Bölüm 12

7.1K 211 0
                                    

Okula gelmediğim günler sorun değildide bu proje mezuniyetimin anahtarıydı bense bir ay zamanım kalmasına rağmen hala ilk evredeydim. Okulun içine girdiğim anda tiksinmeye başladım okul benim yerim değildi.

           Hocanın ofisine çıkarak kapısını çaldım. Gir sesiyle derin bir nefes alarak içeri süzüldüm. Yaşlı bir bunak olan Necmi beyi görmeyi beklerken masada elinde bir kahveyle duran genç bir erkekle karşılaştım.

"Pardon Necmi bey yok mu?.". "Hayır hanım efendi, emekli oldu bir ay önce ben Anıl Türkal yeni Suç piskolojisi hocanız". Işte şimdi şok geçirebilirdim, okula gelmeyeli o kadar olmuş olamazdı. Lanet olsunn.....

Gülümseyerek elimi uzattım, "Memnun oldum ben Melissa Hilarius son sınıf öğrencisiyim". Bir bakış attıktan sonra gülümseyerek "Demekki o meşhur kız sensin, açıkcası nasıl oluyorda sizi hiç sınıfta görmedim ama sınavlarınızı hep hatasız verdiniz". Òvünmek istemiyorum ama öyle zekiyimdir demek istedim ama dudaklarımdan "Teşekkürler" döküldü. Bu konuşmayı uzatmamak için hemen konuya girdim. "Ben proje için gelmiştim, raporlarım hazır ama henüz tezimi yazmadım.". "Raporunuzu okudum açıkcası neden suç piskolojisi alanını seçtiğinizi merak ediyorum. Üstelik bir de uyuşturucu ve hırsızlık alanı herkesin tercihi değildir ama yazdıklarınız çok kapsamlı bu kadar bilgiyi bulabileceğinize emin misiniz". Hadi ama kızım seni tanımıyor bu adam komik şey yerim seni. iç sesime gülmemek için dudaklarımı ısırdım. Kısa bir süre konuşup gereken bilgileri alıp kendimi kütüphaneye kapadım. 3 saat boyunca tezimle savaşıyordum. Bir aylık òdevi bir günde yapacak kadar da piskopattım işte.

                 Bu arada Gökmen arada mesaj atarak az da olan stresimi de azaltmayı başarmıştı. Tezi yarıladıktan sonra toparlanarak annişime fotoğraflarını yollayıp galeriye gitmeye karar verdim.

                   Galeride Halil'le işlerden konuşmak sıkıcıydı uygulamaya girmediğim sürece ilgimi asla çekmiyordu. Tam bayilmak uzereydim ki mesaj sesiyle irkildim.
oduncuk-.- ,
yardmn lazm acil okula gel...

Iste bu kelimeler idrak sınırlarımı zorlarken elim ayağıma dolanarak galeriden çıkıp kendimi yola attım. Başına ne bela almış olabilirdi?. Tanrım tam bir baş belasıydı ama içimde bir yanım ona koş diyordu...

            Okula vardığımda arabaya yaptığım işgence yüzünden acayip sesler çıkarıyordu. Koşarak sınıfa saliseler içinde çıktım. Kapı açıktı ve içeride 2-3 kişi vardı. Gökmen'i göremeyince oradan bir çocuğun boğazına yapıştım.

      "Gòkmen nerede?". Çocuk nefessizlikten morararak güç bela konuştu. "Bi.. bilmiyorum, be..belki salondadr aşağda..."

Çocuğu savurup dùşmesine aldırış etmeden salonu bulmak için çıkıp koştum. Salon boştu okul boştu Gökmen'in telefonu kapalıydı. Çıldırmak üzereydim ,sinirden başım dönüyordu. Duvarı yumrukladığımı bile farkında değildim. Hocalardan biri koşarak elimi vurmamam için tuttu. O anda elimden süzülen kanları fark ederek kendime geldim, nerede olursa olsun onu bulacaktım.

            Aklıma gelen fikirle arabaya koşup iş telefonundan patronu aradım. O Gökmen'i bulabilirdi. Acele bir sekilde isteklerimi sıraladığımda cevabı çok net olmuştu. "Bizim işimiz bu değil  çocuk bakıcısı mısın?.".

         

Küçük SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin