16. (kor-karahanlı)

2.1K 118 0
                                    


       "Çok dikkatimi çekiyor ama." Dedi yeşim sedat'ı izlerken. "Daha önce masum erkek görmediğin içindir. Eğer söylediğim gibi değilse de öyle varsay. Çünkü o çocuk sana göre fazla masum." Dedim ve ecrin'i daha sıkı kavradım. "Ben masum değilmiyim?" Dedi yeşim. Başımı iki yana salladım. "Senin yediğin haltları biliyoruz." Dedim. "Sedat çok dikkatimi çekti." Dedi tekrar yeşim. "Onu senden koruyorum." "Beni ondan koruman gerekmezmi?" Dedi sinirle. Başımı iki yana salladım tekrar.

"Sen kendini koruyabilirsin.." "o bir erkek!" Dedi hızla. "'Her erkek güçlüdür.' Diye yazmıyor hiçbiryerde. Ders aldığı için güçlü olmaz kimse. Cesaretli olursa güçlü olur. Sen güçlüsün. Ama o değil. Çünkü küçükken ailesi tarafından her zaman küçük düşürülmüş. Seni babam haksız olsan bile korurdu. Onun babası içki veya borç parası için ikisini çalıştırıyordu. Vedat kendine birisini buldu ve Sedat'ı da alıp kaçtı oradan." Dedim.

"Onun yaralarını-" sözünü kestim. "Sen saramazsın. Senin bir yaran olmadı. Sadece her aptal gibi girdiğin ayrılık sendromu var. O mu senin derdin? Hayır. Yeşim senin hiçbir derdin yok. Yaranın ne olduğunu bilmeden sarmayı düşünme." Dedim hızla. "Ev gözüktü!" Dedi cem gülerek. Sedat gülümsedi. "Çok yoruldum! 1 saat boyunca dinleneceğim." Dedi vedat gerinecek. "Dinlenin. Bende şunu yatırayım." Dedim. Herkes eve girdi. "Ağabey konuşalım." Dedi yeşim. Başımı salladım ve içeriye girdim. Odama çıktım ve yatağa yatırdım ecrin'i. Önüne gelen tutamı kulağının arkasına attım.

Üstüne örtüyü örtmek için ceketi kaldırmaya çalıştım. Çalıştım.. çünkü sımsıkı tutmuştu. "Vermem." Diye fısıldadı ve daha sıkı sarıldı. Derin bir nefes aldım ve örtüyü üzerine örttüm. Aşağıya indim hızla. "Ben dışarıdaki çardaktayım." Dedim ve dışarıya çıktım. Yeşim'in karşısına oturdum. "Sedat'ı istiyorum." Dedi yeşim. "Hayır. Sadece hırs gözünü kör etti. Onu elde edemezsin. Sen hergün sevgili yaparsın, o doğru kızı bekler. Sen arkadaşlarınla eğlenip gününe gün katarsın, o bir gün daha yaşadım diye şükreder. Sen bar veya partilerde kafayı bulursun, onun gezdiği tek yer hastane koridoru. Sen parayı çarçur edersin, o yolda gördüğü küçük çocuğa biteceğini bile bile kendi parasını verir.." dedim hızla.

Yeşim dondu kaldı. "Eklemek isterim ki.. sen herşeyi rahatça söylersin, o ise karşısındakini düşünür de konuşur. İkinizin arasındaki fark bu.. hatta bunlar. Siz zıtsınız. Eğer onu elde etmek için saçma birşeye kalkışırsan.. sana hiç görmediğin yüzümü gösteririm." Diye tısladım. Yeşim benim kardeşim olabilirdi. Ama hareketlerinden nefret ediyordum. Bunu yüzüne de söylüyordum. Ama hiç takmıyor hatta, o günde yine başına bela açıyordu.

"Doğru kız onu bulamaz ki. Onun adım atması gerekiyor." Dedi yeşim hızla. "Bu onun bileceği iş. Sen burnunu sokma yeter. Onun temiz hayatından uzak dur." Elini masaya vurdu sinirle. "Sen ona silah kullanmayı veya adam öldürmeyi gösterirken benim mi hayatım masum değil?!" Diye sesini yükseltti. "Karşındaki ağabeyin. Orospu arkadaşlarına benzetme beni.." dedim tehlikeli derecede sakinlikle. Yerine oturdu yavaşça.

"Soruyu cevaplamak istiyorum. Ben ona iyilik yapıyorum. Fark ettim ki sedat karşısındaki taşa nefretle bakıyordu. Bu da demek oluyor ki o taşı birisine.. hatta birilerine benzetip hedef alıyordu. Hemen de vuruyordu. Vurunca yüzünde oluşan o huzur ifadesi.. sedat'a benim yaptığım şey terapi gibi geliyor. Ne kadar mutluydu eve gelirken." Dedim önümdeki masanın çizgilerine bakarak. Yüzümdeki tebessüme engel olamamıştım.

"Bende ona yardımcı olmak istiyorum." Dedi yeşim. "Ona yardım etmek istiyorsan ondan uzak dur." Dedim duygusuzca. "Neden benden nefret ediyorsun?" Diye sordu dayanamayarak. 'Peh' der gibi güldüm. "Senden nefret etmiyorum. Sadece hareketlerinden nefret ediyorum." Dedim telefonumu masada çevirirken. "Hareketlerim beni ben yapan.." sözünü kestim. "O zaman senden nefret ediyorum yeşim. Hareketlerinden kurtulana, hatta düzgün bir kız olana kadar da bu devam edecek. Eşyalarını topla ve eve git. Seni burada görmek istemiyorum." Dedim ve ayağa kalktım. 'Nefret' kelimesini duyunca gözleri doldu. Daha fazla bakamazdım ona.

Onu orada bırakıp içeriye girdim. Odama çıktım. Hışımla odama girip ellerimi yüzüme kapattım. Kapıdan kayıp yere oturdum. Bacaklarımı kendime çektim ve kollarımı bacaklarıma sarıp alnımı dizime yasladım. Zamanında sevdiğim kız düşmanım çıktı.. Kız kardeşim arkadaşları gibi olma yolunda ilerliyor.. Sedat Yeşim'den rahatsız oluyor.. Vedat'ı kaçırırken eşinin olduğunu unutmuştum. İkiside evini özlüyordu. Aslında sadece ikisi değil.. Cem de evini özlüyordu. Evde kardeşinin baktığı bir annesi vardı. Annesi hastaydı. Ben de salak gibi kaçırmıştım onları. "Herkesi bırakmalıyım. Kimseyi böyle kaçırmaya hakkım yok." Diye fısıldadım.

"Yeşim nereye? Fatih ne dedi?" Cem'in sesi ile bacaklarımı daha sıkı sardım. "Ağabeyim eve git dedi! Nefret ediyorum artık ondan! Söyleyin birdaha bana kardeşim demesin!" Diye bağırdı yeşim. Ağzımdan kaçan hıçkırıkla ağladığımı fark ettim. "Özür dilerim.. çok özür dilerim." diye fısıldadım. Ben buydum işte. Yapar eder, sonrada pişman olur gizlice ağlardım. Kimse anlamazdı. "Çıktı gitti yeşim bir anda. Ne oldu ağabey?" Koridordan sedat'ın sesini duydum. Gözlerimi kapattım. "Fatih ile kavga etmişler. Fatih'te evden kovmuş kızı." Dedi vedat. Elimi ağzıma kapattım ve başımı kapıya yasladım.

Vücudum, hıçkırıklarımı engellesem de sarsılıyordu. Dayak yedikten sonra gizlice odasında ağlayan çocuktan farksızdım. Sesler kesilince elim ağzımdan kayıp yere düştü. "Özür dilerim.." diye fısıldadım tekrar. Yataktaki hareketlenme ile yatağa döndüm. Ecrin uyanıktı. Beni izliyordu demek. Öyle olsun. Yavaşça ayağa kalktım. "Hazırlan.. gidiyoruz." Diye fısıldadım ve banyoya ilerledim. "Dur fatih.." durmadım. Yatakta biraz daha hareketlenme oldu. Kolumun tutulmasıyla durdum. "Fatih ağabey yüzüme bak." Ona döndüm. "Bana ağabey deme.." diye fısıldadım.

"Küçükken de aynıydın." Diye fısıldadı. Derin bir nefes aldım. "Kapını dinliyordum. Sen uyuyana kadar bekliyordum. Hiç değişmemişsin." Dedi ve yanağımdaki yaşları özenle sildi. "Sen çok değişmişsin. 17 yıldır arkadaş olduğum ecrin düşmanımmış." Dedim güçsüzce. "Bende 20 yaşıma kadar bilmiyordum." Dedi ve elimi tuttu. "Bende düne kadar bilmiyordum. Sana açılmayı bile düşündüm. Evlenirdik. Bu evde otururduk.. ama artık senden nefret ediyorum. Bizden bi bok olmaz." Dedim parmaklarında baş parmağımı dolaştırırken.

"Belki olur." Dedi ecrin gülerek. Başımı iki yana salladım. "Seni artık sevmiyorum dedim ya." Dedim ve gözlerine baktım. "Keşke babama hayır deseydim. Ama seni öldürmek zorundayım. Kusura bakma." Dedi ve boştaki eliyle saçını kulağının arkasına itti. "Planın boşa gidecek. Sende kusura bakma." Dedim ve elini daha sıkı kavradım. "Düşman olmana rağmen neden senin elini bırakmak istemiyorum? Neden nefret ettiğim halde senden uzaklaşmak istemiyorum?" Dedi gözlerime bakarak. Bende bilmiyordum.

"Ben düşünmeyi bıraktım. Sende bırak. Sonu olmayan bir problem gibi." Dedim. "Kaçalım mı?" Dedi gülerek. Güldüm ve başımı iki yana salladım. "Baban siker Karahanlı." Dedim ve işaret parmağımı şekilli yanağında gezdirdim. "Ben seni kaçırayım. Bende başkasına ait olamazsın kor." Dedi ecrin. Kahkaha attım. "Düğüne davet ederim." "Parmaklarını keserim!" "Parmaklarım ne alaka?" Dedim hızla. "Yüzük takama diye. Hatta dilini de keserim evet diyeme diye." Dedi kaşlarını çatıp. "Psikopat olduğunu biliyordum da.. bu kadarını tahmin edemedim." Dedim gülerek. Ecrin ciddi kalmaya çalıştı ama o da güldü bir süre sonra.

"Napacaz kor?" Dedi ecrin sıkıntıyla. "Seni babana verecem ve uzaklara gidecem Karahanlı." Dedim ciddi bir şekilde. "Uzaklara?" Diye sordu gözlerini kısıp. Kaşlarını da çatmıştı. "Karıya." Dedim ve gülerek işaret parmağımla kaşını düzeltmeye çalıştım. "Vallaha öldürürem seni." Dedi ecrin. Kahkaha attım. "Benden nefret etmiyon mu sen? En azından bakir ölmem." Dedim gülerek. Elini hışımla elimden kurtardı. "Öldüreceğim seni! Başka karıya gidemeden öleceksin!" Diye tısladı.

"Bakacağız.." dedim ve banyoya girdim. İçeriden gelen gürültü ile kapıyı açıp başımı uzattım. "Ecrin? Herşey yolunda mı?" Diye sordum. "Yolunda kor. Yatağı topluyorum!" Dedi hışımla. "Yatarak mı topluyorsun Karahanlı?" Dedim gülmemeye çalışıp. "Sanane be ayı!" Dedi ve elindeki yastığı kaldırdı fırlatmak için. İçeriye girdim hızla. Kahkaha attım. Düşman falandı ama arkadaşımdı. Gerçekten çok komik oluyordu bazen. Aynaya bakınca yüzüm soldu. Yüzüm berbat haldeydi. Gözyaşlarım yüzümde kurumuştu. Suyu açtım ve yüzümü yıkadım. Suyu kapatıp ellerimi lavabonun iki yanına koydum.

"Bakacağız.." diye fısıldadım düşünceler içinde yüzüyorken.. bakacağız..

BUZDAN KALP 2 (gerçek hayat!) (Mafyanın aşkı.) -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin