49.Bölüm

21.7K 1.2K 357
                                        

Keyifli okumalar dilerim.

Allah yolunda ölenlere 'ölüler' demeyiniz. Bilâkis onlar diridirler lakin siz anlayamazsınız. 🇹🇷🇹🇷🇹🇷

________________________

Gözlerimi açtığımda bir çift kara gözle karşılaştım. Anında yüzüm gülmsedi.

"Günaydın güzelim." dedi. Başımdan öptü.

"Günaydın." dedim. Yine gözlerimi kapadım.

"Hadi kalk güzelim. Yola çıkacağız." dedi Yiğit.

"Sen ne zamandan beri uyanıksın." dedim.

"Bir buçuk saat kadar oldu." dedi.

"Sen o kadar saat ne yaptın ki?" dedim.

"Yeşillerini bekledim." dedi. Gözlerimi açtım. Gülümsedim. O da gülümsedi.

Zorda olsa kalkabilmiştim yatağımdan. "Sen burada duşunu al, giyin. Aşağıda buluşuruz." dedim. "Anlaştık." dedi.

Odadan çıktıktan sonra dedemin odasına girdim. Kıyafetlerimi ayırıp duşa girdim. 20 dakikalık duşun ardından kurulanıp kıyafetlerimi giydim. Ortalığı toplayıp bavulumu alıp odadan çıktım.

Yiğit aşağıdan geliyordu. "Güzelim yaralısın hâlâ ağır şeyler taşıma." dedi. "Sağ kolum sağlam ama." dedim. Sonra Yiğiti inceledim. Simsiyah giyinmişti. Çok ilgi çekiciydi. "İnelim mi aşağı." dedi. Başımı salladım. Eve son kez baktım. Bir dahaki sefere Allah bilir ne zaman gelecektim. Yiğitle birlikte evden çıktık.

Arabaya bindik. Önce kahvaltı edecek sonra havaalanına geçecektik. Yiğit kullanıyordu arabayı. "Araba felaket güzel. Evlenince Paşa bunu bize düğün hediyesi verse ya." dedi Yiğit. "Söyle istersen." dedim. Sustu.

Arabadan inip kafeye girdik. Güzel bir kahvaltı sipariş ettik. Siparişlerimiz gelince hem konuşuyorduk hem de yiyorduk. Hesabı kavga ede ede ben ödedim. Erkeklerin hesap ödeme şeyini anlamıyorum.

Havaalanına gelince Dedemin yardımcısı geldi arabayı ona teslim edip girdik. "Heyecanlandım." dedim. "Niye ki?" dedi. "Gerçek sevgilim olarak ilk defa ailenle görüşecem." dedim. Güldü. "Ben yanındayım." dedi. Kendine çekti inledim. "Öküz kolum!" dedim. "Unutmuşum. Acıdı mı?" dedi. "Azcık." dedim.

Uçağa bindik. Telefonuma kulaklığımı takıp birini onun kulağına diğerini kendi kulağıma taktım. "Bu ne cıns şarkılar. Aç bi teşkilat türküsü dinliyelim." dedi. Güldüm. Söylediği şarkıyı açtım. Hostes geldi Yiğite bakıyordu. "Bir şey ister misiniz?" dedi. "İstemiyoruz." dedim. Yiğitin yüzünü kendime çevirdim. Kadın bana ters ters bakıp gitti. "Herhalde diyor saçlarımdan tut beni uçaktan at." dedim. Sonra devam ettim. " Dur ben bununla bi konuşayım." "Güzelim saçmalama istersen." dedi. Gözlerimi devirdim.

Bir saat geçmişti. Aynı hostes Yiğitin yanından geçerken yere kağıt attı. "Şu yerdeki kağıtı bana versene." dedim Yiğite. "Buyur." dedi. Kağıtta 'Selam ben Tuğçe.' Yazıyordu altta da telefon numarası. "Ne yazıyor güzelim." dedi Yiğit. "Hiç. Ben lavaboya gidecem." dedim.

Arka tarafa gittim. Tuğçe hanım oradaydı. Elimdekini uzattım. "Sen canına mı susadın. Hayırdır?" dedim. "Seni ilgilendirmiyor." dedi. Demek öyle. Saçlarından tutup çektim. Kağıtı ağzına soktum. "O fıldır fıldır dönen gözlerini çıkartırım. Uslu uslu yerinde otur. Sonra maazallah şeytana uyar seni bu uçaktan atarım." dedim. Çığlık atıyordu. Saçını bıraktım.

Arkamı döndüğümde Yiğitle karşılasmıştım. Gülümsedim. "Yürü başımin belâsı yürü." dedi. Kıza son kez bakıp kafamı çevirdim. Yerimize oturduk. "Biz ne yapacaz seninle." dedi. "Ne yapsaydım ya. Sen dua et başka bir şey yapmadım." dedim. Ah çekti.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin