47.Bölüm

21.1K 1.3K 206
                                    

Keyifli okumalar dilerim.

Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz, lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi, asla affetmeyiniz.
-Hz. Ali (r.a)

♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡

Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanız.🇹🇷🇹🇷

__________________________

Yiğit'ten

"Güzelim neyin var?"

Zoraki bir şekilde gülümsedi. "Yok bir şeyim. Hadi otur kahvaltımızı yapıp çıkalım. Uçağımız kalkacak." dedi. Kendime çekip sarıldım. "Bitanem ne oldu?" dedim. "Yiğit! Lütfen. " dedi. Daha fazla üstelemedim.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra Umay hazırlanmaya odasına gitti. Uyandığından beri gülümsediğini görmedim. Kafayı yemek durumundayım.

"Ben hazırım. Gidelim hadi." dedi Umay. "Tamam güzelim." dedim. Oradan çıkıp bizim eve gittik. Ayaz kapıyı açtı. "Hoşgeldiniz." dedi Ayaz. "Hoşbulduk." dedi Umay. Salona geçip oturdu. "Umayın neyi var. Kavga mı ettiniz?" dedi Ayaz. "Yok. Sabah uyandım böyle. Sordum da bir şey demedi." dedim.

Odama girip hazırlandım. Küçük bir bavul da hazırladım. Salona döndüğümde Okan ve Ömer de gelmişti. Hepsi sus pus oturmuştu. "Hadi kalkalım." dedim. Ömer yanıma geldi. "Abi Umay'ın neyi var. Sordukta bir şeyim yok dedi. Ne oldu?" dedi Ömer. "Bilmiyorum kardeşim. Üstelemedim ama öğrenirim." dedim.

Vedalaştık onlarla "Umay bende memlekete gidecem bir şey istiyor musun?" dedi Ömer. "Bilmem ki. Sen ne istiyosan getir." dedi Umay. Normalde olsa liste yapar verirdi. Bavulları aldıktan sonra çıktık. Onlarda bir saat sonra gideceklerdi memleketlerine.

Taksiye bavulları koyduktan sonra arkaya geçtim. Umay elini camdan dışarı atmış izliyordu etrafı. "Güzelim niye dalgınsın bugün? Bak korkutuyorsun beni." dedim. "Bir şeyim yok." dedi. Ben Cadımı istiyorum ya.

Havaalanına gelince taksiden indik. Kolumu tutmuştu. Korkuyor gibiydi. Tam zamaninda gelmiştik uçağa bindik.

İki saatin ardından havaalanina indik. Umay tüm yol boyunca kafasını omuzuma koyup öylece durmuştu.

Havaalanından çıktık yanımıza bi adam geldi. Umayın önüne geçtim. "Umay hanım. Dedeniz arabayı size getirmemi istedi." dedi. "Teşekkür ederiz. " dedi Umay.

Umay elimden tutup çekti. "Umay Deden İzmirde mi?" dedim. "Yok Ankarada ama benim geleceğimi biliyordu." dedim. Spor araba vardı karşımızda. "Dedemin arabası." dedi. "Şaka yapıyorsun. Gerçekten mi?" dedim. "Ne sandın sen dedemi. Benle seni cebinden çıkarır." dedi.

Bavulları bagaja koydum. Umay sürücü koltuğuna oturmuştu. Kolu sarılıydı hâlâ. "Ben sürebilirim istersen." dedim. "Yok hallederim ben." dedi. Ben süremezdim zaten. Sonra Paşanın arabasına bir şey olur beni öldürür falan.

Umayı izliyordum. Morali hâlâ bozuktu. "Seni bir yere götürecem." dedi. "Tamam güzelim." dedim. Yarım saatlik yolun ardından arabayı durdurdu. "İki dakika bekle geliyorum." dedi. Arabadan indi. Elinde papatyalarla geri döndü. Benim kucağima bıraktı. "Sende kalsın." dedi. Başımı salladım. 10 dakika sonra arabayı park etti. Papatyaları elime alıp indim.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin