"Ecrin gidelim mi artık?" Dedim onu izlerken. Böyle mutlu olması benimde hoşuma gitmişti. Ama geç kalıyorduk. "Tamam." Dedi heyecanla. Ayağa kalktık ve garaja doğru ilerledik. Derin bir nefes alıp arabayı açtım. Arabanın kapısını açıp elimle içeriyi gösterdim. Heyecanla güldü ve içeriye geçti. Bende etrafından dolaşıp kendi yerime oturdum. Arabayı çalıştırdığımda irkildi. "Uzun zaman oldu." Dedi önündeki torpidoda ellerini gezdirirken.Ona uzandım. Bana baktı ve gözlerini kapattı. Yanağına yumuşak bir öpücük kondurup önüme döndüm. "Bunu da yapmayalı uzun zaman oldu." Dedim ve güldüm. "Kimseyi öpmeyi sevmezdin sen. Ne değişti?" Dedi şaşkınca ecrin. "Büyüdük." Dedim ve arabayı çalıştırıp garajdan çıktım. "Büyüdük." Dedi o da ve başını cama yasladı. Bir süre sessizce oturduk. "Yemek yemeye gidelim mi?" Diye sordum. Kalabalığa alışması gerekiyordu. Yutkundu. "Bilmem." Dedi telaşla. "Gidelim gidelim." Dedim ve direksiyonu kırdım.
Geldiğimiz yer çok ünlü bir restorandı. Arabadan çıktık ve içeriye ilerledik. El ele masamıza ilerledik. Ondan önce davranıp sandalyesini çektim. Güldü gergince ve oturdu. Onu oturttuktan sonra yerime geçtim ben de. Menüyü elime aldım ve istediklerimi seçtim. Ecrin'e dönünce kaşlarını kaldırmış menüyü incelediğini fark ettim. "Eee ne istiyorsun?" Diye sordum. İrkildi. "Bilmiyorum." Dedi ve gergince etrafına baktı. "Sana da benimkilerden sipariş edeyim." Dedim.
Bana minnettar bakışlarını gönderip küçük çantasını masanın üzerine koydu. Gelen garsona siparişi verdim ve ecrin'e döndüm. "Çantanın içinde ne var?" Diye sordum konu açmak için. "Annemin verdiği malzemeler." Anne? Doğru ya. Anneme 'anne' diye sesleniyordu. "Neymiş o malzemeler?" Diye sordum şüpheyle. 'İnşallah silah falan vermemiştir' diye düşündüm. "Özel." Dedi ve gözlerini kaçırdı. "Bunca yıllık arkadaşından mı saklayacaksın?" Dedim başımı yana eğip. "Evde göstericem tamam." Dedi ve yanakları kızardı.
'Ne olabilirdi ki?' Diye düşündüm gözlerimi kısıp. Makyaj malzemesi miydi? Neden kızarsın ki? Silah mıydı? Çanta ince ve uzundu. Siparişler gelince düşüncelerimden kurtuldum. Ecrin gülümsedi ve yemeğe başladı. Ben de yemeğe başlayıp, aklımdaki konuyu sonra düşünmek için kenara yazdım.
Yemeğimi önce bitirince ağzımı silip ecrin'e döndüm. O da son lokmayı ağzına attı ve ağzını sildi. "Teşekkürler." Dedi ve gülümsedi. "Önemli değil.. her zaman." Dedim ve ayağa kalktım. Çantasını sıkıca kavradı ve uzattığım elimi tuttu. Hesabı ödedikten sonra dışarıya çıktık. Arabaya geçtik tekrar. "Eve?" Dedim sorar gibi. Kafasını salladı heyecanla ve "eve." Dedi. Arabayı çalıştırıp yola girdim.
Yolda trafik olduğu için bekliyorduk. Ecrin'in parmağını bacağımda hissettim. Bir yukarı.. bir aşağı. Direksiyondaki ellerimi sıktım. "Ecrin yapma." Dedim zorlukla. "Afedersin.. fark etmeden oldu." dedi ve önüne çekti elini. Derin bir nefes aldım. Bedenini kontrol etmeye çalıştığının farkındaydım. Önümdeki araba ilerleyince ben de ilerledim. Sonunda kurtulmuştuk trafikten. Yolda hızla ilerliyorken bacağıma değen o parmakla küçük fatih'in nasıl hareket ettiğini düşünüyordum.
Eve varınca hızla durdum. Ecrin öne savrulunca kolumu uzatıp onu tuttum. Ona bakamıyordum. Çünkü kahretsin ki çok etkilenmiştim! "Fatih elini göğsümden.." Dedi ve inledi ecrin. Yutkundum ve ona döndüm. Bende bu yumuşaklık ne diyordum?! Hızla elimi çektim. Arabadan çıktım. O da yavaşça arabadan çıktı. Arabayı kilitledim ve eve ilerledim. Koluma girince bedenim gerildi. Kapıyı açtım. İçeriye girdik birlikte. "Salon şu.." dememe kalmadan gülümseyerek ilerledi koridorda. Sanki her gün bu eve geliyormuş gibi salona girdi.
Hayalleri gerçekle aynıydı. Önceden yaşanacak olanların çoğunu biliyordu. Salondan çıkıp mutfağa girdi. Ben de peşinden girdim mutfağa. Üst dolaba yükseldi ve dolabı açıp bardağı aldı. Ardından diğer dolaba ilerleyip suyu aldı. Ben ise şaşkınlıktan dilimi tutulmuş bir halde izliyordum onu. Suyu içince; bardağı lavabonun içine, suyu ise dolaba geri koydu. "Sen de istiyormuydun?" Dedi yüzündeki tatlı gülümsemeyle. Şaşkınca kafamı iki yana salladım.
"Yemek yapayım mı?" Dedi bu sefer. "Gerek yok.. teşekkür ederim." Dedim kendime gelince. "Sana göstereyim mi?" Dedi ve gözlerini kaçırdı. Başımı salladım. Elimden tutup merdivenlere yöneldi. Merdivenleri çıkınca odamın kapısını açtı ve bana döndü. "Sen burada bekle." Dedi ve şaşkınca ona bakan beni dışarıda bıraktı. Nereden biliyordu tüm bunları? Nasıl olurda bu kadar bilgili olurdu? Şüphelenmeye başlamıştım yavaşça. "Gelebilirsin aşkım.." ecrin'in sesiyle kendime geldim ve içeriye girdim.
Siktir! Yatağımda yatan bu hatun da kimdi?! Üstündeki benim gri t-şört'üm müydü?! Altındaki.. bacağını saran siyah çorap ve siyah iç çamaşırı.. "yatağını seviyorum." Dedi ve güldü. Arkamdan kapıyı kapatıp ona ilerledim. Üzerine çıktım. Utançla gözlerini kaçırdı. Boynuna yöneldim. Madem evlenecektim onunla. Madem aileler kararlıydı. Bende ecrin ile birlikte olurdum!
Üstündeki t-şört'ün içine soktum elimi. Hissettiğim.. daha doğrusu hissedemediğim südyenle yüzüne baktım. "Südyenin nerede?" Dedim boğuk sesimle. Sesim ilk defa böyle çıkıyordu. "Burada." Diye fısıldadı ve yastığın altından siyah südyenini çıkardı. Çok etkilenmiştim. Dudaklarına yöneldim açlıkla. Durdurdu beni. "Evlenelim önce." Dedi ecrin ve güldü. Ciddi miydi?!
"Sen kendindemisin?" Dedim hala boğuk çıkan sesimle. "Evet. Sadece evini görmek istemiştim. Annem neden bana bunları verdi bilmiyorum. Evini özlediğim için geldim." Dedi ve ellerini göğsüme koydu. Hızla uzaklaştım ondan. "İlacın etkisi daha geçmedi.." dedim kendi kendime. İlk görüşmemizde bana sahip olmaya çalışmıştı. Şimdi ise beni istemiyor, hatta 'evlenmeden olmaz' diyordu. "Aşkım.." dedi ve elini koluma koydu. "Kendinde olduğunu kanıtla." Dedim ve yatağa oturdum. "Bir saniye.." dedi ve düşündü. Bağdaş kurması ile yumruklarımı sıktım. "Bağdaş kurma. Heryerin açıkta." Dedim kendimi tutmaya çalışıp.
Ecrin ise karşımda, bir parmağını dudağının kenarına yaslamış, t-şört ona büyük geldiği için bir omzu açıkta kalmış, gözleri tavana dönük bir şekilde duruyordu. Hızla düzeldi ve dizlerinin üzerine oturdu. "Sen benim doktorumsun." Dedi emin olmaya çalışıp. Mimar değildim artık. Güzel. Başımı salladım onaylar gibi. "Babam mimarlık yapıyor ama aynı zamanda mafya babası." Duraksadım. Böyle birşeyi bilmesi beni şaşırtmıştı. Saşırsamda başımı salladım. "Sende silah kullanmayı biliyorsun hatta babamla birkaç göreve katıldın." Dedi ve biraz daha düşündü.
Vücudum hızla gerilirken bu kadar şeyi kimin ona söylediğini düşünüyordum. Çok şey bilmesi beni rahatsız etmişti. "20 yaşında kiloluydun. Şişkoydun yani." Dedi gülümseyerek ve yatakta dolaştırdı gözlerini. Ecrin tahminimden çok şey biliyordu. Peki nasıl bu kadar şeyi bilebiliyordu? Kim söylemişti ona? "Sen de kimliğini gizlemek için doktorluk yapıyorsun." Dedi ve son noktayı koydu. Sadece sustum. Yutkunmaya çalıştım bir süre. "Çok şey biliyorsun." Diye fısıldadım. Çekmecemdeki silahımı aldım ve geriye çekildim.
Ecrin belki de gizli bir ajandı? Silahı ona doğrulttum. Ellerini iki yanına kaldırdı korkuyla. "Sen kime çalışıyorsun?" Diye fısıldadım. İşimi bozmaya çalıştığına emindim. "Ateş.. yani fatih.." Demesiyle tetiği çektim. Tetiğin sesiyle korkusu ikiye katlandı. Görevde kullandığım adımı nereden biliyordu?! "Sen kime çalışıyorsun?!" Diye kükredim hızla. Elleri titriyordu korkudan. "K-kimseye.." dedi titreyen sesiyle. "Bunca şeyi nereden biliyorsun?" Dedim buz gibi sesimle. Ben o geçmişten kurtulmaya çalıştıkça daha da dibe batıyordum. "Hayal.." dedi korkuyla silaha bakarken.
"Yalancı!" Diye kükredim ve tetiğe bastım. Silahın keskin sesi ve ecrin'in korku dolu çığlığı. Tetiği tekrar çektim. Yastıktaki büyük deliğe baktı ecrin ve korkuyla bana döndü. "Fatih.. ben kimseye.." Dediği anda sözünü kestim. "Seni burada vurursam kimse duymaz. Kimsenin ruhu duymaz ve şuracıkta indiririm seni. Şimdi kapa çeneni ve sadece soruma cevap ver! Sen.kime.çalışıyorsun!" Diye bağırdım sonuna doğru. Babam içeriye dalınca silahı ecrin'den ayırmadan kapıya döndüm. "Oğlum silah sesi.. FATİH NE YAPIYORSUN?!" Babam telaşla bana ilerlerken durdurdum onu.
"Ecrin çok fazla şey biliyor baba. Benim.. hatta bizim hakkımızda çok şey biliyor. Hiçkimse anlatmadı ona böyle birşey. Kesin birisine çalışıyor." Dedim ve ecrin'e döndüm nefretle. Babam inanmayarak ecrin'e döndü. "Ne biliyorsun kızım?" Dedi babam benim aksime sakince. Ecrin titrerken konuşmaya çalıştı. "B-baba.." diye başladığı cümleyi kestim sinirle. "Baba deme lan!" Diye tısladım. Korkuyla kafasını salladı ve devam etti. "D-doruk bey.. fatih bana kendimde o-olup olmadığımı kanıtlamamı istedi. B-ben de.. Ona anlattım bildiklerimi." Dedi ve bana korkuyla baktı.
"Ne biliyorsun kızım?" Diye sordu babam ecrin'e şefkatle bakıp. Ben ise nefretle bakıyordum ona.
Bu kadar şeyi nasıl bildiğini öğrenmeliydim! Hem de hemen!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZDAN KALP 2 (gerçek hayat!) (Mafyanın aşkı.) -TAMAMLANDI-
Romansa(Buzdan kalp serisi 2) Genç kızın yattığı hastane odası, Genç adamın peşinde dolaşan geçmişi, '644' numaralı odanın dışındaki büyük sırlar.. Ecrin hayatın gerçeği ile yüzleşirken; fatih peşinde dolaşan geçmişi ile çırpınıyordu. Ecrin'in gerçeğe yeni...