95.Bölüm

17.1K 1.1K 795
                                    

Keyifli okumalar dilerim.

🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷

_______________________________

7 AY SONRA

Dün gece operasyondan gelince hemen uyumuştuk ve şimdi ben uyanmış sevdiğim adamı izliyordum. Her gece onunla olduğum için şükür ederek uyuyurdum. Her sabah onunla olduğum için şükür ederek uyanıyordum. Benim ilacımdı o. Annem ve babamdan dolayi açılan yaralarımı o sarmıştı. Bebeğimizden dolayı açılan yaraları da sardığı gibi. Bazen gerçekten çok düşünüyorum o olmasa ben ne yapardım diye. O benim diğer yarımdı. Kalbimin sahibi. Kaderim.

"Güzelim kirpiklerimi mi sayıyorsun? Her sabah gözlerini kırmadan bana bakıyorsun" dedi Yiğit. Gözlerini yavaş yavaş açarak. 

"550."

"Ne 550."

"Kirpiklerinin sayısı. Bak bir tane düştü 549." dedim.

Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Evet ben kirpiklerinin sayısını bilecek kadar çok seviyordum onu. Avucunu yanağıma koyup usul usul okşadı. Yaklaşıp burnumu öptü. Sonra alnımı. Sonra yanaklarımı. Sonra boynuma indi. O sırada kapı çaldı. Yiğit takmayıp öpmeye devam etti. Bu defa telefonum çaldı. Arayan Ömerdi.

"Efendim."

"Kapıyı niye açmıyorsunuz? Ağaç olup kök saldım."

"Ömer abartma abi ya. Sadece bir defa çaldın."

"Bir de duyup açmadınız öyle mi? Vay be."

"Kalktım yoldayken aradın. Yukarıdan bi anda aşağıya ışınlanamıyorum biliyorsun."

"Işine gelince binalardan atlamayı biliyorsun ama."

Yiğit telefonu elimden alıp kendi kulağına koydu.

"Lan ne istiyorsan söyle. İki saat ne saçmalıyorsun?"

"Anlaşılan ortamı bozmuşuz. Pardon. Defne kahvaltıya çağıtıyor. Bekliyoruz."

"Tamam. Geliyoruz."

Yiğit telefonu kapatıp yanındaki sehpaya bıraktı. "Biz neden bunlarla aynı apartmanda oturuyoruz?" dedi Yiğit. "Kötü mü oldu? Aile apartmanımız oldu işte ne güzel." dedim. "Ya ya ne demezsin. Defne evde olmayınca bize sarıyor. Annesi ve babası biz miyiz diye düşünmeden edemiyorum." dedi. Kahkaha attım.

Defne ve Ömer iki ay önce evlenip bizim apartmana taşınmışlardı. Birbirimizden ayrılmıyorduk.  Ömerin düğünüde istemesi de çok eğlenceli geçmişti. Tuzlu kahve içerken ağzındakileri Defnenin abisinin üzerine püskürtmüştü. Hâlâ aklımıza gelince gülüyorduk. Daha doğrusu ben gülüyordum. Abisini sakinleştirmeseydik Ömer şu an aramızda olmayabilirdi. Ömer ve Defne düğünden sonra kalmak için otele gittiklerinde Yiğit intikam adına yarım saat sonra aramış ve rahatsız etmişti. Her ne kadar engel olmaya çalışsam da başaramamıştım.

Ayaz ve Asel de bir ay sonra evleneceklerdi. Ve Savaş hâlâ saptı. İlgimi çekecek bir elti olmamıştı. Savaşta ilgilenmiyordu. Ama bulacam en yakın zamanda.

En önemli ayrıntıyı vermeyi unuttum. Öykü doğum yapmıştı. Adını benim koymamı istemişlerdi ama ben istemedim. Kendileri koydu. Yavuz. O kadar güzel bir duyguydu ki. Hepimiz çok sevinmiştik. Ve gerçekten de Ayazla aralarında farklı bir elektrik vardı. Ama en çok beni seviyordu.

Bugüne kadar da beni hiç yalnız bırakmadılar. Her biri ayrı şükür sebebimdi.

Yiğitle birlikte banyoya gidip elimizi yüzümüzü yıkadık. Kıyafetlerimizi giyip aşağıya indik. Kapıya yöneleceğimiz sırada "Telefonumu unuttum." dedim. Yukarı tekrar çıktım. Aşağıdan Yiğit'in sesi geliyordu.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin