17.Bölüm✔️

41.3K 2.2K 546
                                    

Selamlarrr

İyi okumalar dilerim.

_______

Her şeye aklım çalışırken Yiğit karşısında dilim çözülmüyordu. Bayılma numarası mı yapsam? Yok, öyle daha çok endişelenir. Ayağa kalkmak istesem de kalkamıyorum. Yiğit, Ömer ve Okan'a baktı. Bu her zamanki kızgın bakışları değildi. Kükreyecek gibiydi.

"Onların bir suçu yok. Ben emrettim. Öyle bakmayı kes."

Ayağa kalkıp odanın içinde volta atmaya başladı. "Sana da güvenemeyecek miyim?" dedi Yiğit, Okan'a. "Güven ile alakalı bir durum değil. Ailen yanındaydı ve onları daha fazla telaşlandırmak istemedim." Yiğit benimle göz teması kurmuyordu. "Nasıl oldu?" diye sormuştu. "Aramızda küçük bir arbede yaşandı. Büyültecek bir şey değil. Dikişlerin bir kısmı hasar görmüş. Birkaç gün dinlenirsem geçermiş." Derin bir nefes alıp verdi. "Seni yalnız bırakmamam gerektiğini her defasında daha iyi anlıyorum. Ve bu sondu." Başımı ağır hareketlerle Yiğit'e çevirdim. Öyle mi, der gibi bakıyordum. "Biz eve gidelim bence. Büyük olay çıkacak." dedi Ömer, fısıldayarak.

Yiğit bana baktı. Yüzümdeki ifadeyi görünce gülümsedi. "Ya kadın bir bakışıyla adamı alt etti. Acaba bize de mi öğretse?" Ömer'e bakıp güldüm. Üzerimdeki örtüyü kenara itip ayağa kalktım.

"Ben eve gidiyorum." Yiğit'in kaşları havalandı. "Ama doktor yalnız kalmaman gerektiğini söyledi." Kaşlarımı çatıp Yiğit'e baktım. "Başlattırma bana doktoruna. O doktor ile bir sonraki görüşmemiz çok kanlı geçecek." İlerleyeceğim sırada Yiğit kolumdan tuttu. "Bir şey de söylemedim, neden gidiyorsun?" dedi. Dudağımın kenarı yukarı doğru kıvrıldı. "Diyemezsin zaten." Ömer'in gülüşüyle ikimiz de ona dönmüştük. "Saygılar." Susmuştu.

"Bu gece burada kal. Sabah gidersin." dedi Okan. "Karı koca arasına girilmez Okan." dedi Ömer. Bunun dili çok uzamış. Saçımın minik bir tutamını kulağımın arkasına sıkıştırıp Yiğit ile göz göze gelebilmek için başımı kaldırdım. Yakında boynum tutulacak.

"Beni düşünmeyi bırakıp artık kendin ile mi ilgilensen? Kilo kaybettiğin gözle bile farkediliyor. Ben, şimdiye kadar nasıl başımın çaresine baktıysam bundan sonra da bakarım. Seni anlamak istiyorum ama anlayamıyorum. Kafanın içinden geçenleri ya direkt olarak yüzüme söyle ya da bana yakın davranmayı bırak."

🐺

"Uyuyor Üsteğmenim... Dikkat ederim, sizin aklınız kalmasın... Unutmam... İyi günler."

Gözlerimi aralayıp kulağımın dibinde telefon ile konuşan Öykü'ye baktım. "Konuşacak başka oda mı yok? Bir tek burada mı şebeke çekiyor?" Öykü gülerek başıma öpücük kondurdu. "Sana da günaydın güler yüzlü bebek." Laf mı attı bana? Gözlerimi kısıp ters ters baktım. "Sabah sabah kime hesap veriyordun sen?" diye sordum. "Seninkine." dedi. Kaşlarımı çattım. "Benimki mi?" Gülümseyip başını aşağı yukarı salladı. "Yiğit Üsteğmen. İlaçlarını tam saatinde alman gerektiğini söyledi. Ben de seni uyandırmaya gelmiştim." Ben bu adama yakamı bırak dedikçe araya aracı sokuyordu.

Yatağın üzerinde doğrulup oturdum. "Ne zaman geldin?" dedim. "Gece geldim." dedi. Normalde küçücük bir sese uyanırdım. Şu ilaçlar beni mahvediyor. "Yiğit mi seni uyandırdı?" Başını iki yana salladı. "Sana kahvaltı hazırlamak için kalkmıştım. İki gün izinliyim. Bol bol uyurum." Dudaklarımı büzüp Öykü'nün kolları arasına girdim. "Sen bana kahvaltı mı hazırladın? dedim, çıtı pıtı bir sesle. Öykü kahkaha atmıştı. "Asker kadını soktuğun hallere bak." Geri çekilmiştim. "Ay ben çok sevdim." dedi Öykü. Kıkırdayıp tekrar sarıldım.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin