UMAY

69.Bölüm

İyi okumalar dilerim.

Bir gün kucağında ülke ararken, ayağına çelme takılmasını istemiyorsan Vatanına ve Bayrağına sahip çık.🇹🇷

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.🇹🇷

________________________

Depo -15 dereceydi. "Biz burada donarak ölürüz ama." dedim. "Birlikte ölürüz işte." dedi Yiğit. Göz devirdim. Arkamı dönünce çığlık attım. "Niye bağırıyorsun?" dedi. "İneği görünce korktum. Niye seni kesmişler ki kıyamam." dedim. Gülüyordu Yiğit. "Sence kim yaptırmış olabilir?" dedim. Kaşlarını çattı. "Bilmiyorum düşmanımız çok ama buradan çıkarsam onu gömecem." dedi.

Bir köşeye geçip kollarımı sıvazladım. Gittikçe daha çok üşüyordum. "Üşüdün mü?" dedi Yiğit. "Yok canım ne üşümesi birazdan çıkartacam kıyafetlerimi." dedim. Ters ters baktı. Yanıma gelip oturdu. Kolunu omuza atıp kendine çekti. "Hayırdır?" dedim. "Isıtmaya çalışıyorum seni işte." dedi. İtiraz etmedim. "Yiğit sence donarak mı yanarak mı ölmek daha çok acı verir?" dedim. "Psikopat mısın?" dedi. "Bu da soru mu?" dedim. Güldü. "İkisi de." dedi. "Bence yanarak. Çünkü onda acı çeke çeke gidiyosun ama donunca seni uyuşturuyo öyle gidiyosun." dedim. "Nereye?" dedi. "Diğer tarafa." dedim. "Konuştuğumuz konuya bakar mısın?" dedi. "Of tamam ya sustum." dedim.

"Güzelim." dedi. "Efendim." dedim. "Ölmeden beni affetsene ya diğer tarafa gözü açık gitmiyeyim." dedi. "Deme öyle ya." dedim. Titriyordum. "Ço-çok soğuk." dedim. Üstünü çıkarmaya yeltendi. "Sakın deneme. Benim üstüm daha kalın." dedim. "Gel içine gir o zaman." dedi. "Nasıl?" dedim. Üstünü kaldırdı. Bende içine girip kafamı üstün başından çıkarttım. Kollarımla belini sardım. "Biraz böyle idare edecez." dedi. "Kemiklerini hissedebiliyorum." dedim. Güldü. "Yiğit!" dedim. Ağlamaya başladım. "Güzelim niye ağlıyorsun?" dedi. "Seni çok seviyorum. Bir daha beni bırakma lütfen." dedim. "Ben de seni güzelim. Bırakmıyacam." deyip omuzumdan öptü. Sonra devam etti. "Hani derler ya; ömürde bir kez çıkar karşına, öyle işte. Ilk'sin, son'sun, sonsuz'sun bende." dedi. "Seni yaradana ölürüm ben ya." dedim. 

"Kokunu özlemişim." dedi. "Ben de Biraz seni özledim, Biraz sohbetini, Biraz da sesini." dedim. "Affettin değil mi?" dedi. "Hı hı." dedim. "Ne zaman evleniyoruz?" dedi. "Senin aklın fikrin de evlenmekte ya." dedim. "Neyde olsun?" dedi. "Yemek." dedim. Güldü.

"Uykum geliyor." dedim. "Sakın güzelim." dedi. "Ama geliyor napiyim?" dedim. "Biraz daha dayan mutlaka biri gelecek" dedi. "Sırtın buz gibi. Kıyamam ben sana."dedim. "Bir şey olmaz." dedi. "Şu ineklerin içine mi girsek. Ya da vazgeçtim. Iyy." dedim. "Güzelim inek değil dana o." dedi. "Dana mı? Ama onlar daha küçücük." dedim. Gülüyordu. Daha çok sardı beni.  Kafamı biraz geri çekip gamzeli yanağını öptüm. "En çokta burayı özledim." dedim. "Dudakların mosmor olmuş." dedi. "Soğuk çünkü." dedim. Yaklaşıp öptü. "Bende en çok burayı." dedi. Gözlerim kapanıyordu. "Hem ben önceki evlenme teklifini beğenmedim." dedim. "Birden söyledim." dedi. "Burdan çıkarsak beni istemeye gel." dedim. "Ya Paşa vermezse." dedi. "Ben seni kaçırırım." dedim. "Güzelim onu benim yapmam gerekmiyor mu?" dedi. "Bilmem şu an beynim de dondu." dedim. Gözlerim tamamen kapandı.

🚑🏥

Gözlerimi yavaş yavaş açtım. "Umay!" dedi Öykü. Etrafıma baktım. "Hastanedesin canım." dedi. "Yiğit?" dedim. "Diğer oda da o. İyi merak etme." dedi. Doğrulmaya çalıştım. "Biraz dinlen." dedi. "Öykü yaralanmadım. İyiyim." dedim. "Serumun bitsin onu bekle bari." dedi. "Onu da götürürüm." dedim. "Söz dinlemiyeceksin değil mi?" dedi. "Onun kıyafeti inceydi ama." dedim. "Tamam gidelim." dedi.