36.Bölüm✔️

26.5K 1.5K 217
                                    

İyi okumalar dilerim.

VATAN SEVMEK NE ERKEK İŞİDİR NE DE KADIN İŞİ VATAN SEVMEK SADECE YÜREK İŞİ...🇹🇷🇹🇷🇹🇷

______________________

Kalbin duygulara yön verdiği söylenir. Yiğit kalbime girmemiş kalbimin kendisi olmuştu. Asla üzülmeme izin vermiyor beni mutlu edecek küçük bir şey de olsa mutlaka buluyordu.

Bu hayattaki en büyük şansım sevdiğim adamdı.

Çektiğim tüm acıların mükafatı Yiğit Aral'dı.

Beraber seyyar satıcının kaldırıma koyduğu taburelere oturmuş çay içiyorduk. Gözleri dağların üzerindeydi. Güneş yüzüne vuruyordu. Ben de bir süredir onu izliyordum.

"Güneş teninde güzel,
Bana aşk lazım, bana aşk lazım."

Gözleri gözlerime değdi. Dudakları kıvrıldı

"Alem önümde yüzer,
Bana sen lazım, bana sen lazım...

Yanıyorum caiz mi bu, Yanına mı dolanayım
Sustum yuttum sansür mü bu, Dilimi mi ısırayım
Bana getir ben içerim, Bir dudak ver sen güzelim
Bip Bip Bip Bip... Şerbet akar öpsen beni"

Etrafımız kalabalıktı. Fakat ben ve sevdiğim bu ortamdan soyutlanmış gibiydik. Etrafımızda hiç kimse yoktu. Sadece ben ve o. Sadece biz.

Gözlerindeki ışıltıyı görebiliyordum. Sesimdeki aşk dolu tınıyı duyuyor olmalıydı.

Her bir zerrem her bir zerresine, her bir zerresi her bir zerreme...

Biz işte, biraz deli ama çokça aşık.

Şarkıyı bitirdiğimde etraftan alkış sesleri gelmişti. Gülümseyerek çevredekilere baktım. Artık kalksak iyi olacaktık. Ayağa kalkıp elimi uzattım. Sevdiğim adam elimi tutup yanıma yanaştı. Cebinden para çıkarıp küçük masanın üzerine bırakmıştı.

Arabaya doğru ilerlerken şakağıma dudaklarını bastırmıştı. "Sesini seviyorum. Yaşama hevesimi arttırıyor. O sesini asla benden sakınma olur mu sevgilim?" Yüzümü yüzüne çevirdim. Avucumu yanağına yaslayıp parmağımı hareket ettirdim. "Sadece sesim mi?" Gülümseyip yüzüme doğru eğildi.

"Dudakların," Yutkunmuştu. Dudaklarını ıslattı. Devamını getirmeyip geri çekildi. Kolunu omuzuma attı. "Yerimiz müsait değil. Bir an önce eve gidelim." Gülmüştüm.

"Şerbet akar öpsen beni."

*

Yiğit kendi anahtarıyla kapıyı açmıştı. Benim eve girmemi bekledikten sonra kendisi eve girmişti. Ben oturma odasına geçerken o mutfağa gitmişti.

"Bebek nerede?" diye sordu Ömer. "Ailesine verdik. Gittiler." Boş koltukta oturmuştum. "Senin vermeyeceğini bile düşünmüştüm." Gülümsedim.

"Ailesi iki gün önce ortaya çıkmış aslında. Dedem detaylı bir araştırma yaptıktan sonra bana haber verdi. Bebeği çöpe adamın düşmanları atmış." Onlarda bulunup ait oldukları yere girdiler.

"Babası kim ki?" Yiğit odaya girip yanıma oturdu. "Bilinen bir iş adamı. Zenginmiş. Fazlasıyla." Ömer sırıtmaya başladı. "Yeğenimle iletişimi kesmeyelim." Başımı iki yana sallayıp Yiğit'e yaslandım.

"Sen niye kızarmışsın?" Ayaz'ın sorusuyla Yiğit'e baktım. Dudaklarım kıvrılmasın diye yanak içimi ısırdım. Gözleri gözlerime değdiğinde göz kırptım. Alnıma dudaklarını bastırdı. "Hatundan bana da geçti." An itibariyle deli gibi sırıtıyordum.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin