Bölüm 58

4.2K 138 10
                                    

    Olması gereken yanlış zamanda oluyorsa, söylenmesi gerekenler soylenmiyorsa, yaşanılan her şeyi bir kenara atın.  Atın çünkü anlamı yok körü körüne bağlanmanın , anlamı yok içten içe bir aşkı yaşamanın, çünkü aşk dolu dolu yasaninca güzel, çünkü aşk hak eden cesur yüreklerin kalbinde yaşanmaya yakışır.  Korkarklığı sevmez aşk, ve kokraklarida, cesur olacaksın aşkı istiyorsan, sakınmayacaksın sözlerini , çünkü aşk yalanları değil doğruları sever...

             Kapıdan hışımla giren yüzü tanıdığım anda kaybettigimi anladım.  Kaçamadım, kaçamazdım. Aşktı bu içimi parcalasada beni yıksada yine ona koşardı ayaklarım onu aradı gözlerim, zayıftım ona karşı.

     Kendimi toparladim ve güçlü kadını oynamaya çalıştım.  "Ne istiyorsun" dedim dikleserek.

"konuşmamız lazım" dedi ve kapıyı kapatıp başıma dikildi. Boynumu kaldirmadan onu goremeycegimi anlayarak kalktım.  Bana kimsenin yukarıdan bakmasını sevmezdim.

   "Bir problem mi var?" dedim hoca öğrenci ilişkisini vurgulayarak kendi masama geçerken. "Ciddi misin?" dedi gözlerini gözlerime dikerek. Bakmamaliydi bana böyle bakmamaliydi... "Evet burası bir rehberlik ofisi benim isimde bu" deyip defterimi açıp ona baktım.

"Oyun mu oynuyoruz" dedi sinirli bir ses tonuyla.

"Oyun oynamaya vaktim yok küçüğüm" dedim son kelimeyi vurgulayarak.

       Hızla kalkıp yanıma gelip önümdeki defteri alıp odanın bir köşesine savurdu. "Bana bak!" dedi kukrercesine. Gözlerimi gözlerine dikip ayağa kalktım.

"Kendine gel!" diye bağırdım. 

      Kollarimdan tutarak bana yaklaşarak nefesini yüzüme verdi. "Ben kendimdeyim" diye tısladı. "Belli" dedim kollarımı kurtarmaya çalışırken ama bir milim bile hareket edemiyordum. Istesem canını yakardim ama kiyamayacak kadar seviyordum.

        "Seni seviyorum anlıyor musun? Senden vazgecmeyecegim" dedi gözlerime bakarak.

"Yeter!!" dedim o gün bana bağırdığı gibi. "Yeter artık, hala bunları söyleyecek yüzün mü var? Sevgi o kadar basit degil gör artık"

 

      Bana daha da yaklaşarak masaya yaslanmami sağladı.  "Basit demedim seni seviyorum dedim bunu sende biliyorsun senden vazgecmeyecegimi bildiğin gibi"

"Ben senden vazgeçtim ama o kapıdan çıktığım an sildim seni"

"Öyle mi peki o geceyide sildin mi? ilklerini, uyumadan önce bana seni asla bırakmam dediğin geceyi?"

Üzerime yaslanarak omuzlarimdan tutup dudaklarıma yapıştı.  Şok içinde tepkisiz ona bakarken sertçe beni öpmeye başlamıştı. "Bunu da mı sildin" dedi geri cekilince. Konusamiyordum, anın şoku ve o nane vanilya kokusu. Boynuma nefesini vererek dudaklarını omuzumdaki kemiğe sürttügümde inlememek için kendimi sıkıp tırnaklarımı avucuma geçirdim. Neden bedenim bana yasattiklarina rağmen onu istiyordu. Tam bir acizdim...

"Sildin mi? hiç bir şey hissetmedigini söyle melissa"

    Nerden bulduğumu bilmediğim bir güçle gözlerimi açıp ona baktım ve tıslar gibi konuştum. "Çık dışarı".

Elimi tutarak başını salladı. "Hayır konuşacaksin"

"Çık dışarı dedim ne benimle nede bu ofiste işin yok"

     Bir adım geri çekilerek ellerini yanaklarıma koydu. "Yapma Melissa seni seviyorum, söyle sende beni seviyorsun unuttum deme"

"Git" dedim kafamı çevirerek.  "Git buradan".

       Bir süre öylece dikilerek durdu sonra gürültüye kapanan kapı ve yalnızlık.  Evet o kahrolasica yalnızlık...

Küçük SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin