39. (birimizin nefesi kesilene kadar.)

1.9K 101 4
                                    

    Fatih'ten;

  Kucağımdaki kızı tanımak istiyordum. Çünkü ecrin bana o kadar yabancıydı ki. Kendinde olduğu zamanlar benden nefret ederken; kendini kaybettiği zaman küçük ecrin'e dönüyordu. Ne yaşayacağımı bilmiyordum. Ne diyeceğimi. Nasıl davranacağımı. Korkuyordum. Çünkü ecrin beni kendinde iken arkadaşı olarak görüyordu. Korkuyordum. Çünkü biz evlendikten sonra başımıza neler geleceğini bilmiyordum. Korkuyordum. Çünkü ecrin kendini daha az kaybetmeye başlamıştı.

"Köye gitmeyi istiyorum. Ama tırsıyorum lan." Dedi cem. Düşüncelerim benden hızla uzaklaşırken onu izledim. Yüzü beyazlamıştı. "En son.. 19 yaşında gitmiştim." Dedi gözlerini yerde gezdirirken. Kendi kendine konuşuyor gibiydi. Ürperdi. "Ne oldu lan?" Dedi vedat dayanamadan. 11 yıl önce ne olmuştu da bu kadar korkuyordu? Cem 30 yaşındaydı. Ama hala gençti. Sanki 20 gibi duruyordu.

"O orda.." dedi korkuyla bize bakarak. "Kim?" Dedi sedat ve derin bir nefes aldı sıkıntıyla. Aklını dağıtmaya çalışıyordu. "Babam.." dedi donuk bir sesle. "Kenan amca mı?" Dedim ilk defa konuşarak. Başını salladı. "O olaydan sonra.. beni köyden kovdu." Diye fısıldadı. "Adam 50 yaşında. Unutmuştur." Dedi sedat. "Siksen unutmaz." Dedi gözleri irileşirken. "Olay ne abi?" Dedi vedat. "Oraya gidince anlatırım." Diye mırıldandı. "Sarılsana bana." Ecrin'in sesi ile başımı indirdim. Başımı salladım ve kollarımı sardım beline.

"Kendini bu kadar üzme." Diye mırıldandı. "Birşey mi oldu?" Dedi sedat endişe ile. Gülümsedim burukça. "Yok birşey." Dedim. "O kadar takma konuyu. Unutulması gereken bir konu işte." Dedi vedat. Beni rahatlatmaya çalışıyordu. Derin bir nefes aldım. "Ben iyiyim. Benim için endişelenme." Dedi sedat ve gülümsedi. Gözlerindeki acı ile yeşim'den nefret ettim tekrar. Gülümsemesi bile ruhunun çığlıklarını susturamıyordu.

"Aşkım gelirmisin lütfen!" Filiz'in sesi ile herkes gülümsedi. Vedat'ın yüzünde aptal bir gülümseme oluştu. İkisinin tekrar birleşmesi en güzel olaydı şimdiye kadar. Filiz içeriye girdi elindeki kaşıkla. Vedat ve filiz birbirlerine aşkla bakarken ecrin yanağımı öptü. Şaşkınca ona döndüm. "Çok güzel duruyordu yanağın." Dedi ve omzuma yanağını yasladı. Gülerek ikiliye döndüm. Hala birbirlerine bakıyorlardı. "Söyle güzelim." Dedi vedat ve ayağa kalktı. "Neyi?" Dedi Filiz hayran hayran vedat'a bakarken.

"Ne istediğini? Beni çağırdın ya." Dedi vedat ve filiz'in belinin iki yanına elini koydu. "Ne istedim?" Diye mırıldandı Filiz kaşığı iki eliyle tutarken. "Bilmiyorum.. Filiz iyimisin?" Dedi vedat ve gülümsedi. "Hee.." dedi. Gülmemek içi dudağımı ısırdım. "Yenge! Uyan!" Dedi sedat hızla. Filiz irkildi ve kendine geldi. "A.. şey.. ben.. yemek hazır.. Vedat.. aşkım.. ee.. tabak.. alırmısın?" dedi Filiz telaşla. Vedat kahkaha attı. "Alırım meleğim." Dedi vedat ve filiz'in beline elini koyup mutfağa yönlendirdi.

"Aşk olan evlilik aptallaştırır." Dedi cem ve geriye yaslandı. "Eğer evlilikte aşk varsa o evlilik ölene kadar sürer. Mantık evliliğinde sadece evli olmak için evlenirsin. Her gün daha da yıpranırsın. Kavga edince ise.. ayrılırsın. Sadece kendi zevk ve arzusu için evlenirse bir insan; bir yerden sonra sıkılır. Aşk evliliği ile bakmaya doyamazsın yüzüne. Dokunmaya kıyamazsın tenine. Kendini yıpratırsın ona zarar gelince. Hele birşey olsun. Durmadan ağlarsın gece gündüz demeden. Onun için dualar edersin. Onsuz bir saniye bile geçirmek istemezsin. Birbirinizi ayakta tutarsınız. Sonra bir çocuğun olur. O çocuk sizin aşkınızı büyütür. Siz o çocukla büyürsünüz.. aşkınızın sonu gelince 'iyi ki evlenmişim.' Diye düşünerek ölürsünüz." nefesim kesildi bir anda.

Kalbim atmayı bıraktı. Ecrin her bir kelimeyi gözlerime bakarak söylerken sanki kalbi konuşuyordu. Ruhum huzurla doldu. O kadar güzel anlatmıştı ki.. gözlerinden bir saniye bile ayırmadım gözlerimi. Herkes silindi bir anda. Sadece ikimiz vardık. Ela gözleri ışıl ışıldı.. şimdi bana bakarken böyle parlayan gözleri neden bana nefretle bakıyordu? Evliliğin basit olmadığını biliyordum. Bir ömrü bir 'hayat arkadaşı' sıfatıyla geçirmek için aşka ihtiyaç vardı.

Aşk aranızdaki engelleri tamamen kenara atardı. Bir olurdunuz karşınızdaki ile aşık iken. Ben ecrin'e aşıktım. Onsuz yapabileceğimi sanmıyordum. Yapamazdım. Biz birbirimizden nefret ederken nasıl birbirimize aşkla bakabiliyorduk? Bedenim acıyla kasıldı. Ona aşık olduğum kadar ondan nefret ediyordum. İkimiz de bununla yaşamaya çalışıyorduk. "Özür dilerim fatih.." titrek fısıltı ile gözlerinin dolduğu o anı izledim acıyla. Aynı şeyi düşünüyor olmalıydı.

Başını hızla tutup boynuma gömdüm yüzünü. Beline sarıldım sıkıca. Yakama tutundu. Ecrin hıçkırarak ağlarken sedat ve cem hala şaşkınca bize bakıyorlardı. "Geçecek.. anlamaya çalışıyorum bende.." diye fısıldadım. "Bize ne olacak?" Dedi korkuyla. "Bu şekilde yaşamaya devam edeceğiz." Dedim çaresizlik sesime yansırken. "Nereye kadar?" Dedi bir umut. Gözlerimi kapattım ve kokusunu içime çektim. "Birimizin nefesi kesilene kadar.." söylediğim söz ok gibi kalbime saplanırken kalbim bana isyan ediyordu.

Daha sıkı tutundu hıçkırıkları şiddetlenirken. Dediğim şey doğruydu. Biz birbirimize bu şekilde zarar verdikçe ölüme daha da yaklaşıyorduk. Herkesin bir korkusu vardır bu hayatta.. kimi karanlıktan, kimi yalnızlıktan, kimi böceklerden, kimi şimşekten, kimi de sevdiğini kaybetmekten korkardı.

Ben ecrin'i kaybetmekten korkuyordum. Hemde çok. Kucağımdaki küçük kızın bir gün benim hıncım yüzünden mezarda olmasından korkuyordum. Çocukluğum ecrin'inki kadar olmasa da kötü geçmişti. Bizim geçmişimiz böyleyken nasıl bir arada olacaktık? Ecrin'in sağlık durumu böyleyken? "Ölmeme izin verme." Diye fısıldadı. Yutkundum. "Ölmeme izin verme." Diye fısıldadım onun gibi. "Korkuyorum fatih. Eğer kendimi kaybedersem.." dedi ve başını kaldırıp gözlerime baktı.

Diyeceği şeyi anladığım zaman kanım çekildi bir anda. Bedenim buz kesti. "Acımadan öldür beni." Dedi ve yanağıma koydu elini. Gözlerim hafifçe açıldı. "Hayır!" Dedim hızla. "Yapmak zorundasın fatih!" Dedi. Yanağımı hışımla yana çevirdim ve elinden kurtuldum. Yere bakıyordum derin nefesler alırken. "Bunu yapamam." Diye fısıldadım. "Yalvarırım.. seni öldürmek istemiyorum. Bedenim benden izinsiz çalışıyor bazen." Diye fısıldadı titreyen sesiyle.

"Benden herşeyi iste. Ama bunu isteme Karahanlı." Dedim acıyla. "Yüzüme bak!" Dedi ve yanaklarımı tuttu. "Yapamam. Hayatım boyunca kendimden nefret ederim." Dedim tekrar. Onu kendi isteğimle öldüremezdim. "Gözlerime bak." Dedi çaresizce. Ela gözlerine bakmaya korkuyordum. "Fatih.." dedi o kıyamadığım ses tonu ile. Ona döndüm. Ağlıyordu. "Söz ver." Dedi ela gözlerinden yaşlar akarken.

"Ecrin.." diye fısıldadım çaresizce. Ona pek adıyla hitap etmezdim. Ecrin gülmeye çalıştı. "Söz ver.." dedi tekrar. "Beni seviyorsan.." diye ekledi. Beni çıkmaz sokağa sokmuştu. "Söz veriyorum." Diye fısıldadım gözlerim dolarken. Gülümsedi huzurla. "Adımı birdaha söyler misin? En çok senin ağzına yakışıyor adım." Dedi yanağımı okşarken. "Ecrin.." dedim ve gülümsedim. "Fatih.." dedi sakince.

"Kahvaltı hazır!" Filiz'in sesi ile derin bir nefes aldım. Sedat yanımdan geçerken destek olurcasına omzumu sıktı ve gülümsedi. Cem de saçımı karıştırdı ve mutfağa koştu. Güldüm. Ecrin saçımı düzeltti özenle. Onu izledim. Yine dili hafifçe dışarıya çıkmıştı. İşini bitirince dudağına kaçamak bir öpücük kondurdum. Şaşırdı. Ardından gülerek yanağımı öptü. "Mutfağa gidelim." Dedi ve göğsüme yaslandı. "Sen iyice alıştın kucağımda gezmeye." Dedim hayretle.  "Şimdiden alıştırma işte.. hem çok rahat." Dedi ve güldü. 'Alıştırma?!'

Küçük fatih'i hissedince afalladım. Ama ben belimden aşağısını.. Çaktırmadan ayağımı hareket ettirdim. Yutkundum. Bacaklarımı ve ayaklarımı hissediyordum. Bunu ecrin sayesinde fark etmiştim. Gülerek mutfağa sürdüm bende. Masaya geçtik. "Yenge sen neymişsin be!" Dedi cem kahvaltıya şaşkınca bakarken. "Filiz'in yemekleri güzeldir." Dedi ve vedat filiz'in eline öpücük kondurdu. Filiz heyecanla gülümsedi. "Filiz ellerine sağlık. Başlayalım o halde." Dedim ve gülümsedim.

Herkes yemeğe başladı. Ecrin kucağımdan bir türlü inmiyordu. Ağzıma ekmek uzattı. "Ye." Dedi ve gülümsedi. Ağzımı açtım gülerek. Ağzıma koydu ve boştaki eliyle başımı okşadı. Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. "Sen yemek mi yedin oğlum! Affeyim sana!" Dedi cem gülerek. Sedat kahkaha atınca çatalı fırlattım cem'e. "Babaya vurulmaz eşek sıpası!" Dedi. Herkes kahkaha atarken bıçağı kaldırdım bu sefer. "Yuh!" Dedi ve masanın altına eğildi.

Gıcıklardı ama yinede güldürüyorlardı. Ailem olmuşlardı şu birkaç günde. Kahvaltı eğlenceli bir şekilde geçerken, ben ecrin'i düşünüyordum. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sadece kendimi yürüyordum bunu düşünerek. Bu konuyu daha sonra düşünmek için kenara attım ve ecrin'in bana uzattığı sosise odaklandım..

BUZDAN KALP 2 (gerçek hayat!) (Mafyanın aşkı.) -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin