90.Bölüm

18.1K 1.1K 1.1K
                                    

İyi okumalar dilerim.

🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷

(Rekor beğeni ve yorum bekliyorum. 200'ün üstünde beğeni, 1000 kadar yorum. 90. Bölüm şerefine)
_______________________________

"Ne işiniz var sizin burada?"

Onlar gelmişti. Annemin ailesi. Utanmıyorlar mıydı anlamadım? Yumruklarımı sıkmıştım. Yiğit elimi elleri arasına alıp önüme geçti. Sözde anneannem, sözde dayım ve onun eşi gelmişti.

"Bir hoşgeldin yok mu?" dedi yenge bozuntusu. "Ben davet ettiğimi hatırlamıyorum." dedim. "Kızım yapma böyle." dedi Bayan Karaoğlu. "Tatsızlık çıkmasını istemeyiz. Gider misiniz?" dedi Yiğit. "Sen girme aile arasına." dedi sözde dayım. "Konuştuğun kişi benim ailem. Düzgün konuşun eşimle." dedim. "Annen burada olsaydı senden utanırdı." dedi yenge. Sinirlerim gerçekten git gide bozuluyordu.

Ayşe annem onların yanına gitti ve "Kızım hakkında ne biçim konuşuyorsunuz? Utanmanız yok mu? Terk edin burayı." dedi. "Sen kimsin karışıyorsun?" dedi Yenge. "Asıl sen kimsin ya? Derdiniz ne benimle? İstemiyorum sizi. Bunu anlamanız için kaç defa söylemem gerekiyor. Haberlere mi çıkayım anlamanız için. Şimdiye kadar hayatımda olmadığınız gibi bundan sonra da işiniz yok." dedim. Sözde dayım kolumdan tuttu. "Şikayetini çek. Babam ve oğlum çıksın." dedi. Yiğit gelip beni arkasına aldı. Karın ağrıları şimdi anlaşılmıştı.

Bizimkiler gelip onları çikartmaya çalıştılar. Kapıdan çıkarlarken sözde yengemin söylediği şey kadar beni yaralayan bir şey olmamıştı. "Sen beni evladımdan ayırdın rabbim seni de evlatsız bıraksın." dedi. Göz yaşlarım akmaya başladı. Nasıl bir vicdana sahip ya. Çok zor yutkundum. Öykü ve Asel yanima gelip beni gelin odasına götürdüler.

"Bitanem öyle insanlar için kendini üzmiyeceksin değil mi?" dedi Öykü. "Duymadın mı ne dediğini?" dedim ve yine ağlamaya başladım. "Onun kalbi pisliklerle dolu. Rabbim kötü insanları dualarını kabul etmez." dedi Asel. "Ben kötü bir şey yapmadım ki. Neden küçücük bir mutluluğu bana çok görüyorlar." dedim. İkiside bana sarıldı. 

Okan gelmişti yanımıza. "Bizi biraz yalnız bırakır mısınız?" dedi Okan. "Tabii." dedi Öykü ve çıktılar. Yanıma oturdu. Elimi tuttu. "Kaderimiz aynı be kızım." dedi. Bir şey diyemedim. "Beni en iyi sen anlarsın, seni de ben. Bize aile gibi davranmadıkları gibi bir de mutluluğumuza gölge düşürüyorlar. Ama biliyor musun? Ben her şeye rağmen sevdiğim kadın için ve senin bana verdiğin destek sayesinde ayaktaydım. Canım kardeşim bak senin kocaman bir ailen var. Senin için canını verecek bir sevdiğin var. Üzme güzel canını biz varız, yanındayız. O koca karının söylediklerini de boşver takma kafana." dedi. Başımı kaldırıp ona baktım. "Teşekkür ederim." dedim. Çünkü gerçekten bana dayanak olmuştu. "Defne kadını biraz dövmüş olabilir. Ömer zor tuttu." dedi Okan. Gülümsedim. İyi yapmış.

Masadaki peçeteyi bana uzattı. "Hadi sil. Ben silsem makyajın bozulur sonra Öykü beni öldürür." dedi. "İyiki varsın Okan." dedim. "Sende abicim." dedi. Yiğit odaya girince Okan çıktı. Yanıma gelip oturdu ve yüzümü yüzüne çevirdi.

"Ben senin dökülen tek bir gözyaşın için dünyayı yakarım. Yapma be böyle güzelim." dedi sevdiğim adam. Sarılıp başımı göğüsüne dayadım. Gözlerimi kapatıp kokusunu içime çektim. Başımı okşayıp öpüyordu. "Herkesi gönderdim. Sende iyisen kalkalım." dedi. "Benim yüzümden eğlenemediler. Çok şanssızım ben. Benim yüzümden sizde-" konuşmamı bitirmeme dudaklarını dudaklarıma bastırarak izin vermedi. 

Gözlerim kapanmaştı. "Sakın duymıyayım bir daha." dedi. "Peki." dedim. "Güzelim yarın evleniyoruz ve sen hâlâ kızarıyorsun. Ne yapacaz senin bu hallerini?" dedi. Dudaklarımı büzdüm. Beni kendine çekip sarıldı. Kendime gelince odadan çıktık. Salonda bizimkiler hariç kimse kalmamıştı. Bizimkilere bakıp gülümsedim. Kimse bir şey demiyordu. Arabalara binip eve doğru sürdük.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin