48.Bölüm

20.7K 1.2K 178
                                    

İyi okumalar dilerim.

POLİS GİBİ SEV BENİ
Özel Harekât gibi SESSİZ
İstihbarat Gibi GİZLİ
Çevik Kuvvet Gibi SABIRLI
Yunus Gibi ASİL
Trafikçi Gibi DENETİMLİ
Sivil Gibi GİZEMLİ
Karakol Gibi BABACAN
Narkotik Gibi BAĞIMLI
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷

_____________________________

Yiğitle birlikte silahlarımizı alıp sesin geldiği yöne koştuk. "Sen arkamda dur." dedi Yiğit. "Aynen aynen." dedim. Biraz daha ilerledikten sonra ikimizde öyle kaldık. Etraftakiler de bize bakıyordu. Gülmeye başladım. "Çok özür dileriz." dedim. Silahımı belime yerleştirdim. Yiğitte aynı şekil yaptı.

Atış poligonuymuş. Alışkanlık olmuş bizde. "Nasıl içimize işlemişse artık." dedi Yiğit. "Aynen ya. " dedim. Bugün belâ çekmedim ama aksiyon tozu almış sayılırım.

"Gözleri nasıl kocaman oldu gördün mü?" dedim. "Bana da iki kişi silah doğrultsa aynı şey olur." dedi Yiğit. Güldüm.

"Dondurma alalım mı?" dedim. "Hadi alalım." dedi Yiğit. "Neyli alırsınız?" dedi Kadın. "Hepsi çok güzel görünüyo. Bilemedim." dedim. Yiğit kendi için kakaolu istedi. Bende Allah ne verdiyse hepsinden biraz biraz aldım.

"Güzelim miden karışacak ama." dedi Yiğit. "Bana bir şey olmaz." dedim. Yiğit kendi dondurmasını bitirmişti. Benimki de sürekli eriyordu. "Ya bu neden eriyo ve bitmiyo." dedim. "Çok konuştuğundan olabilir mi?" dedi. "Aşk olsun. Ben az konuşuyorum bir kere." dedim. "Tabi canım. Uzatsana tadına bakayım." dedi. Uzattım. Hepsini yemişti bana da külahın altı kalmıştı. "Al bunu da ye. Hatta beni de ye. Küstüm. Git yeni al bana. Hıh." dedim. Gülüyordu.

Biraz ilerde mısır arabası gördüm. "Yiğit mısır alalım." dedim. Kızarmış mısır aldık. "Tadı çok güzel değil mi?" dedim. "Evet güzelim." dedi.

"Kağıt helva alalım."

5 dakika sonra...

"Aşkım Pamuk şeker gördüm. "

3 dakika sonra...

"Sevgilim Midye yiyelim mi?"

7 dakika sonra...

"Yiğit ben kola alıp geliyorum."

5 dakika sonra...

"Halka tatlısı da yiyelim."

10 dakika sonra...

"Yiğit-" dedim. Beni susturdu. "Allahını seversen yeter. Mide fesadı geçireceğim. Bir yıllık yiyeceğim her şeyi yedim. Yeter! Lütfen." dedi. Güldüm. "Tamam ya sustum." dedim. "Doğru söyle,içinde kaç kişi yatıyor? Benim yediklerimin iki katını yedin hâlâ ayaktasın." dedi. Burnumu havalı şekilde çektim. "Ne sandın!" dedim.

Biraz yürüdük.  "İyisin değil mi?" dedim. "Eh işte." dedi. "Ama dönüşte yine dondurma alacaksın bana sen yedin hepsini." dedim. "Hâlâ doymadın mı güzelim?" dedi. "Bilmem." dedi. Kolunun altına alıp öptü. "Evlenince bütün maaşı senin midene koyacaz desene." dedi. "Az yiyorum ben." dedim. "Kuş kadar." dedi. Güldü.

Biraz ilerde üç erkek vardı. Şarkı söylüyorlardı. Önlerine gitar kılıfinı koymuşlardı. Paraya ihtiyaçları var galiba. "Hadi gel dinliyelim." dedim.

Hiç para yoktu. Kıyamam. "Ben şarkı söyleyebilir miyim sizinle?" dedim. "Hayır." dedi Yiğit. "Paraya ihtiyaçları vardır. Iki üç kişi para koysa yeter bence." dedim. "Okul harçlığımızı çıkartıyoruz." dedi çocuk. "Sen söyleyince vermezler." dedi Yiğit. "Ya verirlerse." dedim. "Sadece bir şarkı. Biri seni çeker ya da bir şey derse bu gitarı kafalarında kırarım." dedi. Çocuklarin gözleri büyümüştü. Sırıttım. Öpücük attım.  "Abinize yer yapın çocuklar." dedim.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin