağa atıp dolabı açarak bakınmaya başladım. İç çamaşırlarımı giydikten sonra hala şort mu etek mi diye düşünüyordum ki o garip his üzerime üzerime geldi. Hani karanlıkta yürürsünüz de sanki arkanızdan biri geliyormuş gibi tedirgin olursunuz, izlendiğinizden eminsiniz ama arkanızı dönemezsiniz ya işte tam olarak o his gelmişti. Elimdeki lacivert şortla yavaşca arkamı döndüğümde Gökmen'in bedenime attığı bakışlarla göz göze geldim. "Sen burada ne arıyorsun?" . Transtan çıkıp gözlerini benden kaçırarak arkasını döndü "Şey ben lavabodaydım sonra sen işte giyinirken , şey ben aslında görme,.. istemedim yani ama... sen orada.." Resmen konuşmak için işgence çekiyordu. "Sorun değil". Hadi ama biraz daha gel sen giydir deseydin tam olurdu sorun değil mi?. İç sesimin boğazını sıksam ölürmüydü ki?. Ama haklıydıda sorun değil ne demek lan?. Gökmen bir şey söylemeden odadan çıtığında roket hızıyla üzerime bir şeyler giyip hiç bir şey olmadı bakışlarımı takınıp aşağıya indim.

                         Gökmen ve Sezar televizyonun karşısına oturmuş maç muhabbeti yapıyorlardı. Tam erkek muhabbeti deyeceksiniz ama bende normal değilim demiş miydim. "Bence Bayern alır". Sesimle ikiside aynı anda bana dönerken tekli koltuğa yanlamasına yatıp hayırlısı be gülüm bakışlarını attım. Kısa süre sonra engin futbol bilgimle onların muhabbetlerine karıştığımda ikiside hayran hayran bana bakıyordu. 

                                -----------------------------------------------------------------------------------------------

Gün boyu pes oynayarak erkek muhabbeti yaparak iyi bir üçlü oluştursakta Gökmen hala bir şeylerden şüpheleniyor gibiydi. Diken üstünde gibi her an bir yalan uydursamda bunun aynı evde aynı sınırlarda zor olacağını anlamıştım. O nedenle kıvranmaktan karnıma kramplar girmeye başlamıştı. Sezar hiç bir şey çaktırmasada oda aptal değildi. Akşam olduğunda Sezar işlerim var diyerek evden ayrıldığında gelecek olan soruların gerilimini yüzümde hissediyor ama herşey normal bakışları yapmaya çalışıyordum. 

              Karnımdan gelen acayip seslerle bu gùn yemek yemediğimi fark ettim. Tanrım Halide sultanda Sezar da yoktu yemek yapma işi bana düşmüstü. Aslında sevinmiyor da değildim. Onunla baş başa kalmaktan iyiydi. "Ben yemek yapıyorum" dedikten sonra koşar adım mutfağa girdim. Dolabı açıp bakındım tavuk sote fena olmazdı. Birkaç soğanı alarak soymaya başladım. Kesmeye başlamamla gözlerimin yanması ve ağlamam bir olmuştu.Burnumu çeke çeke soģanlarì keserken Gòkmen gelerek başımda durdu. "Burnundan nefes almazsan gòzlerin yakmaz". Ciddimisin şeker şey iç sesim yine yılışmaya başlamasa olmaz sanki. Denemek için ağzımdan nefes almaya başladîğımda haklı olduğunu anladım. Soğanlar bittiğinde tavaya atıp kızartmaya başlamıştım ki oda eline bir büyük bıçak alıp keskinliğini incelemeye başladı. "Ne o beni öldürmeyi mi planlıyorsun?" Bıçağı kesim tahtasına bırakarak ben suçsuzum der gibi ellerini kaldırdı ve sırıttı "Ben sadece ölü olan bir şeyi kesecektim" eliyle tavuğu isaret ediyordu. Ben soğanları kızartırken gayet usta bir biçimde tavuğu küçük parçalara ayırdı. Daha sonra tavaya atarak aynı ustalıkla çevirmeye başladı. Ben domatesleri keserken o bango üzerindeki baharatlardan tavuğa ekliyordu. Gerginliği yumuşatmak adına soru sorayım dedim. "Yemek yapmakta iyisin sanırım". Gözünü tavadan ayırmadan konuştu. "Küçükken yatılı okula yollandım. Yemek temizlik herşeyi yapmak zorundaydık, o nedenle zamanla işgence çekmek yerine zevk alarak yapmayı tercih ettim öylesi daha katlanılırdı". Ne söylemem gerektiğini bilmediğim haldeydim. havayı yumusatnak için tusunami çıkardın şapşirik... Iç sesime sonsuz saygılar. Zorda olsa konuştum. "Neden yatılı okul". "Babam biz küçükken annemi ve bizi terk etmişti annem tek başına çalısarak bize bakmaya çalıştı o zamanlar bu kadar paramız yoktu tabi ama beni ve abimi yatılı okula yolladı yaklaşık 6 yıl orada kaldık ve sonra annem bizi geri çağırdı". Kafamda bir çok soru isareti vardı ama nasıl soracağımı bilmiyordum. "Peki annen bu serveti nasıl yapmış". "Bilmiyoruz açıkcası bilmekte istemiyoruz yokluktan cıkan bir insan varlığa alışınca vazgeçmek zor sorgusuz kabul ediyorsun". Başımla anlıyormuş gibi onaylayarak domatesleride tavaya attım o ise hala düşünüyor gibiydi. "Yokluk çekmek zor biliyorum ama sen güçlü bir kızsın ve ayakların üzerinde durdun bak iyi arkadaşların var en azından sokakta değilsin". "evet şanslıydım ama bırakmak istiyorum tüm o pis işleri, artık bıktım çevremdekilerin zarar gòrmesinden". Tavadaki yemegın ateşini kısıp bangoya yaslandı. "Biliyorsun sana her zaman yardım ederim istemen yeter".  Yanına yaklasıp ellerini karışık saçlarına daldırdım. "Biliyorum beni merak etme sen".

    

         Yemek masasına oturup yavaşca yemeğimizi yedik yine aynı yavaşlık ve sessizlikle bulaşıkları topladık. Salona geçtiğimizde bu sessizlikten boğulmak üzereydim. "Film izler misin" Başıyla onayladı. Televizyon masasının çekmecesini açarak birkaç cd çıkardım. Ona uzattiğimda bir sure dusunup bir tanesini seçti. Dvd ye takarak yanına oturdum. Film aslında askiyon ama birazda romantikti. Bazı sahnelerde gözümüzü bile ayıramıyorduk ki başımı onun omzuna yasladığımı fark ettim. Kalp atışlarını hissedebiliyordum. Yavaşca elini omzuma koyup beni kendine daha çok çektiğinde benimde kalbimin ritimleri hızlandı.

        Her filimde olan sahneyi unutmuştum tabi baş roldeki adam ve kadın yavaşca birbirine yaklaşıyordu. Hadi ama lütfen sevişmeyin bu durumda olmaz.Kalbim zaten ağzımda atıyor onun kokusu teninin sıcaklığı bedenime deyen eli yapmayın. Nefesimi tutmuş ne olacağını bekliyorken deli gibi öpüşmeye başladılar. Bit hadi çabuk diye yalvarıyordum. Bedenim alev alevdi filmdeki çift masanın üzerinde soyunurken öpüsmeleri şiddetleniyor fantazinin doruklarına ulaşıyorlardı. Bu sahnenin uzun süreceğini anlayıp hemen televizyonu kapadım. Gökmene göz ucuyla baktığımda oda benim gibi sersemlemişti. Ilk defa iç sesim bir şey sòylemiyor ve duygularımla yönetiliyordum. Yada hormonlarımla...

      Bunu yapmamalısın dedim kendi kendime ama şu an deli gibi aklım kalbim en çokta bedenim Gökmen diye haykırîyordu. Elini yavaşca omzumdan çekerek uzaklaşmaya çalıştı işte o zaman sonra pişman olmaktan korksamda yapabileceğim en çılgın şeyi yapıp onu yakasından tutup kucağına çıktım. Iki bacagım iki yanında yüzüm yüzüne bakıyorken kırmızıya yakın dudaklarına dudaklarımı dayadım. Ilk başta şaşırsada daha sonra karşılık vermeye başladı. Ağzında yarasından gelen kan tadı vardı ama yinede dudakları tatlıydı. Dili dilime deydiğinde nedenini bilmediğim bir inleme ağzımdan çıktı. Bu inlemeyle beni kendi kucağına daha çok bastırarak ellerini belime ve boynuma koydu. Bedenlerimiz alev alevdi dokunduğu her yerim her hücrem yanıyordu. Kucağında biraz hareket edince altımda hissettiğim sertlikle bocaladım. Oda beni istiyordu bende onu. Dudaklarım boynuna indiğinde basını geriye atıp inledi. Bu onu daha çok istememe neden oluyordu. Kulak memesini yalayıp ısırdığımda elimi tutup zorlukla konuştu. "Ya..yapma, ben dayanamıyorum, seni istiyorum". Bende nefes nefese karsılık verdim "Bende seni istiyorum". Ellerini belime koyarak kafasını geri çekip bana baktı ne yapacağını kestiremiyordum daha sonra ellerini yanaklarıma koyarak gözlerime odaklandı. "Beni sevdiğin için istemeni istiyorum, bedenin istediği için değil, pisman olmanı istemiyorum ve daha sonra benden kaçmanı, benim ol istiyorum ama bir gecelik değil sana bunu simdi yapamam Melissa bunu benden isteme kendimi tutamayabilirim".

      Hani ağlamak istersinizde yaslar inadına birikir de akmaz ya işte o haldeydim. Ona sarılmak seni seviyorum demek istiyordum. Bana gösterdigi bu şefkat duygusunu hissetmek paha biçilmezdi. Yavaşça kucağından inip toparlandım. "Tamam ben yatıyorum sende dinlen yarın benim evime gidiyoruz". Bu kadardı işte saniyesinde değisiyordum. Oda bocalayarak onayladı. Odama çıktığımda hala bedenim titriyor ve şoktaydı. Yatak sanki iki katı soğuk ben iki katı yanlızdîm ...

Küçük SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin