18.Bölüm✔️

42K 2.2K 530
                                    

İyi okumalar dilerim.

06.08|Yiğit'in doğum günü. Hayatıma girdiğin için teşekkür ederim. İyi ki yazmışım seni. ❤❤

_____

İlk gizli görevim değildi ama ortamdaki havadan dolayı çekinmiyor değildim. Albay sözü Emre'ye bıraktı. "Amerika'da bulunan bir türk var. Onların emniyeti tarafından korunuyor. Evinde bizim işimize yarayacak çok önemli bilgileri barındırıyor." Ben de o eve girip alacağım.

"Can'ın takıldığı bir bar var. İlk oraya gideceksin. Can'ın dikkatini çekmek için bir şey yapmana gerek bile yok." Ben bu Emre'yi döverim. "Evine girip bilgileri alman gerekiyor. Ondan sonrasıyla başka bir ekip ilgilenecek. Türkiye'de olmadığımız için bir hayli dikkat etmen gerekecek. Görev ile ilgili tüm detaylar dosyada yazıyor."

Dosyayı önüme çektim. Benim fotoğrafım vardı. Bürüneceğim kişinin tüm özellikleri yazıyordu. Diana Wizard. Bekâr. Amerika'da doğmuş. Zengin bir iş insanı. Resmen beş sayfa benimle ilgiliydi. Akşam bakarım. "Yarın yola çıkacağız. İsteyen çalışabilir. İsteyen evine gidebilir. İyice dinlenin." Emre bana baktı. "Kahve ısmarlamak isterim." Gülümsedim. "Çalışacağım, komutanım." Başını aşağı yukarı sallayıp toplantı odasından çıktı.

"Can'ı etkileyebilmem için ne yapmam gerek?" dedim. Yiğit'e bakıyordum. Kaşlarını çattı. "Bunu bana mı soruyorsun?" dedi. "Evet. Sonuçta sen de bir erkeksin." dedim. Gözlerini yumdu. Derin bir nefes alıp verdi. "Güzel kadınsın. Hemen etkilenir zaten." dedi Okan. "Peki." dedim. Yiğit dosya ile ilgilenmeye başlamıştı.

"Yüzbaşıyı hiç sevmedim." dedi Ömer, fısıldayarak. "Ben de sevmedim." dedim, aynı ses tonunda. Yiğit ile Okan ayağa kalktı. "Eve mi gideceksiniz?" Bir cevap vermelerine müsaade etmeden ben devam ettim. "Biraz bekleyin beraber gidelim. Yüzbaşı ile karşılaşmak istemiyorum." Yiğit, Okan'a baktı. Okan oturdu. "Kantine gidip geleceğim." Yiğit seri adımlarla toplantı odasından çıktı.

Miami'de olacaktık. Güzel bir şehir. "Umarım aksiyonu bol olur. Aksi halde sıkılırım." dedim. "Türkleri görürlerse diplomatik bir sorun çıkabilir." dedi Okan. "Orasını siz dert etmeyin." dedim. "Her şeyi dert ediyoruz. Acaba gitmesen mi sen?" dedi Ömer. "İlk ajanlığım değil. Aklınız kalmasın." dedim. Kapı açıldı. Yiğit gelmişti. Karşıma oturup önüme Browni kek bıraktı. Gülümsedim. "Teşekkür ederim." Göz kırptı.

🐺

Üniformamı çıkarıp kendi kıyafetlerimi giydim. Odamdan çıktığımda karşıdan gelen Emre'yi farkettim. "Çıkıyor musun?" diye sordu. "Evet, komutanım." dedim. Ellerini cebine koydu. "Daha önce burada olduğunu bilmiyordum." Bilseydin ne değişecekti? "Yeni geldim sayılır." Merdivenlerden aşağı iniyorduk. "Geldiğin gibi de adını duyurdun." Gülümsedim. Alay binasından çıktık.

"Asena!" Yiğit, arabamın yanında beni bekliyordu. "Geliyorum." Veda etmek için Emre'ye döndüm. "Bozkurt ile aranda bir şey mi var?" Gözlerim Yiğit'e değdi. Sinirli bir şekilde bize bakıyordu. "Bozkurt ve Asena ilişkisi." Ne anlamak isterse? "İyi günler komutanım." Başımla selam verip ilerledim.

Yiğit'in yanına vardığımda bana yaklaşıp eliyle saçlarımı düzeltti. "Ne diyor?" Gözlerimi, Yiğit'in gözlerine dikmiştim. "Önemli değil. Gidelim mi?" Başını aşağı yukarı salladı. "Ben kullanayım mı?" Arabanın anahtarını Yiğit'e verdim. Arabaya bindik ve Yiğit arabayı çalıştırdı.

"Heyecanlı mısın?" dedi Yiğit. "Hayır. Kendimi göstermeyi sevmiyorum." dedim. "İstemiyorsan, Albay'a bildirelim." dedi. "Benim keyfime kalmış bir durum değil. Gideceğim. O bilgileri alıp döneceğim. Sıkıntı yok." dedim. "Ben her zaman yanında olacağım. Yalnız değilsin, Portakal Çiçeği." dedi. Gülümsedim.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin