26.Bölüm✔️

33.4K 1.9K 219
                                    

İyi okumalar dilerim❣

Karşılıksız bir sevdamız var adı:VATAN...  🇹🇷

_________________

Yiğit'ten

Gülümseyerek televizyona bakıyordum. Kurt belgeseli izlemeye karar vermiştim. Dişi kurt, erkek kurt ile yan yanayken kumandayı elime alıp durdurdum. Telefonu çıkarıp fotoğrafı çektikten sonra sevdiğim kadına göndermiştim. Beni sevdiğine artık emin olduğum sevdiğin kadın.

"Tanıdık geldi mi?"

"Ben de işte yavru kurtları bekliyorum."

Telefonu bırakıp izlemeye devam ettim. Yavru dişi kurt başka bir erkek kurdun yanına gidince kaşlarımı çattım. "Yanındaki herif kim?" Baba kurt, diğer kurdu kovalamıştı. Keyifli bir şekilde gülümsedim.

Telefonum hâlâ bir mesaj sesiyle titrememişti. Televizyonu kapatıp telefonu elime aldım. Umay ile olan mesajlarımıza girdim. Cevap yoktu. Ayağa kalkıp yatak odama geçtim. Perdeyi çekip pencereyi açtım.

Koskoca Bozkurt'u pencere kuşuna çevirdin.

Işığı kapalıydı. Uyuduğunu düşünerek bir süre daha bekleyip pencereyi kapattım. Yatağın üzerine sırt üstü şekilde uzanıp tavanı izledim.

Telefonuma düşen arama ile Umay olduğunu düşünüp hızlıca doğruldum ama arayan Öykü'ydü. Kaşlarımı çatıp aramayı kabul ettim.

"Öykü?"

"İyi geceler Yiğit. Ben eve geldim ama Umay burada değil. Orada mı diye aramıştım."

Hızlıca ayağa kalktım.

"Burada değil. Aradın mı?"

Yastığımın altından silahımı alıp evden çıktım.

"Telefonu burada ama markete gitmiştir. Biliyorsun midesine düşkündür." Sesi titriyordu.

"Eve gelirse ara beni."

Aramayı sonlandırıp merdivenlerden indim. Dışarıya çıktığımda koşturarak markete ilerlemiştim ama kapalıydı.

"Yiğit abi!" Kulağıma ulaşan ses ile arkama döndüm. "Ozan, bu saatte niye dışarıdasın?" Hızlı adımlarla yanıma ulaştı. Elinde paket vardı. "Umay abla ile pastaneye gittik. Bize gelecekti ama işinin olduğunu ve biraz gecikeceğini söyledi. Bekledik fakat gelmedi. Annem de onun için biraz yaprak sarma gönderdi. İşi uzamıştır da ondan gelmemiştir diye düşündük. Umay ablaya götürecektim."

Yumruklarımı sıkıp Ozan ile aynı boya gelmek için tek dizimin üzerine çöktüm. "Umay ablan ne tarafa gitti?" Parmağını uzatıp ara sokağı işaret etti. Gülümseyerek başını okşadım. "Sen şimdi koş eve. Bir daha bu saatte evden çıkma." Elindeki paketi gösterdi. "Ama bu?" Elinden aldım. "Ben veririm."

Ozan gidinceye kadar arkasından baktım. Gözden kaybolunca ara sokağa girdim. Telefonumun fenerini açmıştım. Sokak lambası burayı aydınlatmıyordu. Duvarın köşesindeki enjektörü farkettim. Eğilip alacakken telefonum çaldı. Arayan albaydı.

"Komutanım?"

"Hemen karargaha gelin!" Gözlerimi sıkıca yumup başımı gökyüzüne çevirdim.

"Umay-"

"Hemen!"

Telefonu kulağımdan indirip rehbere girdim. Kötü bir şey olmayacak. Yine aksiyon peşindedir. Kötü bir şey yok. Okan'ın ismini bulup arama tuşuna bastım.

"Albay karargaha çağırıyor. Hazırlanın hemen." Konuşmasına izin vermemiştim. "Evden buzdolabı poşeti getirin. Eldiven varsa onu da alın. Apartmanın önündeyim."

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin