34.Bölüm✔️

26.9K 1.5K 265
                                    

Keyifli okumalar dilerim. 😍

__________

BİRKAÇ AY SONRA

Sevilmek insanı iyileştiriyordu. Seni seviyorum demese bile bunu hissediyordum ve asıl güzel olan zaten buydu. Sarılınca hissediyordum, bakışlarından hissediyordum, dokunuşlarından hissediyordum.

Seviyordu ve bunu her hareketiyle hissettiriyordu.

Boynuma dudaklarını bastırınca istemsizce gözlerim kapanmıştı. "Portakal çiçeğim," Dudakları... Ses tonu... Eriyip yok olacaktım.

Geri çekilip-benim için oldukça zor bir hareketti-yüzüne baktım. "Bana ne yaptığının farkında mısın?" Elini bel boşluğuma atıp kendine çekti. "Ne yapıyormuşum?" Yüzündeki gülümseme sorduğu sorunun cevabını bildiğini oldukça belli ediyordu. "Kendimi kaybediyorum." Yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Ben bulurum seni. Yalnız bırakmam." Başparmağını çenem üzerinde gezdirdi.

"Geç kalacağız." Omuz silkti. "Beklesinler." Hiç ayrı da kalmıyorduk. Ne oluyordu bu adama? "Hazır bile değilim." Yine omuz silkti. "Hazırlanırsın. Acelemiz yok." Vardı.

Bizimkilerle beraber dışarıda kahvaltı yapacaktık. Muhtemelen hepsi bizi bekliyordu ve biz evden bile çıkmamıştık.

"Yiğit, ev yanıyor."

"Yansın."

Gülmeye başladığımda parmağını alt dudağıma dokundurdu. Parmağını ısırmak isterdim ama şu an hiç zamanı değildi.

"Yiğit, Fatih babam-" Cümlemi bitirmeme gerek kalmamıştı. Yiğit geri çekilip etrafına bakmıştı. Kahkaha atmaya başladım. "Acımasızsın." Başka türlü olmuyordu. "Kendine geldiğine göre ben hazırlanabilirim."

Odama girip kapıyı kapattım. Sade bir elbise giymiştim. Öykü'nün zoruyla alışverişe çıkıp dolabımdan taşacak kadar elbise almıştık. Saçlarımı tarayıp öylece bıraktım. Makyajımı yaptıktan sonra ayağıma topuklu ayakkabılarımı giyip boy aynasından kendimi izledim.

Kapım tıklatıldı. "Girebilir miyim, portakal çiçeğim?" Masanın üzerinden silahımı ve çantamı elime aldım. "Girebilirsin selvi boylum." Odamın kapısını açtı. Birkaç adımda yanıma yanaşıp elini uzattı. "Her şey sevgilime yakışıyor da elbise bir başka yakışıyor." Yaklaşıp dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı. "Teşekkür ederim."

Elimi sıkıca tuttuktan sonra evden sonunda çıkabilmiştik. Yiğit'in arabasının sürücü koltuğuna ben oturmuştum. Güneş gözlüklerimi taktıktan sonra emniyet kemerimi taktım. Arabayı çalıştırıp göz ucuyla sevdiğim adama baktım. Gözleri üzerimdeydi.

"Çok güzel araba kullanıyorsun." Elimi saçlarım arasında dolaştırdım. "Biliyorum." Çok mütevazıydım. Geçtiğimiz aylarda birbirimize daha çok bağlanmıştık. Ayaz ile de aramız şaşırtıcı bir şekilde çok iyiydi. Geçici bir süreliğine Yiğit ile yaşamaya başlamıştı ama sonradan Yiğit gitmesine müsaade etmemişti. Artık beraber yaşıyorlardı, temelli.

Yol boyunca Yiğit'in gözleri üzerimden ayrılmamıştı. Arabayı park edip kemerimi çözdüm. Yiğit bendem önce arabadan inip kapımı açmak için benim tarafıma geçmişti. Kapımı açıp elini uzattı. Anahtarı alıp elini tuttum. "Çok naziksiniz beyefendi." Kolunu omuzuma atıp şakağıma dudaklarını bastırdı. "O senin güzelliğin." Ne alaka? Göz ucuyla yüzüne baktığımda gülmeye başladı. Gerçekten de sıyırdığını düşüneceğim.

Kahvaltı salonuna girip bizimkilerin olduğu masaya doğru ilerledik. Bizi çok beklemiş olmalılar ki önden çay istemişlerdi.

"Niye geldiniz biz kalkıyorduk." dedi Ayaz.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin