Bölüm 39

4.9K 171 8
                                    

Pazartesini kim icat etti aceba ?. Onu geçtimde sabahın sikiştiği vakitte hadi işe başlayalım diyen zihniyeti hiç samimi bulmuyorum. Bence en samimi gün Cumartesi bence haftayı 9 gün yapıp iki cumartesi daha ekleseler hiç fena olmazdı.  Sabah sabah formundasin bebegim dedi iç sesim. Evet formumdaydim ve kafamın içindeki ağrı yüzünden pazartesine yardiriyordum. Bir de tam gün dersmis , sistemide derside okuluda.... Neyse... Allahtan bu sefer öğrenci ben değilim ama... Ama öğrencim sevgilim !!!

        Omuzlarımı sinirle sallayarak yataktan kalktım bu bas ağrısı soğuk bir duş ve sert bir kahve olmadan geçemezdi. Almahara hala yorganima sarılmış koca poposunda sinekler uçuşuyorken hazırlanıp evden firlamaliydim.

     Hizli bir duş alıp hemen dolaba parmak uçlarında yürüdüm.  Siyah mini bir etek, ve siyah beyaz bir spor gömlek bence uygundu hem ciddi hem cici bici değil.  Benim öğretmenlerim hep 50 yaş üstü bunaklar olduğundan -Anıl hocayı saymazsak afet-i devran çünkü- hep hocalarimin sexy olmasını hayal ederdim. Emin olun liselerde sexy hoca diye bir şey yokkkk.....

        Siyah topuklularımla dosyami alarak yavaş adımlarla aşağı inip annem için hazırlanan kahveden bir fincan alıp vakit kaybetmeden arabaya koştum.  Almahara'yı atlatmıştım peki ya Gökmen onu ne yapacaktım. Bir anda telefonum çaldı 'siktir'.

    Arayan Gökmen di bir anda elim ayağıma dolandı açsam mı açsam mı diye düşünürken telefon sustu. Ohhh atlattım dedim. Ne atlatmasi ayni okulda olacaksiniz salak o zamanda telefonu götüne soksan ne fayda ah benim terbiyeli iç sesim. Ardından bir mesaj geldi.
oduncuk-.-
Gunaydin tembel aşk, ben okuldaym ve ozldm... :(

Birazdan geliyorum yazmak varken ellerim bana ihanet etti.

'Bir sey konuşmamız lazım önemli'

Gelecek cevabı beklemeden okula sürdüm.  Okula ulaştığımda bu okula birkaç kez şuursuzca daldigimi hatirlayip istemsizce kıkırdadım.  Ciddi ol Melissa dedim ve toplanıp dosyami alarak müdürün odasını aradım.  şanslıydım ki hemen giristeydi beni süzen bir kaç erkeği ve süslü kızı saymazsak pek gören olmamıştı ama ne kadar saklanabilirdim ki?.

    Müdürün odasına girip beklemeye başladım hala kimse yoktu sekreter beklememi söylemişti.  Tam sıkıntıdan patlamak ùzereyken orta yaşlı ama iyi giyimli olgun bir erkek içeri girdi. -Az önce söylediğim seksi hoca yoktur lafını unutmayın ama seksi müdür var hemde su an karşımda!-. Adam beni görünce gülümseyerek elini uzattı.

"Merhaba Melissa Hanımdi sanırım?"

"Evet efendim" dedim elini sıkarken. Adam tekrar o çekici bakışıyla gülümsedi, "Ben Berk Tünsal memnun odum"

Başımla onaylayıp dosyami uzattım.  Sevecenlikle dosyayi alarak geriye yaslandı. Spor salonunuz nerede diye sormak istedi iç  sesim. Yaklaşık 50 cm den kalın kolları gömleğinden çıkmak istiyordu sanki. Sayfalara bakarak onaylayan sesler çıkardı. "Sanırım tam aradığımız kisisiniz genç ama tecrübeli bir çok araştırmanın ortak noktası ve güçlü tezleriniz var".

"Teşekkür ederim efendim" dedim resmi olmaya çalışarak. "Berk yeterli" dedi sevecenlikle. "Peki Berk bey", tamam sexydi ama samimi olmaya gerek yoktu her an Gökmen bir yerden cikabilirken üstelik...

     Hiç bozulmadan bana print aldığı bir kaç belge uzattı. "Bunlar ders programınız, gerekli kurallar ve okulun krokisi falan filan isterseniz ilk dersinize hemen baslayabilirsiniz".

     Belgelere bakıp onayladim. Bir yerden baslamaliydim. Odadan teşekkür ederek kendimi atıp sınıfa baktım.  Ohh 9. sınıflar rahatım...

     Sınıfı belgelerden bularak ki zor olmadı kapıyı açıp içeri girdim. Etraf sanki savaş alanı gibiydi. Havad uçan kalemler masadaki çocuklar ve telefonla oynayanlar hepsi bir alemdi. Sakin olmamı kendime tembihleyerek masaya yürüdüm.  "Çocuklar" dedim varlığımı fark etmeyen sınıfa.  Ama yok kimse beni sallamamakta dirençli.  Birkaç kibar denemeden sonra artık limitime gelmiştim.  Üzerime gelen kalemi alarak az önce atan çocuğa yürüyüp kalemi masasına kırıp bıraktım.  çocuk bana şaşkın şaşkın bakarken birkac kişi daha beni fark etmişti. Daha sonra hızla telefonla oynayanlarin telefonlarını alarak öğretmen masasına dizdim. Sınıf susmuş bana bakıyordu.

    Gülümseyerek masaya oturdum ve suskun sınıfa baktım. "Evet çocuklar bilin bakalım ben kimim?"

Sessizligin içinden bir ses duyuldu "Sinir biri oldugun kesin". Sesin geldiği yerde yaşından büyük ama hala ergen tipli bir oğlan vardı. Gülümseyerek "haklısın oyleyimdir ve bu sinir senin hocan ufaklık" dedim alaycı.  herkesten acaip sesler yükselirken sesimi yukseltip onları tekrar açılmadan kapattım. "Ve ben kesinlikle iyi bir öğretmen değilim ve acıma duygum yoktur bana iyi davranın yada davranmayin umrumda değil ama ben size kesinlikle iyi davranmak zorunda değilim". Az önce konuşan çocuk Ilgilenmiyor gibi sıraya yattı. "Ufaklık adın ne?". Cevap yoktu. "Sen sıraya yatan yüksek egolu enayi" Şimdi ilgisini çekmiştim. "Demir Bilge , Bilge holdingin sahibi" alaycı konuşması ben zenginim bana Karışma der gibiydi. bu çocuklar fazla mı şımarıktı yoksa baa karşı mı boyleydiler?. "Bende Melissa Hilarius tanırsın" dedim. Çocuk dikleserek beni dinlemeye başladı. 

    Herkes sırayla adını söylesin soy isimi olmadan kimin oglu yada kızı olduğunuz umrumda değil benim gözümde sadece işiniz önemli öğrencilik anlatabildim mi?" Hepsi sırayla ismini söylerken ben masaya daha çok çıkarak rahat bir pozisyon aldım.  Isimler bitince sınıfa son bir kez baktım. Ergenlik hormonları yüzünden sürekli aynaya bakan kızlar ve henüz erkek olduğunu yeni anlayan yüzü sivilceli erkekler.

   "Biliyor musunuz birkac sene sonra hepiniz bu hayattan bunalacaksiniz ve bu günler aklınıza gelecek o yüzden sizi daha cok yormak istemiyorum ilk sınavınız programa göre iki gün sonra ve konu şu bana eğer paranız olmasaydı birine ne hediye alacağınızı anlayacaksınız"

     O alaycì çocuktan bir kahkaha yükseldi "para olmadan hicbir sey alınmaz". "O zaman sıfır alırsın iyi düşün". Bu sırada calan zille masadan inip kapıdan çıktım.  Programa göre dersim 12M sınıfındaydi Gökmen'in sınıfı değildi ve yine rahattim. Öğretmenler odasından bir kahve alarak sınıfa yürüdüm Gökmen sağolsun 12lerin yerini biliyordum.

     Biten kahve bardağını çöpe atarak kolidordaki aynada sacimi düzelttim. Sorun yoktu hala sabahki gibiydim. Neyle karsilasacagimdan korkarak sinifa başıma birşey düşecek korkusuyla girdim ama herkes sırasındaydı ve sessizdi. Sınıfa girmemle tüm herkesin bana bakması bir oldu. Gülümseyerek masaya yaslanıp Günaydın dedim. hepsi Günaydın dedi ama bakışları sende kimsin bakısıydı.

   "Ben yeni piskoloji öğretmeniniz ve rehberiniz Melissa"

Herkes şaşkınlıkla bakarken yaslandığım yerden kalkıp birkac adım atarak sıralara yaklastim. "Kısa bir süre birbirimize katlanalim ne dersiniz". Arkadan bir kız òflerken ona bakıp güldüm. "Sarı saç güzel ama sende kestane daha iyi durur"  Kız samimiyetime sasirarak gülümsedi, zayıf yönleri bu kadar belliydi işte. "Sizede kızıl yakışıyor ama böyle kalsın zaten guzelsin" dedi olgun bir erkek sesi. Sese döndüğümde tüm bakışların döndüğü tarafta sarışın bir çocuk vardı. "Teşekkür ederim" dedim kibarca. Daha sonra yanına yürüdüm, kulağına eyilerek "sigara içmek sağlığa zararlı o yüzden o cebindeki paketi cantana sakla çok belli oluyor" deyip saçlarını düzelttim. Çocuk çevik hareketle pakedi yok ederken arkadan kapı sesi duyuldu hiç arkama donmeden konuştum. "Geç kalma sebebiniz ve ozrunuz lütfen". Kısa bir sessizlikten sonra "antremandaydim Özür dilerim" sesi çıktı.

    Arkamı döndüğümde gülümsemem yüzümde yeşil gözlerle asılı kaldı.

Küçük SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin