:32: Ateşin Tohumu

66.5K 4.1K 842
                                    

Yardım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yardım. İçimizde biriktirmeye mecbur kaldığımız çığlıklar, gün gelir kapımıza dayanıp onları azat etmemizi isterdi. Bu yüzden bir avuç içine aldığım her duyguyu elimi sıkarak saklasam da, görmezden gelmeye çalışsam da, hiçbir yere gitmeyip benimle yaşadıklarını biliyordum. Bunu benim kadar kimse iyi bilemezdi. Çünkü duygularımın sessiz çığlıklara dönüşmesi onları başkaları için görünmez yapsa bile bende hasar bırakacak kadar büyük bir gürültüye sahiplerdi. Onları saklı tutmaya devam ettiğim her ân daha büyük bir hasarın mimarı olmaya çalıştıklarını biliyordum.

"Kurt'la kışı geçirmeye hazır olduğuma emin misin peki?" diye sormamın ardından dudaklarımı ıslattım. Nedeni belliydi. O her çığlığımı duyamazdı ve ben kendimle yapacağım bir savaş için hazır hissetmiyordum.

Gözlerindeki ifade kırılmadı. Tavrının net olduğunu zaten beni buraya getirerek göstermişti. Yine de belki de hayatımın en kötü noktasında böyle bir beklenti, ortaya çıkmak için fırsat kollayan çığlıklarım için ürkütücüydü. "Hazır olmaktan başka şansın yok." Bakışlarını yüzümde dolaştırırken, başını iki yana salladı. Ellerini omuzlarımda hissettiğimde, onun sıcaklığı benim soğukluğuma bir tezat oluşturmuştu. "Seni bir daha öyle göremem ve seni bir daha öyle görmemek benim kaçamadığım bir göreve dönüşmeye başladı."

Koyu mavileri öyle kararlıydı ki kendime olan güvensizliğim kırıldı. Kalp atışlarımın düzensizliği sadece bana olan ilgisine verdiğim bir karşılıktı. Beni kolayca etkisi altına almayı başarıyordu. Derin bir nefes aldığımda, onu anladığımı belirtmek için başımı salladım. Deneyecektim. Kaybedecek bir şey kalmamıştı. Cehennemin sıcağında hayatta kalan biri kışın soğuğunu da atlatabilirdi. Öyle umuyordum.

"Güzel." Kendini bir adım geri çektiğinde, aldığım nefesi bırakabilmiştim. Arkasını dönüp salondan çıktı. Yapacak bir şeyim olmadığı için onu takip etmek doğru gelmişti. Büyük adımlarının aksine küçük adımlarla peşine düşerken evin ne kadar soğuk olduğunu yeni fark ediyordum. Az önce omuzlarıma baskı yapan parmakları bana sıcaklığı hatırlatmış olmalıydı. Çoraplar sayesinde adımlarım daha çok sessizdi ama arkasından geldiğimi bildiğini, konuşarak belli etti. "Üzerindekiler seni sıcak tutmayacak. Bu yüzden bir şeyler getirdim." Siyah poşetleri yerden alıp bana uzattığında, bakışlarımız yine buluşmuştu. Elinden poşetleri alırken, sormaktan korktuğum şeyi daha fazla geciktirmemeye karar verdim. Bir saniye daha düşünsem muhtemelen yine kaçacaktım.

"O-"

"Hayatta," dedi sorumun ne olduğunu anlarken. Kalbimin üzerindeki yük biraz olsun hafiflerken, başımı salladım. Gözlerim doldu ama bu defa gözyaşlarımın akmasına izin vermemiştim. Kendi dünyamı henüz tam anlamıyla yıkmamıştım. Boğazından hoşnutsuz bir homurtu döküldü. "Bilinci yerine gelmiş. Bu konu hakkında seni son bilgilendirmem. Artık önümüze bakacağız."

Dudaklarıma acı bir gülümsemenin oturmaması için çaba harcamam gerekmişti. "Uyandığında... önümde durmak için her şeyi yapacak."

"Haklısın," dediğinde katı bir tutum sergilemesi şaşırmamı sağladı. "Önünde duracak ama sen sana ait olan her şeyi alasın diye." Yutkundum. Sesinde şüpheye rastlamamak beni sersemletti. Bu anın bir gün yaşanacağından emin gibi konuşuyordu. Bu konuda kendimden emin olamadığım bir dönemde onu onaylamak içimden gelmedi. Sadece bakışlarımı gözlerinden kaçırmakla yetindim. Bir gün o anı gerçek kılabilirsem, ona sımsıkı sarılıp 'başardım' demek istiyordum.

Kurt ve KuzuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin