(Yazdıkça yazıyorum ve yayınlıyorum.. :))1 hafta sonra;
"Kayıtlarda ölü gözüküyor." Dedi sedat elindeki kağıtları karıştırırken. "Benim kocam çok zeki.." dedim hayranlıkla. "Kurnaz piçe bak sen.." dedi cem keyifle. Güldüm. "Hareketlerini kimse göremiyor.." dedi vedat. Başımı salladım mutlulukla. 1 hafta olmuştu onun mutluluk veren haberini alalı. Onu bulmaya çalışıyorduk. Ama benim fatih'im o kadar zeki ve kıvraktı ki.. kimse ne onun yaşadığını.. ne de ortalıkta dolaştığını biliyordu.
Ayağa kalktım. Akşam olmuştu. "Benim canım kiraz çekti." Dedim keyifsizce. "Ben alırım." Dedi ve doğruldu cem. "Hayır. Alt tarafı orman yolunun aşağısında. Gidip bende alabilirim. Hem yolculuk olur bize." Dedim gülümseyerek. "Ama-" "Telefonum yanımda." Dedim bıkmış bir halde. "Öyle olsun." Dedi sedat.
"Birşey olduğu anda arkadaki düğmeye bas." Dedi vedat uyarır gibi. Başımı salladım sevinçle. Kapıya ilerledim ve montumu giydim. "Dikkatli ol!" Kapıyı kapatırken cem bağırmıştı. Arabaya bindim. Orman yolunda ilerlerken fatih'i düşünüyordum. Asfalta çıkınca derin bir nefes aldım. "Annecik istediğimizi alacak oğluşum.." dedim ve sırıttım. Manav gözüme gözükünce sevinçle önünde durdum. İndim yavaşça.
"Manav amca!" Dedim ve yanına ilerledim gülerek. "Ecrin.. hoşgeldin kızım.." dedi manavcı amca. "Ne istiyor gene hergele?" Dedi gülerek. "Kiraz.." dedim ve ellerimi arkamda birleştirdim. "Al bakalım." Dedi. Elindeki karton poşeti aldım sevinçle. Kiraz.. ben kiraza bayılırdım. Arabaya ilerlerken seslendim. "Cüzdanımı alıp geliyorum." Dedim. Arabanın kapısını açıp sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa koydum kiraz poşetini. Arkamdan birisinin geçtiğini hissettim. Cüzdanımı aldım hızla.
Geriye çekildim ve kapıyı kapattım. Manavcı amca bana gülümsüyordu. "Senin kirazının parası ödendi." Dedi gülerek. Yutkundum. Korku ve heyecan tüm hücrelerime yayıldı bir anda. "Kim ödedi?" Dedim gergince. "Delikanlının biri.." dedi. İç çektim. "Bana da gözükse o delikanlı.. çok özledim onu." Diye mırıldandım. Beni duyduğuna emindim. "Ne dedin kızım?" Dedi manavcı amca. "Hiiç.. Eve gidiyorum ben." Dedim ve elimi salladım. El salladı gülümseyerek.
Arabaya bindim. Geriye yaslanırken iç çektim. Arabayı çalıştırdım ve yola çıktım. Yavaş sürüyordum. Fatih'i düşünürken karşıdan gelen arabayı fark etmemiştim. Gözlerim korkuyla açılırken sadece efecan'ı düşünüyordum. Arabanın benim arabama çarpması ile sarsıldım. Emniyet kemerim vardı. Direksiyonu sıkıca tuttuğum için sadece başımı çarpmıştım. Görüşüm bulanıklaşırken nefes almaya çalıştım. Kapımın aniden açılması ve üzerime eğilen kişi ile aniden nefes aldım. Bu koku.. acı kahve..
Kemerimi çözdü ve beni kucağına aldı. Kollarım iki yanıma düşerken yanağım omzuna düştü. Yere indirdi beni. Ayakta durduğum zaman ellerimi göğsüne yasladım. "Patron.. durumları iyi buradakilerin." Dediğini duydum furkan'ın. Başımı kaldırdım. Görüşüm net değildi. Hala başım dönüyordu. Zaten başımı kaldırdığım anda bana sarılmıştı. Kollarımı boynuna sardım. "Bırakma beni.." diye fısıldadım çaresizce.
"Çok az kaldı.." Duyduğum fısıltı ile hıçkırdım. Bu fatih'in sesiydi. "Böylesi daha güvenli.." dedi ve geriye çekildi. Arkasını dönüp yürümeye başladı. "Gitme.. fatih.." dedim ve elimi uzattım ona. Furkan yanıma geldi ve arabadan meyveleri alıp eliyle omzumu tuttu. "Gitme!" Diye çığlık attım arkasından. Ellerini ceplerine soktu yürürken. Furkan meyveleri elime bıraktı ve peşinden koştu.
Elimle ceplerimi yokladım. Telefonumu çıkarınca cem'i aradım hıçkırarak. Yere düşen kağıdı umursamadım. "Alo?" Dedi cem. "Kaza yaptım.. fatih beni kurtardı.. gel beni buradan al lütfen.." diye fısıldadım. "Ne?! Kaza mı? Neredesin?!" Diye bağırdı cem telaşla. Yolu tarif ettim ve kapattım. Yerdeki kağıdı aldım. 'Ecrin ve diğerlerine..' Yazıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZDAN KALP 2 (gerçek hayat!) (Mafyanın aşkı.) -TAMAMLANDI-
Romance(Buzdan kalp serisi 2) Genç kızın yattığı hastane odası, Genç adamın peşinde dolaşan geçmişi, '644' numaralı odanın dışındaki büyük sırlar.. Ecrin hayatın gerçeği ile yüzleşirken; fatih peşinde dolaşan geçmişi ile çırpınıyordu. Ecrin'in gerçeğe yeni...