22.Bölüm✔️

34.6K 2.1K 238
                                    

Selamlar...❣❣

Keyifli okumalar dilerim.

______

Ellerim ceplerimde, olduğum yerde dikilmiş karşıma bakıyordum. Kızlardan biri Yiğit'e sarılırken diğeri elini uzatmış selamlaşmıştı. Ayak üstü kısa bir konuşmadan sonra arabaya binip uzaklaşmışlardı.

Başımı sağa ve sola eğdim. Derin bir nefes alıp verdim. Ellerimi cebimden çıkarıp revire girdim. Bir şey yok. Olmaması lazım. Umarım...

Öykü'yü revirde yalnız bulmak bazen imkansız oluyordu. Şu an öyle bir andı. Başını dosyalardan kaldırıp bana baktı. "Hoş geldin kuzum." Tekrar dosyalara bakıp anında gözlerini yüzüme dikti. Kaşlarını çatmıştı. "Yüzün neden asık?" Sedyenin üzerine geçip uzandım. Gözlerimi yummuştum. "Yok öyle bir şey." Ayak seslerini duyuyordum.

"Dinliyorum seni Umay Yücesoy." Sıkıntılı bir nefes verip sağıma döndüm. "Yiğit'in yanında iki kız gördüm." Kaşları havalandı ama kısa sürmüştü. "Annesi, bacısı, yeğeni olmadığına göre... Tanıyamadım. Kim acaba?" Dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Şu an hiç iyi bakmıyordu.

"Ne var Öykü?" Hafifçe burnuma dokundu. "Kıskanmışız sanki biraz." Göz devirip doğruldum. "Kıskanmadım. Sadece kim olduklarını merak ediyorum." Üniformamın yaka kısmını düzeltti. "Sen onu benim külahıma anlat Umay. Burnunun ucuna kadar kızarmışsın." Sedyeden inip çatık kaşlarla Öykü'ye baktım.

"Seninle konuşulmaya da gelinmiyor ya. Burada yalnız kal da kafayı ye, düşünmekten." Kapıdan çıkarken kahkahasını duymuştum.

Zehir'in kulübesine ilerledim. Kapısı kilitliydi. Beni farkedince yaklaştı. Sırtımı demirlere yaslayıp oturdum. Yüzümü gökyüzüne çevirmiştim. "Sen tanıyor musun onları?" Göz ucuyla Zehir'e baktım. Sessizce bana bakıyordu.

"Hayır, ona güveniyorum. Vatanına sadık kalan biri sevdiği kadına da sadık kalır. Ama karnıma kramplar giriyor, Zehir. Bunca yıl tatmadığım duyguları bir anda yaşamak garip geliyor." Zehir tatlı bir tınıyla havlamıştı. Gülümsedim.

Ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum ama kısa değildi. "Nereye gittiler acaba?" Kollarımı birbirine sardım. "Hayır Zehir kıskanmadım. Saçmalama." Göz ucuyla Zehir'e baktığımda uyuduğunu görmüştüm. "Burada önemli bir konu hakkında konuşuyoruz. Uyuyarak çok ayıp ettin. Gidiyorum ben. Bu arada kıskanmadım."

Ayağa kalkıp üzerimi silkeledim. Arkama dönünce başımı hafifçe yukarı kaldırdım. "Kıskanmadığına ben bile inandım." Yiğit karşımda gamzesini göstere göstere sırıtıyordu.

"Ne zamandır buradasın? Ve niye buradasın?" O kızlar kim? Birkaç adımda yanıma yaklaştı. Elini yanağıma dokundurdu. Sıcacıktı. "Buz gibi olmuşsun. İçeriye geçelim. Sorularına cevap vereceğim." Omuz silkip yürümeye başladım.

Mekana girmiştik. Koltuğa oturunca Yiğit elektrikli ısıtıcıyı açıp karşıma bıraktı. Yanıma oturdu. Göz ucuyla yüzüne baktım. Hâlâ sırıtıyordu.

"Kızlardan biri teyzemin kızı, diğeri de onun arkadaşı. Burada bir işleri varmış. Onları eve götürdüm. Silahlarım yatak odamda olduğu için kapıyı kilitleyip geri döndüm. Canın sıkılmıştır senin." Arkama yaslanıp bacak bacak üstüne attım.

"Anlatmana gerek yoktu. Merak etmiyordum." Yalan. Gülümsedi hafifçe. Biraz eğilip başını omuzuma koydu. "Ben artık yuvamda olduğuma göre uyuyabilirim." Yutkundum. Derin bir nefes aldı. Geri vermedi.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin